Türk Milleti olarak tarihte, eleştiri kültürünü özümsemiştir, uzun dönem, bu kültürü baş tacı etmiş ender milletlerden birisidir. 'Hatanı hatırlata hürmet et!; ', atasözü bile, bu konuya ne kadar büyük hassasiyet gösteren bir millet olduğumuzu anlatmaya yeterlidir. Hem geleneklerimizden aldığımız kültür hem de İslâm inancının etkisiyle, 'eleştiri kültürü' bizde en olgun biçimiyle kullanılmış ve günümüzde ise değişime uğrayıp negatif yönü hissedilir ve ağır basar hale gelmiştir.
Neticede, toplumsal hayatımızda eskilerin münekkit dediğimiz eleştiriyi yapanın, konunun daha doğru ortaya konulmasına hizmet etmek amacının çok ötesinde hata bulmak, yanlışı ifşâ etmek, hatta muhatabını küçük düşürme gayesini güder hâle gelmiştir. öte yandan, atalarımız 'İğneyi kendine çuvaldızı başkalarına batır!' diyerek asırlardır bu hususta en önemli kriteri de ortaya koymuştur, diğer yandan karşı cephe yönüyle ardı arkası gelmeyen dikkatsiz eleştirisel durumla, eleştiriye uğrayanlarda 'tahammülsüzlük' dediğimiz sonucu doğurmakta ve az da olsa, doğru- dürüst yapılan eleştirileri bile kulak ardı eder hâle sürüklemektedir.
Eleştiri kişinin hak ve hürriyetlerine yönelik değil, kişinin söylediklerine, yazdıklarına ve icraatlarına yönelik olabilmelidir. Her kişi saygındır muhteremdir ve bir insan olarak eşittir. Onun kişisel hak ve hürriyetlerine ne adla olursa olsun tecavüz edilemez. Ancak kişi sözü, yazdıkları ve icraatlarıyla eleştirilebilir. Bu da 'saygın bir üslû p' gerektirir. Bu gün maalesef, konunun bu yönünden de uzaklaşmış ve pek çok yer de eleştiri üslû bunu 'hakaret üslû bu' hâline getirmişlerdir.
Türk kültürü bireysellik ve toplulukçuluk ölçeğinde genelde topluluk yönü ağır basan özellikler gösterir. Kültürün ekip çalışmasını zorlaştıran özelliklerini törpüleyip kolaylaştıran özelliklerini ön plana çıkarırsak dev ve nitelikli sayılabilecek başarılar yakalamak mümkün, toplumsal olaylar, başarılar cephesinden, insanları GERÇEKLEŞTİRENLER, gerçekleştirmesini SEYREDENLER ve bu olaya, sonuca, bu başarıya HAYRET EDENLER şekliyle gruplandırabilir.
Ereğlimiz de bu gruplandırmada büyük çoğunlukla hangi kategori de dersiniz?. Ereğli toplumu eleştiride, kritiklerde hâlâ KİŞİLER, OLAYLAR, DÜ ŞÜ NCELER,FİKİRLER, ayırımını yapamamış seviyelerdedir. Siyaset iş dünyası, kültür ve toplumsal hayat konularında kişiler ve olaylar boyutu hâlâ aşılamamıştır ve hâlâ bu böyle de devam edip gitmektedir;
Eleştiride muhatabın yüzüne söylenebilme oranı, MERTCE ELEŞTİRİ dediğimiz fiili durum binde birin altındadır. Bunun da bizce bilinen çok çeşitli içtimai sebebleri de mevcuttur. Eleştiride genelde körü körüne eleştiri dediğimiz şekliyle verimsiz nitelikte olması, konu ile alakalı çözüm üretilmemesine yada yanlı çözümlere kaçılmasına sebebiyet vermekte.
Asıl olan fikirler üzerinden olması gereken kritikler yapılamamaktadır ve yarım asırdır siyaset iş ve sosyal meselelerle alakalı şehirde uzun süren kayıkçı kavgası da halen sürmektedir. Bu ortamda, bu sabır gerektiren meşakkatli alanda, kişi odaklı, kim ne dedi?, kim ne yaptı? sorularının peşinden gitmeyen, kul hakkına girmeden, bakış acısı olarak kör bir noktada kalmadan hareket edilebilmelidir.
Yarım asırı geçen süredir, yaşanan gerçekler, yapılan Ereğli yerelindeki kavgalar, olaylar bunu fevkalade iyi göstermektedir. Yatırım perspektifinden, Ereğli ve yöresi doğumlu büyük yatırımcılara ve yatırımcı gruplarına bir bakacak olursak, 20 MİLYON DOLAR VE Ü STÜ SERVETLERİ İLE:
Oger-Holding &ndash Almanya,Vural Öger
Kamer Holding-Özer Sevencan
Atlas Yatırım-Okyanus Grubu &ndash Nusret Argun
Tayaş Gıda &ndash İst. (Sevket Taycı)
ile büyük iş adamları olarak:
Abdullah Özdoğan- İst.
Zihni Yağcı- İst.
Mustafa Maç-Ankara
Velid Günay- İst.
Ali Talip Özdemir- İst.
Okay Süllü - İst.
Hasan Akgüç- Ereğli
Akbel Süt-Ereğli
Sayılabilir.
Ereğli merkezli ağırlıklı süt işleme endüstrisi sektöründe faaliyet gösteren Ağırlığı Ayrancı Berendi köyü kökenli ailelerce yönetilen aile şirketleri özelliklerinde olan 25 in üzerindeki işletmelerle, 110 kadarda tarım hayvancılık, inşaat vb. sektördeki orta ve ortanın üstünde büyüklükte işletmeleri görmekteyiz. Bu ölçekte bu fabrikalar büyüklüğüne ulaşmış olan kentte neden daha global katma değeri yüksek yeni bir sektör, yeni holdingler ve yeni iş oluşumları, ilave üretim kooperatifleri faaliyeti neden gerçekleşmemekte?
Şehrin beşeri sermayesi olarak ülke geneli ortalamasının üzerinde bir sayıda rektör ve dekanlar dahil 1150 sayısının üzerinde akademisyen, ilim adamı, ve bir o kadarda üst düzey bürokrat ve iş adamı onlarca milletvekili, bakan ve binlerce teknik eleman eğitimci yetiştiren şehri - Ereğli Karabük (KAR-DEMİR) ve Eskişehir (SARAR GRUP) örneklerinde olduğu gibi memleketinde bulunan döneminin Türkiye de entegre en büyük tesis olan Sümerbank dokuma fabrikasından NEDEN yerli bir büyük holding ve yatırımcı grubu ve büyük bir tesis çıkartamamıştır.
Başarılı olan Çok ortaklı yapılarda ise merkezi Konya da bulunan ve Ereğli çiftçisinin cüzi bir pay (%15) ANADOLU BİRLİK HOLDİNG -PANKO-BİRLİK bulunmakla birlikte holding yönetimi ikna edilip, TORKU yatırımları Ereğli`ye şu asamaya kadar kanalize edilememiştir ve SÜ T BİRLİĞİ, DAMIZLIK SIĞIR BİRLİĞİ gibi şehir ekonomisini 5 asırdır en iyi bildiğimiz işe yani tekstil sanayisinden tekrar tarım ve hayvancılığa yöneldiğini görmekteyiz.