2012-2019 yıllar arasında Kastamonu Ü niversitesinde çalıştım. Karabük ili araçla 1saat mesafededir. Ankara`ya gidiş gelişlerimde sık sık uğrardım bu zaman zarfında ili hızlıca gelişen, üniversite ve sanayi şehri cehresine bürünmüş gördüm, Şehir aşağı yukarı küçük kentler katagorisinde Konya Ereğli büyüklüğünde bir kent, tarihi de Ereğli`ye benzer, büyük bir endüstri tesisi ile başlangıçyapmış farklı bir kent
Şehrin bolu girişinde bulunan demir çelik fabrikası kış dönemlerinde kentte hava kirliliğine sebep olsa da kent ekonomisini bugün düzlüğe çıkarmıştır. Özelleştirme yönüyle de önemli bir örnek proje olmuş durumdadır.
Demir çelik üretimi yönüyle kısaca bilgi verelim.
1- Geçmiş dönemlerde Ü lkede demir çelik üretiminin büyük bölümü kamu tesislerinde gerçekleştirilmekteydi. Çok ciddî zararlar söz konusu idi.
Özelleştirme kararları alınınca, başta verimsizliğin en büyük suçlusu sendikalar olmak üzere, çok karşı çıkan oldu. Bu kurumların kapanacağı iddia edildi. Ancak Çiller hükümeti, 1995 yılında, cesur davrandı ve Karabük Demir Çelik tesislerini 1 TL bedelle özelleştirdi.
2- Tesislerde uzun yıllar yenileme yatırımları yapılmamıştı. Teknoloji çok geri kalmıştı. İşgücü verimliliği çok düşüktü. Neticede her yıl 150 - 200 milyon dolar arasında zarar ediyordu.
3- Yeni yönetim çok başarılı bir icraat sergiledi. Alt yapı ve teknoloji büyük ölçüde yenilendi.
a) Yıllık üretim, 550 bin tondan 1,5 milyon tona yükseldi (3 misli).
b) Kısa bir süre içinde, 3 milyon tonluk üretim hedefine ulaşılacaktır.
c) Yeni sinter fabrikası, kireçfabrikası, sürekli döküm tesisi, 70 fırınlı kok fabrikası yatırımları tamamlanmıştır.
d) Sıvı ham demir kapasitesini 3 milyon tona çıkaracak olan 5. yüksek fırın ve sıvı çelik üretimini 3,4 milyon tona çıkaracak olan 3. oksijen konverteri yatırımları, 2014 yılının son çeyreğinde devreye girdi.
Böylece, geçmişe kıyasla üretim değerleri 5,5 katı artmış oldu. Kurum dünya çapında bir demir, çelik tesisi haline geldi. , Karadeniz bölgesinin en önemli üretimi olan fındığın katkısına eşdeğer bir katma değer sağlanmış oldu (Her yıl 500 milyon lira zarar eden Türkiye Taşkömürü Kurumunun yaklaşık 13 katı bir değer üretilir hale geldi).
e) Kurumun mühendislik becerileri de çok gelişmiştir. Geçtiğimiz günlerde devreye alınan yeni kok fırınlarının, bütün mühendislik ve imalat çalışmaları kendi elemanlarınca gerçekleştirilmiştir. Yurt dışı maliyeti 250 milyon dolar olan yatırım, kurumun imkânları ve teknik ekibi sayesinde, lütfen buraya dikkat ediniz, 68 milyon dolara tamamlanmıştır. 
f) Bu arada üretim safhasında çıkan cüruftan çimento, ısıdan da elektrik üretilmektedir. Baca gazlarından elektrik üreten 37,5 MW`lık santral faaliyete geçmiştir. 50 MW`lık santral ile 22,5 MW`lık hidroelektrik santrali de faaliyete geçmiştir. Tesislerin bütün elektrik ihtiyacı karşılanmamış Ayrıca ihtiyaçfazlası miktar da dışarıya satılmaktadır.
g) Kurumda işgücü verimliliği de artmış özelleştirme öncesinde kişi başına yıllık sıvı çelik üretimi ortalama 85 ton iken, 2015`lerde 500 tona yükselmiştir.
h) Ray haddehanesi yeniden devreye alınmıştır. İthalatın önü büyük ölçüde kesilmiştir. 60 bin tonu 2012 yılında olmak üzere TCDD`ye 350 bin ton ray üretilmiştir ithal edilen tren tekerleklerinin ve vagon parçalarının üretim ihtisaslaşması gerçekleşmiştir. Ayrıca planlanan yeni haddehane yatırımları ile hem üretim ve ihracat içinde, katma değeri yüksek ürünlerin payı artacak hem de ödemeler dengesi açığının azalmasına katkı sağlanacaktır.
4- Neticede, geçmişte yıllık zararı 150, 200 milyon dolar olan Karabük Demir Çelik kurumu 2015`lerde 250 milyon lira kâr etmiştir. Bu arada 335 milyon liralık da yatırım yapılmıştır.
5- Aynı durum, özelleştirilen İskenderun demir çelik tesisleri için de geçerlidir. Ü retim iki kattan fazla arttırılmıştır. Erdemir Grubu`nun 2013 yılının kârı 1400 milyon lira olmuştur.
Netice: Özelleştirme sonrası önemli bir başarı tablosu ortadadır.  Bu iki kurumun başarısı 10 yıl önce ilk 20`de bile yer almayan Türkiye`yi demir çelik üretiminde dünya 8`incisi ihracatta da dünya 6`ncısı durumuna getirmiştir. Yatırımların devreye girmesi ile Almanya da geçilerek, Avrupa`nın birincisi, dünyanın da 7`ncisi haline gelinmiştir.
    Şehrin kalkınmasında ikinci güçÜ niversite,   Şehrin üniversitesine bir Ereğlili eli değmiş üniversitenin başında geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz , hemşehrimiz, Rektör Prof. Dr. Burhanettin Uysal hoca bulunmakta idi. Burhanettin hoca Ereğli dışında büyük başarılara imza atmış Ereğlili nadir birkaçisimden birisidir.  Burhanettin hoca ile bugünkü adıyla Ereğli teknik ve meslek lisesinden aynı dönem mezunlarız, Ziyaretlerimizde hep projelerinden bahsetti, alanında en büyük olan stat projesi görünmeye değer, Burhanettin hoca kentte kişiliği ve başarıları ile 7 den 70 e herkes tarafından sevilmiş ve haklı bir şöhretinde sahibi idi.,2 DÖNEM rektörlükten sonra Karabük`ten Milletvekilliğini 1 dönem yapmıştır. yerel çekişmeler 2.dönem vekilliğe fırsat vermemiştir. Son yerel seçimlerde Karabük belediye başkanlığı adayı idi belediye seçimlerini az bir farkla kaybetmiştir Karabük Ü niversitesi kentteki demir çelik endüstrisi ile işbirliği içerisinde ve ilk olma özelliği taşıyan programlar ile raylı sistemler mühendisliği ve demir çelik enstitülerini açmış bulunmakta üniversiteyi de bugün kente katkı ,kapasite ve öğrenci sayısı yönüyle ülke genelinde ilk 10`lar seviyesine getirmiştir. Yabancı uyruklu öğrenci sayısında çoğunluğu Afrikalı öğrenciler olan 9 bin civarı sayıya ulaşılmıştır. Sadece mühendislik fakültesinin 8 bin öğrencisi bulunan toplamda 43 bin öğrencili üniversitede çok sayıda Ereğlili ve Konyalı asistan ve öğretim üyesinin çalıştığını biliyoruz.
Düşünmeden de edemedik zamanında gerekli gayretler gösterilse idi Ereğli de tekstil üretiminde ısrarcı olsaydık, kendi yağımızla kavrulmayı becerebilsek idik, enerjimiz ile bir sektöre odaklansak idik, bölgecilik, yerelcilik,partizanlık yapılmamış olsaydı, istemezikciler başarılı olamasaydı Ereğli`mizde Sümerbank sayesinde bugün Karabük denginde sanayileşme boyutu ile tekstil merkezi bir kent olabilirdi.Bu tarz Ereğlililer de Ereğlide bu ölçekli başarılara  kolaylıkla  imza atabilirlerdi,  Ü niversitede bu sayede çok  hızlı kurulabilirdi.  Kentin nüfusunun önemli bir kısmı bu sayede başka kentlere göçetmez, doğal çevre, sosyal çevre, kültürel çevre, ekonomik çevre yönleriyle  kent çekim merkezi özelliğini devam ettirirdi. Velhasıl bugünkü tablonun tam tersi kendisi büyürken civarındaki il ve ilçeler küçülmeye devam eden bir kent olur ve muhtemel 300-400 binlik nüfusu ile Ereğli ,büyük kent olarak bugün başka bir noktada olurdu.