Yaşlı bir adam otomobil sürüyor, bir ara trafik kilitleniyor. Yaşlı, durmadan deliler gibi kornaya basıyor, kafa şişiriyor, huzur bozuyor. Biri yaklaşıp, amca trafik kilitli, korna ile açılmaz deyince herif (hak ediyor) sinlikefli küfürler savuruyor. Bu vak`a gerçektir. Bazı insanlarımız bu hale düştü. Yüzde kaçı?..

***

Hafta içinde İstanbul yakınındaki bir ormana gitmiştim. Yemek yerken, kül rengi bir kedi yavrusu geldi, onu doyurdum. Kedinin o günkü rızkı bizim elimizden verildi... Dönüşte, şırıl şırıl akan bir pınardan iki bidon su doldurdum. Pınarı 1999`da Şebinkarahisarlı bir hayırsever yaptırmış. Kitabedeki isim yazılı kısım kırılmış. Çeşmenin etrafı çöplük gibiydi. Birtakım vatandaşlar gidip geziyor, piknik yapıyor, hava alıyor, sonra etrafı yangın yeri gibi bırakıyor. Halkımızı niçin terbiye edemiyoruz? Japonlar böyle mi?

***

İstanbul şehir olmaktan çıktı, yaşanmaz canavar bir kent oldu.

 

Kravatıyla, marka elbisesiyle, bin liralık gömleğiyle, bin beş yüz liralık ayakkabısıyla, lüks ve ihtişamlı otomobiliyle, yediği nefis ve leziz taamlarla övünen, şımarık çocuklar gibi sevinip neş`elenen o adama münasip şekilde söyleyiniz. İşlerim çok yoğun, sakın ziyaretime gelmesin. Ona bir tavsiyem var: Rüzgârlı yerlerde dolaşsın, rüzgâr Gaydaros kravatını sık sık ters çevirsin, markası kabak gibi görünsün, sevinsin de sevinsin.

***

Merhum Hattat Hâmid beyin yazdığı nefis bir hilyeyi merhume Rikkat hanım tezhiplemiş.  Bundan bir miktar, Hüseyin Salahi beyin Seçil Ofset matbaasında bastırttım. Çok güzel oldu. Bir çerçeve fabrikası ile anlaşıp toptan ucuz çerçeve yaptıracağım. Bakalım kaça mal olacak. Bu işi becerebilirsem, bir kısım Müslümanlar, sağa sola, eşe dosta çok nefis sanatlı bir Hilyeyi pek ucuz bir fiyata elde edebilecekler, hediye edebilecekler. Kadim dostum Profesör Uğur Derman beyefendiye, Hilyeyi bastırma izni verdiği ve baskısıyla ilgilendiği için samimî teşekkürlerimi sunuyorum. Zenginlerimizin, yazısı ve tezhibi orijinal, dar gelirlilerimizin aslına uygun güzel baskılı hilyeler edinip evlerinin ve işyerlerinin en görünür yerine asmaları temenni olunur. Bizim Müslüman yeni zenginin 300 bin dolarlık otomobili var ama ne ofisinde, ne evinde hilyesi var. Bu zenginlik içinde bu fakirliğe aklım ermiyor.

***

Ormanda geyik yetiştirme istasyonu gördüm, geyikleri görmedim. İyi bir şey ama geyikleri, birtakım alçak ve namussuz haydutlardan nasıl koruyacağız?.. Japonya`daki Nara şehrinin geyiklerini hatırladım. Caddelerde, parklarda serbestçe dolaşıyor ve halkın ikram ettiği yiyecekleri yiyorlar. Ne muazzam güzellik, ne güzel bir insanlık örneği. (Lütfen /Naranın Geyikleri/ kelimeleriyle internete bakınız.)

***

Bayram ziyaretlerinde bazıları, yakınlarının mezarlarındaki yeşil otları ve bitkileri temizletiyor. Bu çok yanlış bir iştir. Mezar bitkileri orada yatan kimse için rahmet vesilesi olur.