Bu yazımda sizi İstanbul`un ilk mevlevihanesi Kulekapısı Mevlevihanesi ve Galipdede Tekkesi adlarıyla da anılan Galata Mevlevihanesi`nden bahsedeceğim. Fâtih Sultan Mehmed ve II. Bayezid devri ricâlinden Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane (Semaî ) Mehmed (Çelebi) Dede tarafından Beylerbeyi İskender Paşa`nın arazisi üstüne kuruldu.
Galata Mevlevî hânesi, kırlarla ve korularla kaplı olan çevresi zaman içinde iskân edilerek mesire niteliğini bütünüyle yitirmiştir. Batı ülkelerinde basılmış olan seyahatnâmeler içinde Galata Mevlevî hânesi`nden söz etmeyen hemen hemen yok gibidir. Hatta XIX. yüzyıla ait turist rehberlerinde mevlevî hâne muhakkak görülmesi gerekli yerler arasında zikredilmektedir.
1925`deTekkelerin kapatılmasından sonra mevlevî hânenin ana binası halkevi, sebilküttâb ise karakol olarak kullanılmıştır. Bir ara avluya bir ilkokul inşa edilmesi düşünülmüşse de sonraları veçgeçilmiş. 1945-1947 arasında belediye tarafından hazî renin Şahkulu Bostanı sokağı üzerindeki doğu kesimi kaldırılarak yerine Beyoğlu Evlendirme Dairesi yaptırılmış, bu arada semâhânenin girişindeki ahşap türbeler, harem bölümü, matbah-ı şerif ve diğer bazı müştemilât ortadan kaldırılmıştır.
Galata Mevlevî hânesi resmî kurumların ilgisizliğine rağmen Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu ile bu kuruma bağlı İstanbul`u Sevenler Grubu`nun, özellikle Reşit Saffet Atabinen ile Hamdullah Suphi Tanrıöver`in çabaları sayesinde kısmen de olsa günümüze gelebilmiştir. 1967-1975 yılları arasında gerçekleşen düzenlemelerle 1975`te 'Divan Edebiyatı Müzesi' olarak açıldı. 2008-2011 yılları yenileme ve çevre düzenlemeleri sonucunda 'Galata Mevlevihanesi Müzesi' olarak hizmet vermeye devam etmektedir.
Osmanlı kaynaklarında 'kıyâmet-i suğrâ' olarak anılan 1509 depreminde Galata Mevlevî hânesi`nin de hasar görmüştür. Mevlevî hâne, dördüncü postnişin Mesnevî han Mahmud Dede`nin vefatından sonra sahipsiz kalarak harap olmuş, bir süre Halvetî zâviyesi, daha sonra da medrese olarak kullanılmıştır. XVII. yüzyılın başlarında Konya`daki çelebilik makamınca görevlendirilen Şeyh Sırrı Abdi Dede, meşihatını üstlendiği mevlevî hânede 1608 yılında büyük bir onarım gerçekleştirmiştir. XVII. yüzyılın ilk yarısında Tersane ve Matbah Emini İsmâil Ağa da mevlevî hânede imar faaliyetinde bulunmuş, Matbah Emini Hasan Ağa avlusunda bir çeşme yaptırmıştır.
Galata Mevlevî hânesi 1765 yılında çıkan büyük Tophane yangınında harap olmuş, dönemin padişahı III. Mustafa, Yenişehirli Osman Efendi`yi bina emini tayin ederek burayı yeniden inşa ettirmiştir. Mevlevî hânenin yerleşim düzeninde önemli değişikliklerin yapıldığı diğer yenileme ise Mevlevî muhibbi III. Selim`in eseridir. III. Selim`in tahta çıkışı sırasında mevlevî hânenin postnişini olan ünlü divan şairi Şeyh Galib`in, tekkenin tamire muhtaçolduğunu 'Kasî de-i Tannâne' adlı manzumesine iliştirdiği bir arzuhal ile padişaha bildirmesi üzerine III. Selim 1791-92`da mevlevî hâne binalarını yenilemiştir. Bu arada semâhâne bir hünkâr mahfiliyle donatılmış, Reî sülküttâb Mehmed Râşid Efendi`nin uzak bir kaynaktan getirttiği suyu padişah mevlevî hâneye bağışlamıştır.
Mevlevî hânede XIX. yüzyılda da birçok yenileme, onarım ve tâdilât yapılmıştır. Bunların ilki, II. Mahmud devrinin ünlü simalarından Hâlet Efendi`nin 1819`te gerçekleştirdiği imar faaliyetidir. Hâlet Efendi, günümüzde mevcut cümle kapısı ile yanında sebil, çeşme, muvakkithâne ve kütüphane-mektepten oluşan sebilküttâbı, yine cümle kapısına bitişik olan kendi türbesini inşa ettirmiş, avluyu mermerle kaplatmış, dedegân hücrelerini onartmış, ayrıca mevlevî hânenin mesnevi şârihi Ankaravî Şeyh İsmâil Rusû hî Dede ile Şeyh Galib Dede`nin gömülü oldukları türbeyi yeniden yaptırmıştır. Mevlevî hâne 1824`de bir yangın daha geçirmiş, mescid, matbah-ı şerif ve dokuz adet hücre yıkılmıştır. Şeyh Seyyid Kudretullah Dede tarafından 1828`te sadâret makamına hitaben kaleme alınan arzuhalde, yangının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen dervişlerin hâlâ çadırlarda barındıkları ve çadırların yıpranmış olduğu belirtilerek gereğinin yapılması istenmektedir. Bunun üzerine çadırları yenileyen II. Mahmud 1835`de mevlevî hâneyi yeniden inşa ettirmiştir.
II. Mahmud`un kızı Â dile Sultan 1847`de mevlevî hâneye sarnıç, şadırvan ve çamaşırhane birimlerini ekletmiş, Abdülmecid ise 1851-52`de avludaki Hasan Ağa Çeşmesi`ni tamir ettirmiş, ertesi yıl matbah-ı şerifi, 1859-60`da semâhâneyi, selâmlığı ve dedegân hücrelerini içine alan ana binayı bugünkü şekliyle yeniden yaptırmıştır. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, muhtemelen Kudretullah Dede`nin vefatını ve Hâlet Efendi`nin yaptırdığı açık türbeye defnini müteakip bu türbenin yerine kapalı bir türbe inşa edilmiştir. Mevlevî hâne, II. Abdülhamid ve V. Mehmed Reşad devirlerinde de küçük kapsamlı onarımlar geçirmiştir.
XVII. yüzyıl başlarından itibaren birçok defa tamir gören ve yenilenen, çeşitli ek bölümlerle donatılarak küçük bir külliye niteliğine bürünen Galata Mevlevî hânesi, III. Selim`in 1791-92 de gerçekleştirdiği yenileme sonucunda ana hatlarıyla bugünkü yerleşim düzenine kavuşmuş, mevlevî hâneyi oluşturan binalar ise XIX. yüzyıl içinde son şekillerini almışlardır.
Restorasyonlar sırasında ise bir çok süs eşyası, toprak kaplar ve mutfak araçları bulunmuş ve Mevlevihane`nin çeşitli odalarında sergileniyor. Her ayın ilk ve son Cuma günü ve Cumartesileri  de semah gösterileri düzenleniyor. Daha önce izlemediyseniz sizin için güzel bir deneyim olacaktır. Bu fotoğrafta da semah gösterilerinin yapıldığı bölüm var, semah gösterilerinde önce siyah pelerinleri üzerlerinde gelen Semazenler saygı gösterisi olarak hocalarının elini öptükten sonra Semaha başlıyorlar. Bu gösteri müziğiyle disipliniyle gerçekten insanı içine çeken ve derin bir huzur duymanızı sağlıyor.
Galata ya yolunuzu düşürüp mutlak görün burayı!