`height=

Sitemiz köşe yazarı Dr. Göktan Ay`ın Eğitimci- Yazar- Ekonomist-Gazeteci- Radyo Programcısı  Abdullah DAMAR ile yaptığı söyleşiyi yayımlıyoruz;

AY: Nasılsınız? Kendinizi kısaca okurlarımıza tanıtır mısınız?

DAMAR: Teşekkür ederim Göktan hocam. 1968 yılında Gaziantep`te doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Gaziantep`te, lisans öğrenimimi Marmara Ü niversitesi ve Anadolu Ü niversitesinde, yüksek lisansımı da  Gaziantep Ü niversitesinde Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi  alanında tamamladım.  Meslek hayatımda değişik okullarda sınıf öğretmenliği, MEB`de Şube Müdürlüğü ve ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü yaptım. Halen Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Gaziantep`te GHV İnal Aydınoğlu İlkokulunda sınıf öğretmeni olarak görev yapmaktayım. Meslekte 32 yıllık kıdemim var.

Evliyim, hayat yolculuğunda birlikte yol aldığımız eşim de sınıf öğretmeni. Kızım, müzik öğretmeni. Oğlum İzmir`de üniversite öğrencisi. Aynı zamanda Sarya Bade adında dünya tatlısı bir torunum var.

2010 yılından bu yana Gaziantep Ekspres Gazetesi ve birçok web sitesinde haftalık eğitim yazıları yazıyorum. Yine Gaziantep`te yayın yapmakta olan Şirinnar Radyo`da, 2012 yılından beri 'Eğitim Ü zerine' ve 2019 yılından beri de 'Şirinnar Kitap Kulübü' programlarını yapıyorum. 

'Eğitime İçeriden Bakış-I-' başlıklı e-kitabım 'Eğitim Emekçileri Neden Hedefte?'  ve 'Gaziantep`te Eğitimin Tarihsel Gelişimi'  başlıklı iki kitabım ile çeşitli basın yayın organlarında yayınlanmış makalelerim bulunmaktadır.

AY: Çok yönlü bir kişisiniz. Yukarda yazdıklarımdan hangisini ön planda alıyorsunuz?

DAMAR: Tabi ki, eğitimci yönüm ön planda. Ancak eleştirel eğitimci kimliğimin oluşmasında ekonomi biliminin katkısı büyüktür. Hayatı okuma anlamında Frankfurt Okulunun eleştirel teorisinin yol göstericiliğinde çalışmalarıma devam ediyorum. Zaten, hayata dair bir iddianız, bir bakış açınız insanlığın geleceğine ilişkin bir büyük anlatı adalet, özgürlük ve eşitlik hayalleriniz varsa hayat sizi, birikimlerinizi değişik yollardan ifade etmeye, kamusal alan ve sanal kamusal alanda emekçi sınıflardan yana hegemonya mücadelesine yönlendirir. Bu hegemonya mücadelesinde yazarlık, gazetecilik ve radyoculuk da hem ilgi alanlarım, hem de birer mücadele aracıdır. Haftalık eğitim yazılarıyla eğitim sisteminin değişik boyutlarını, güncel eğitim konularını ve çözüm önerilerimizi okuyucuların değerlendirmesine sunuyoruz. 'Eğitim Ü zerine' programıyla her hafta bir konuyu dinleyiciler ve izleyicilerle (İki yıldan bu yana görüntülü yayın yapıyoruz.) paylaşma olanağı buluyoruz. Programlarımızda zaman zaman önemli konukları ağırlayarak, onların görüşlerini kamuoyuyla paylaşıyoruz.

'Şirinnar Kitap Kulübü' adlı kitap analiz programında ise beş eğitimci arkadaşla birlikte, her hafta üçarkadaş olmak üzere, bir kitabı değişik boyutlarıyla değerlendiriyoruz. Bu yıl dördüncü yılımız ve değerlendirdiğimiz kitap sayısı yüzü aşmış durumda. (Programlarımızın video kaydı Şirinnar Radyo`nun YouTube sayfasında bulunmaktadır.)

`height=

AY: Aktivist yönünüzde var; Nereden geliyor?

DAMAR: Sayın Ay, 1985-1989 yılları arasındaki üniversite öğrenciliği dönemimde öğrenci derneği kuruculuğu ve yöneticiliği yaptım. Mesleğe başladığım dönemde de Eğitim Sen (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası) üyesi ve aktivisti oldum. Sendikada ilçe temsilciliği, il yürütme kurulu üyeliği, denetleme kurulu üyeliği gibi görevlerde bulundum. Halen de Gaziantep Şube Sekreterliği görevini yürütüyorum. 

Dünyada her olgunun birbiriyle bağlantılı olduğunu, yapılan veya yapılmayan her eylemin başka değişimleri etkilediğini, dünyaya ve insanlığa karşı sorumlu olduğumuzu, adalet, özgürlük ve eşitlik yolunda atılan her adımın geleceğimizi olumlu yönde etkilediğini, bu sorumluluğumuzu yerine getirmediğimizde dünyanın yaşanmaz bir hale geleceğini düşünüyorum. Bu nedenle bulunduğum her alanda örgütlenme, örgütlü davranma, mücadele paydaşlarımızla birlikte haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı mücadele etme motivasyonum her zaman oldu ve olacak. 

Bu anlamda son yıllarda çok etkili mücadele araçlarından biri de sosyal medya platformlarıdır. Bu araçları da elimden geldiğince etkili kullanmaya çalışıyorum.

AY:  Türk Milli Eğitiminin  durumu nasıl?; Bir kısım çok iyi, bir kısım çok kötü' diyor. Bu konuda da ikiye bölündük; Görüşlerinizi merak ediyoruz;

DAMAR: Sayın Ay, Türk Milli Eğitim sistemi konusunda müfredattan ders kitaplarına, okul öncesi eğitimden yükseköğretime, eğitim yöneticisi atamalarından öğretmen atamalarına, Bakanlığın örgütlenmesinden eğitimin özelleştirilmesine hemen bütün alanlarda iyi durumda olmadığımızı düşünüyorum. Eğitim sisteminin içinden birisi olarak son yirmi yılda kamusal eğitimin zayıfladığını, devlet okullarının içinin boşaltıldığını, öğretmenlik mesleğinin statüsünün adeta ayaklar altına alındığını, eğitim yöneticiliğinin liyakatsiz atamalar konusunda kötü örnek oluşturacak bir noktaya getirildiğini, çocuklarımızın Türkçe, fen ve matematik okuryazarlığı konusunda çok kötü istatistiklere sahip olduğunu görüyoruz. 

Fakat bir yandan da bu durumun hayatın olağan akışına ters olduğunu, bu kadar dinamik ve gençbir toplumun bir milyonu aşkın öğretmenin, milyonlarca çocuğun ve gencin bu kötü gidişi hak etmediğini ve bu durumun ilelebet sürmeyeceğini düşünüyorum. Çocuklarımızın, eğitim sistemimizin ve ülkemizin geleceği konusunda iyimserim ve umutluyum.

AY: 'Öğretmenlik Meslek Kanunu' çıkarıldı, ama kimse memnun olmadı. 'Öğretmenlik Kariyer Sınavları' iptal edilsin diye öğretmenler sosyal medyada paylaşım yapılıyor. Bu çalışmalarda sendikalar yer almadı mı?

DAMAR: Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılırken, ne siyasi partilerden, ne sendikalardan, ne de eğitim fakültelerinden herhangi bir görüş alınmadı. Sendikaların hemen hemen tümü bu sınavlara karşı olduğunu defaten açıkladı, benim de üyesi olduğum Eğitim Sen ve başka bazı sendikalar uzun süredir bu kanuna karşı eylemlilik içinde. 

Bu anlamda ÖMK, bir meslek kanununda olması gereken mesleğe giriş, hizmet içi eğitim, yükselme, eğitim yöneticiliğine geçme, eğitim müfettişliği, ödüllendirme ve disiplin gibi alanların hiçbirini içermiyor. Sadece uzman ve başöğretmenlik gibi iki unvan ihdas edilmiş ve bu unvanlar için de sınavla geçiş söz konusu. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu sınavların olmaması konusunda hemfikir. Fakat yaşanan ekonomik kriz ve enflasyonist ortam, öğretmenlerin bu sınava başvuru yapması sonucunu doğurdu.

Devam edecek; .