Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
İbrahim Ethem Gören
İbrahim Ethem Gören

Vefât Yıldönümünde Hattat Mustafa Halim Efendi’ye Rahmet

Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, Osmanlı Cihan Devleti’nden Cumhuriyet’e uzanan hat sanatının kudretli isimlerinden biridir. Küçük yaşlardan itibaren kalemin sırlarını keşfeden, Medresetü’l-Hattâtîn’de hocalarından feyz alarak ustalığını pekiştiren ve her türlü malzemeye yazı nakşeden Halim Efendi, mücerred anlamda bir hattat değil; bilakis içinden sanatlı yazılar geçen medeniyet köprüsü ve dahi sanatkâr ruhun nişânesidir.

Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, 01.02.1898 tarihinde Asitâne’de dünyaya geldi. Takvimin yaprakları 30.09.1964’ü gösterdiğinde ise aynı şehirde, ukbâ âlemine bir şehbâl kuşunun kanatlarında süzülerek göçtü.

İlk Ketebesi: Ketebehû Nâlincizâde Mustafa

Bundan tam 61 yıl önce, Cevizlibağ’da Mustafa Halim Özyazıcı’ya çarpan araç, dönemin en mahir hattatını fânî dünyadan bekâ âlemine yolcu ettiğini elbette bilmiyordu.

Küçük yaşlardan itibaren hat sanatına ilgi duyan Halim Efendi, ilk yazılarını kundura imalatçısı olan babasının dükkânında bulduğu ayakkabı kalıp kartonlarının üzerine meşk etti. Güngören’de bir yazı deposunda incelediğim bu kalıplarda Halim Efendi’nin yazdığı ilk yazı denemelerine “Nâlincizâde Mustafa” ketebesini koyduğunu gördüm.

Medresetü’l-Hattâtîn Yılları

Halim Efendi, ‘Râkım Mesleği’ni, eskilerin “efrâdını câmi’, ağyârını mâni’” dedikleri bir tarzda 1916 yılında Medresetü’l-Hattâtîn’de öğrenmeye başladı. Burada Reisü’l-Hattâtîn Hacı Ahmed Kâmil Akdik’e, Mushaf hattatı Hasan Rıza Efendi’ye, divânî yazı hocası Ferid Bey’e, ta‘lik hocası Mehmed Hulûsi Efendi’ye, celî sülüs üstadı Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer’e, sülüs ve nesih hocası Beşiktaşlı Nuri Efendi’ye ve kûfî hocası Emirzâde Kemaleddin Bey’e talebe oldu.

Ayrıca aynı müessesede, ebru gösterip ahar öğreten Necmeddin Efendi’den tefeyyüz etti. Arada bir tezhip hocası Bahaeddin Efendi’ye ve minyatür hocası, İranlı Tâhirzâde Hüseyin Behzâd’a selâm vermeyi de ihmâl etmedi.

İcazetname

Halim Efendi, Hasan Rıza Efendi’den feyz alarak hat sanatındaki asıl ustalığını Mushaf hattatı olarak bilinen bu kudretli hocasından kesb etti. Böylelikle Medresetü’l-Hattâtîn’den, hocalarının tamamının imzasını taşıyan ve kendisinin “icâzetnâmem” dediği vesika ile mezun oldu.

Kamış Kalemi Yendi!

Mustafa Halim Efendi, Necmeddin Efendi’nin tesbitiyle “kalemi kendine esir etmiş ve yenmiş olan bir hattat” idi. Nev’i şahsına münhasır, müstesna bir kabiliyet olarak kabul edilen Halim Efendi’nin kamış kaleminden, aklâm-ı sittenin her nev’inde birbirinden âlâ yazılar neşet etmiştir. Talik yazısının sülüsle, nesih yazısının dîvânî ile adeta müsabaka halinde olduğu ise vakıaya mutabık bir hakikattir.

Velûd Bir Sanatkâr

Halim Efendi, seri yazma kabiliyetine sahipti. Çok yazdı. “Çok” derken, irili ufaklı binlerce, belki on binlerce yazıdan söz ediyoruz. Hayata ve hakikate dair hemen her şeyi yazıya döktü: Âyet-i kerîmeler, cüzler, hadis-i şerifler, özlü sözler, kasideler, şiirler, na‘tlar, marşlar, cami yazıları, şehir ve belde isimleri, apartman tabelaları, tuğralar, kartvizitler, fatura defterleri ve daha niceleri…

Bulduğu Hemen Her Türlü Malzemenin Üzerine Yazdı

Halim Efendi, yazı yazmanın ve kamış kalemden bir zikir sesi almanın mümkün olduğu her şeyin üzerine yazdı. Aharlı kâğıt, ebru kâğıdı, kuşe kâğıdı, eskiz kâğıdı, aydınger, kumaş, teneke, cam, tahta, ayakkabı kartonu, pelür kâğıdı, gazete kâğıdı… Eline yazmaya müsait hangi malzeme geçerse geçsin, üzerinde mutlaka en az bir kez meşk etmiştir.

Hattat Halim Özyazıcı, yazmayı tasarladığı levhaları önce küçük defterlere geçirir, böylece temrinlerde bulunurdu. Celî yazılarının ufak ebatlarını da yine küçük kâğıtlara yazarak hazırlık yapardı. Bir defasında, içinde onlarca sülüs yazı denemesi bulunan bir defterini inceleme fırsatım olmuştu.

Harf Devrimi Olunca Hattat Aileleri Nasıl Geçindi?

Bu ülke nice inkılâplara, nice darbelere tanıklık etti. Darbelerin tarihini 1960’lardan başlatma gibi bir geleneğimiz var. Peki, 1924’te medreselerin kapatılması, 1928’de harf inkılâbı; bunlar medeniyete, irfana, ümmete yönelik bir darbe değil miydi? Siz bu sorunun cevabını düşünedurun, biz diğer sorularımıza geçelim.

Harf inkılâbı olduğunda, mesleğini hattatlıktan kazanan sanatkârlar ailelerini nasıl geçindirdiler? Reisü’l-Hattâtîn Hacı Kâmil Akdik’in gözyaşlarını kim sildi? İstanbul’da Halim Efendi, Hamid Bey, Macid Ayral, Beşiktaşlı Hacı Nuri Korman ve Medresetü’l-Hattâtîn’in sair hocalarıyla birlikte Bursalı, Edirneli, Kastamonulu, Erzurumlu, Kütahyalı hattatlar hangi sıkıntılara maruz kaldılar?

Arz ettiğim bu sorularla ilgili ne roman yazıldı, ne hikâye kaleme alındı, ne de derinlikli bir araştırma yapıldı.

“Ellerimle hem kalem açarım, hem bağ bıçağı kullanırım.”

Cumhuriyet’in ilk yıllarında ilim ve sanat erbabının başına gelen zorluklardan nasibini alan Mustafa Halim Efendi, talebelerden ve meşk sohbetlerinden uzaklaşıp Zeytinburnu Tepebağı mevkiinde bir bağ evine taşındı. Elbette, onun gözü ne zalimin zulmünden, ne de jandarmanın dipçiğinden korkacak değildi. Nasıl ki o yıllarda İslâm uleması talebelerine çiftliklerde Kur’ân ilimlerini gizlice öğretmişse, Halim Efendi de bağ evinde hem bağcılıkla meşgul oldu hem de üzüm yeme bahanesiyle kendisini ziyarete gelen talebelerine hat sanatının inceliklerini talim etti!

O günlerde yazılarının altına, bir ironi ve izzet timsali olarak, “Sâbıkan Hattat Bağbân Halim” imzasını atıyordu. Koleksiyoner İrfan Başak’ın arşivinde muhafaza edilen tarihi bir vesika da bu mücadelenin en hazin belgelerindendir. Nitekim onun kendi ifadesiyle:
“Ben bu ellerimle hem kalem açarım, hem bağ bıçağı kullanırım.”

Çelebi Ailesi’ne gizli meşkler

Harflerin yasaklanmasıyla zahiren hayata küsmüş gibi görünse de hakikatte kalemi elinden bırakmadı. Bir yandan meşk ederek kudretini diri tuttu, diğer yandan da İstanbul eşrafından hamiyetperver Çelebi ailesine gizlice hat dersleri verdi. Böylelikle Çelebi ailesi, Cumhuriyet döneminde hususi yazı dersleri alan ilk aile olarak tarihe geçti.

Halim Efendi, Süleymaniye’deki Çelebi konağına giderek Müşerref Çelebi Hanım’a ve kerimeleri Adile Nükhet, Ayşe Sütude, Hatice Güzide ve Nuriye Hanımlara dersler verdi. Bu süreçte yazı malzemelerini de bizzat kendisi temin etti. Onun eve gelemediği zamanlarda ise Çelebi ailesi, Hacı Nazif Çelebi’nin nezaretinde Cevizlibağ’daki bağ evine giderek meşklerini gösterirdi.

İbnü’l-Emin’le mesafeli münasebet

Nev’i şahsına münhasır bir şahsiyet olan İbnü’l-Emin Mahmud Kemal İnal ile Halim Efendi arasında bir soğukluk olduğu anlaşılır. Nitekim İbnü’l-Emin, hat sanatının önemli kaynaklarından biri olan Son Hattatlar’ında, talebesi seviyesindeki bazı hattatlara geniş yer ayırmasına rağmen Halim Efendi’ye görece daha dar bir yer ayırmıştır. Onun kaleminden çıkan şu satır, bu mesafeyi hissettirir: “Yetiştirdiği mütenevvi üzümlerden ilk ve son defa olarak vaktiyle bana bir sepet getirmişti.”

Zahiren bağcı, hakikatte hattat

Her ne kadar “bağcı” olarak anılsa da Halim Efendi, o yıllarda Şişli, Kadırga Sokullu, Azapkapı Sokullu ve Ankara Maltepe camilerinin kubbe ve kuşak yazılarını yazmıştır. Oğlu tarafından nakledilen hatıralar da göstermektedir ki, Halim Efendi, sanatını gizli veya açık, her şart altında sürdürmüş; kaleminin nuru hiçbir zaman sönmemiştir.

“Hay Allah! Eksik yazdık herhalde”

Bir gün Halim Efendi’nin üvey oğlu ile Şişli’de buluştuk. Yanında, babasına ait birkaç yazı örneği ve eski bir fotoğraf vardı: bir sünnet fotoğrafı… Siyah beyaz karelerin içine sinmiş bir hüzün, donmuş bir mutluluk. Fotoğrafta Halim Efendi, oğlunu sünnet ettirmiş; akrabalarıyla ve sünnet kıyafetleri içindeki evladıyla samimi bir poz vermişti. Ne acıdır ki, yıllar sonra o fotoğrafın kahramanı olan beyefendi, kendi çocukluk hatırasını satılığa çıkarıyordu.

Mezkûr buluşmada Halim Efendi’nin üvey oğlu şöyle bir hatıra nakletmişti:

“10-12 yaşlarındayım. Topkapı’daki bağ evimizden babam önde, ben arkada yola çıktık. Babam onlarca yazı yazmış, kolay taşınsın diye rulo yapmıştı. Bir kısmını bana verdi. Yürüdükçe rulolar ağırlaştı. Babam da arkasına bakmıyordu. Ben de yazıları teker teker yol kenarına bırakmaya başladım. Gideceğimiz yere vardığımızda elimde kalan üç beş ruloyu masaya koydum. Babam kendi rulolarını açtı, benimkileri de açtı. Eksik! Kıtalar, levhalar kayıptı. ‘Hay Allah! Eksik yazdık herhalde…’ dedi. Sonra eve dönünce usanmadan yeniden yazdı, eksikleri tamamladı.”

Akademi yılları

Kültür karakışının yaşanmakta olduğu 1946 yılında Halim Efendi, Güzel Sanatlar Akademisi’nde hocalık yapma imkânı buldu. Lakin hat sanatına rağbet yoktu; talebe bulmakta zorluk çekiyordu. Hatta tabir caizse talebeyi mumla arıyordu. 1963’te yaş haddinden emekliye ayrılana dek bu çileyi çekti.

Merhum Hattat Hasan Çelebi Üsküdar’daki yazıhanesindeki bir hasbihalimizde “O yıllarda Hamid Aytaç Hoca talebe ile ilgilenmezdi. Halim Hoca ise talebe yetiştirmek için yanıp tutuşurdu. Fakültenin mimarlık bölümünde okuyan talebelerden işitmiştim. Teneffüs aralarında yanlarına gider, ‘Gelin size hat sanatını öğreteyim’ diye onları sıkıştırırmış. Ne azim, ne istek, ne fedakârlık! İşte hat sanatı, o gayretler sayesinde günümüze kadar ulaştı.” cümlelerini kurmuştu.

İlmin ve sanatın zekâtı yüzde yüzdür!

Mustafa Halim Özyazıcı, yazı ilmini paylaşmayı bir vazife bildi. Talebelerine lisan-ı haliyle şu hakikati dillendirdi:  “İlmin zekâtı yüzde yüzdür.” O da bu sözünün hakkını vererek bildiğini gizlemedi; meşkin her inceliğini, sanatın her sırlarını hüvesi hüvesine talebelerine aktardı.

Talebeleri üzerinden yazı neş’esi devam etmedi

Abdullah Rıza, Ahmet Hamdi Yavuzvarnalı, Ali Alparslan, Ali Rüştü Oran, Ayşe Sütude Hanım, Cemil Efendi, Dündar Tahsin Aykutalp, Hatice Güzide Hanım, Mahmud Öncü, Mustafa Bekir Pekten, Müşerref Hanım ve Saim Özel gibi pek çok talebe yetiştirmesine rağmen Ali Alparslan hariç talebeleri üzerinden yazı neş’esi devam etmedi.

Halim Efendi: Tertip ve Düzen Sahibi Bir Üstad

Halim Efendi tertip ve düzen sahibi bir kişilikti. Akademi’deki talebeleri için hususi bir defter tutmuştu. Üstadımızın 1948-1952 yılları arasında ders verdiği öğrencilerinin kaydını tuttuğu bu defteri inceleme imkânı buldum. Rik‘a kalemiyle yazılmış defterde talebelerin künyeleri, isimleri, doğum tarihleri, adresleri ve fotoğrafları yer alıyordu. Mezkûr defterde Süleymaniye Camii müezzinlerinden merhum Saim Özel, Kerim Silivrili, oğlu Cemalettin Silivrili, Mustafa Bekir Pekten, Prof. Dr. Orhan Okay, Prof. Nejat Diyarbekirli ve Suat Yalaz isimleri öne çıkıyordu.

1963 yılında Akademi’den emekli olduktan sonra, arz ettiğimiz üzere, bağ evine gelen talebelerine ders vermeye devam etti. Bu dönemde daha sonra hat sanatının ilk profesörü olacak olan Ali Alparslan (merhum), edebiyat profesörü olacak olan Nuri Yüce ve Fahrî Prof. Uğur Derman, Mustafa Halim Özyazıcı Üstad’ı sık sık Zeytinburnu’ndaki bağ evinde ziyaret ederlerdi. Ali Alparslan ve Nuri Yüce hat dersleri alırken, Uğur Derman sohbet için gelir, üstadın ilminden istifade ederdi.

Halim Efendi’nin belki de en mühim hizmeti, Osmanlı saray hattatlarından intikal eden ve mahza Türk yazısı olan dîvânî hattını öğrenip, talebesi Ali Alparslan’a öğretmesidir. Saray hattatlarına has olan bu yazı, Halim Efendi–Ali Alparslan silsilesiyle yeni nesil hat sanatkârlarına aktarılmış ve böylelikle günümüze ulaşmıştır.

Sanat Köprüsü

Osmanlı medeniyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında hat sanatı alanında bir köprü vazifesi gören Halim Efendi hakkında hâlâ şanına yaraşır bir kitap yayınlanmamış olmasına üzülüyorum. Diğer bir üzüntüm ise, 99’luk tesbihin ipinin koparak tanelerinin dağılması gibi, Halim Efendi’nin eserlerinin de parçalanıp gitmesidir. Tıpkı Şevket Rado ve Emin Barın koleksiyonları örneğinde olduğu gibi bir araya getirilememiştir.

Üstadın yazıları kıt‘a kıt‘a, levha levha, satır satır esnaf müzayedelerinin pipo tütünü kokan salonlarına düştü; parça parça satıldı, bir nevi heba oldu. Hat koleksiyonerleri, 2000’li yılların başında birdenbire ortalığa saçılan Halim Efendi’nin devasa yazı terekesiyle âbâd oldu! Çuval çuval yazıları, hokka ve yazı takımları, enfiye kutuları, tesbihleri, mühürleri, talebe defterleri, neyleri kapanın elinde kaldı. Hâlâ da Halim Efendi’nin yazıları hat meraklılarını heyecanlandırmaya devam ediyor.

“Güç kalmadı başka halta”

Hattat Mehmet Sait Tohumcu’nun, antikacı esnafından temin ettiği bir sülüs meşkini bana göstermişti. Yazıda şu ibare vardı: “Güç kalmadı başka halta / İşi döktü hüsn-i hatta” Bu ifade de gösteriyor ki, Halim Efendi yeri geldiğinde kendini sîgaya çekebilen, naif ve mütevazı bir kuldu.

Her Şeyin Kalitelisini Tercih Etmiş

Halim Bey’in zâtî eşyalarını incelediğimde, hemen her şeyin kalitelisini kullandığını gördüm. Birbirinden âlâ tesbihleri, ney sazları, yazı takımları, hokkaları, onun ince sanat zevkine işaret ediyordu.

 

El-Hâc Mustafa Halîm

Hattat Mustafa Halim Efendi yazılarında el-Hâc Mustafa Halîm ketebesine sıklıkla yer vermiştir. Mustafa Halim Efendi, yakın arkadaşı Hacı Nazif Çelebi’nin organizasyonunda hac vazifesini yerine getirmiştir. Halim Efendi ayrıca Çelebi ailesine pek çok yazı hediye etmiştir. Bunlardan birine teberrüken nazar edelim: Hacı Nazif Çelebi’nin yakın dost çevresinden olan, refikaları Hattat Müşerref Çelebi’nin ve kerimelerinin hüsn-i hat hocası üstad Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, Çelebi ailesinin erkek evlâtları Mustafa Vefa ve Ahmed Çelebi’nin sünnet merasimlerine hâtıra olmak üzere, hediye sadedinden nesih hatla kaleme aldığı “Hocanız Hacı Mustafa Halim 19 Haziran 1955 yevm Pazar.” ketebeli bu nadide eserin metni şöyledir: “Sevgili dost ve arkadaşımız Hacı Nazif Çelebi Bey’in mahdumları Vefâ ve Ahmed Çelebilerin sünnet düğünleri dolayısiyle kendilerine bir hâtıra olmak üzere bu yazı hediyye edildi.” Mustafa Halim Efendi’nin zarif üslubunun mücessem örneklerinden olan bu kıymetli levha, bugün Mustafa Vefa Çelebi’nin aile koleksiyonunu tezyin eden mümtaz levhalar arasında bulunuyor.

Halim Efendi İçin Yapılacak Daha Pek Çok Şey Var

Toplayıcıların ve koleksiyonerlerin elinde, Hattat Mustafa Halim Özyazıcı Müzesi kurulacak kadar yazı mevcut. Bunun yanı sıra, Halim Efendi için yapılacak daha pek çok şey var. Güzel Sanatlar Fakülteleri’nden birine onun ismi verilebilir. IRCICA, bundan sonraki hat sanatı yarışmasını Halim Efendi adına tertip edebilir.

Rahmet Olsun

Vefatının 61’inci yılında, gönüllerde ve yazdığı her harfte yaşamaya devam eden Hattat Mustafa Halim Efendi’yi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Kalemi, sanatı, tefekkür ufku ve yazı gayreti, bugünün hattatlarına rehberlik etmeye devam ediyor. Hakk Teâlâ, yazdığı harfler adedince muhatabımıza in‘âm ve ihsanda bulunsun. Âmîn.

 

KAYNAKÇA

Gören, İ. E. (2020, 30 Eylül). Bir Hattat Halim Efendi Portresi. İttifak Gazetesi.

Gören, İ. E. (2013, 30 Eylül). Hat Sanatında Bir Köprü İnsan: Halim Efendi. Dünya Bizim Haber Portalı.

Gören, İ. E. (2013, 13 Şubat). Ah, Halim Efendi ah!. Son Devir Haber Portalı.

Gören, İ. E. (2013, 30 Ekim). Hat Sanatı Nereye Gidiyor. Dünya Bülteni Haber Portalı.

Gören, İ. E. (2015). Prof. Dr. Nuri Yüce ile Sözlü Tarih Çalışması. Rumelihisarı.

GÖRSELLER

Fotoğraf-1: İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün Halim Efendi’nin 55’inci vefât yıldönümü vesilesiyle hazırladığı anma programının davetiyesinden.

Fotoğraf-2: Mustafa Halim Efendi Medresetü’l-Hattâtîn hocalarıyla birlikte. Hüseyin Gündüz Koleksiyonu.

Fotoğraf-3: Mustafa Halim Efendi’ye ait sülüs-nesih kıt’a. Hüseyin Gündüz Koleksiyonu.

Fotoğraf-4: Mustafa Halim Efendi’ye ait muhakkak-nesih kıt’a. Hüseyin Gündüz Koleksiyonu.

Fotoğraf-5: Mustafa Halim Efendi. Hüseyin Gündüz Koleksiyonu.

Fotoğraf-6: Mustafa Halim Efendi evinde talebesi Nuri Yüce ile birlikte. İbrahim Ethem Gören Fotoğraf Arşivi.

Fotoğraf-7: Mustafa Halim Efendi celî ta’lik levha: Aleyke avnullah. Hattat Nuriye Çelebi Koleksiyonu.

Fotoğraf-8: Mustafa Halim Efendi evinde talebesi Nuri Yüce ile birlikte. İbrahim Ethem Gören Fotoğraf Arşivi.

Fotoğraf-9: Mustafa Halim Efendi ta7lik levha: Güç kalmadı başka halta işi döktü hüsn-i hatta. Hattat Mehmet Said Tohumcu Koleksiyonu.

Fotoğraf-10: Mustafa Halim Efendi. Hüseyin Gündüz Koleksiyonu.

İbrahim Ethem Gören – 30.09.2025, Yazı No: 688

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR