Ü AK tarafından 25.01.2022`de yayımlanan karar olumlu-olumsuz çok ses getirdi.
Akademik yayınlarla ilgilenen ve takip eden değerli akademisyenlerimizin görüşleriyle yazı serimize devam ediyoruz:
Dr. Yaşar Kondakçı / Orta Doğu Teknik Ü niversitesi (ODTÜ ), Middle East Technical University (METU),  Eğitim Bilimleri Bölümü
UAK`ın 'şaibeli dergilerin belirlenmesi' hakkındaki kararını iki bakımdan sorunlu buluyorum. 
1/ Şaibeli dergi tespitinde WOS`un Q sınıflanmasının kullanılması:
WOS bağlamında bu kararı da üçnoktada sorunlu buluyorum. Birincisi, WOS ticari bir kuruluştur ve bu sebeple bugün yaptığı bir uygulamadan menfaatleri gereği yarın başka bir uygulamaya geçebilir. Bu anlamda Türkiye`de sağlıklı bilgi üretme politikamızı yabancı özel bir kuruluşa bağlamanın doğru olmayacağı kanısındayım. Keşke UAK kendi bünyesinde bir komisyon veya kurul oluşturup şaibeli yayıncı ve dergileri bu komisyona havale etseydi... Konunun önemi böyle bir komisyon kurulmasını fazlasıyla hak ediyor. Dünyadaki örneklerine bakıldığında, şaibeli dergi ve yayıncılarla en etkili mücadelenin bu şekilde yapılan listelerle yapıldığını görmemiz mümkündür. WOS temelli bir düzenlemenin bir diğer sorunu Q sistemi ile ilgilidir. Bugün Q4 olan bir dergi yarın Q3, Q2, Q1 olabilir. Yani yayın politikanızı değiştirmenize gerek kalmadan sınıf değiştirebilirsiniz. Bu bağlamda Q4 olan dergi sınıfını değiştirdiğinde, yayın politikasını değiştirmese de şaibeli olmaktan çıkacaktır. Diğer taraftan bu durumun tam tersi de gayet mümkündür. Ayrıca Q4 dışındaki dergileri neden otomatik olarak akladığımızı anlamadım. Bana kalırsa para talep eden her dergiye farklı nedenlerle şüphe ile bakmamız gerekir. Bu noktada Open Access`in ayrı bir konu olduğunu kabul ediyorum ama Open Access`in gelişmiş ülkelere, parası olan akademisyenlere ve kurumlara inhisar edilmesinde çok büyük rol oynuyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerdeki kurum ve akademisyenlere yayın baskısı olarak yansıyor ki şaibeli dergide yayının en önemli nedeni budur. Bu bakımdan da Q sınıflamasına göre şaibeli tanımı sorunludur. WOS bağlamında bir tanımlamanın şaibeli dergi tanımını aşan bir boyutu da vardır. Siyaset bilimci Emanuel Wallerstein`nın merkez-çeper tartışması dünyada bilimsel bilgi üretme çalışmalarını da kapsayan bir tartışmadır. Bu tartışmayı yükseköğretime en iyi uyarlayan akademisyenlerden biri de Philip Altbach`tır. Altbach, dünyada bilimsel gündemin merkez tarafından belirlendiğini, çeperdeki fikirler ne kadar iyi olursa olsun bilim gündeminin odağında olmayacağını iddia eder. Bu bir iddiadır elbette. Ama günümüzde bilgi üretme ile ilgili karşımıza çıkan bir çok tartışmada bu iddiaya sağlam kanıtlar bulmamız mümkündür (yayın, atıf, patent sayılarının dünyadaki dağılımı gibi). Bilimsel gündemin merkeze yatık olmasındaki en önemli etkenlerden biri yine merkez kökenli THE ve WOS gibi araçlardır. Dolayısıyla, WOS`a dayalı bir tanımlama ile bizim ve bizim gibi çeperdeki diğer ülkelerin aslında yıllardır mücadele ettiği yayın konusundaki eşitsiz/dengesiz durumu yine merkez ülkeler lehine korunmuş oluyor. Bu bağlamda biz çeperdeki akademisyenlerin kendi ülkelerimizden uluslararası dergi çıkarması çok nafile bir çaba olarak kalıyor. 
2/ 2019`un milat olarak alınması:
UAK kararında 2019`u milat olarak kabul ediyor. Bu milat şaibeli dergileri tespit etmeye çalışan ve dosyalarda ona göre karar vermeye çalışan tarafsız akademisyenlerin elini kolunu bağlayan bir karardır. Burada esas konu jüriye dosyadaki şaibeli yayını belirleme konusunda yetki ve sorumluluk vermektir. Jüri üyesi şaibeli yayın kararını somut delillerle belgeleyip raporunu sunarsa sorun olmaz kanaatindeyim. Hali hazırdaki kararda 2019`dan önceki yayınlarda şaibeli dergi incelemesi yapmamızın bir manası kalmıyor maalesef ki bu vicdanen de rahatsız edici bir durum. Esas olan şaibeli yayınlarla kariyer kuran bütün akademisyenlere yolu kapatmak olmalıdır. Hatta bu geriye dönük de yapılmalıdır. Bir aday düşünün, doktorasını 2004`te almış, 2016`ya kadar doçentlik kriterlerine yönelik doğru dürüst bir tek yayını yok, bir tane alan kongresine gitmemiş. Ne oluyorsa 2016`da aynı yıl içinde aynı dergide iki tane yayın çıkarıyor. Diğer yayınlarla birlikte puan koşulunu sağlayıp başvuruyor. Bu şekilde alınmış doçentlik unvanlarının ülkeye maalesef katkısı yoktur.'
Devam edeceğiz;