Gündem Özel

Sosyal medya akımları ölüme kadar götürebiliyor! Uzmanlar aileleri uyarıyor...

Sosyal medyada hızla yayılan ve “challenge” adı verilen akımların öngörülemez tehlikelere yol açabileceğini belirten uzmanlar, eğilimlerin önlenmesi için, Çocukların duygusal ihtiyaçlarına cevap verecek sosyal etkinlikler bulunmalı. Okullarda koridor etkinliklerin arttırılması önerilerinde bulundu.

Abone Ol

Son yıllarda sosyal medya kullanımının küçük yaşlara kadar düşmesi ve dijital uygulamaların yaygınlaşması, birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. “Challenge” olarak tabir edilen, özellikleri gençleri rekabete ve güç gösterisine yönlendiren meydan okumalar, sosyal medya platformlarında domino etkisi yaratıp hızla yayılarak geniş kitleleri etkileyebiliyor.

Hemen her gün değişen yüzleriyle ortaya çıkan sosyal medya akımları, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını etkilemesinin yanı sıra fiziksel zarar da veren tehlikeli boyutlara varabiliyor.

Bu akımların merkezinde meydan okuma olduğunu aktaran Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Arslan, bu meydan okuyuşa karşı çocuğun “hayır” diyememesinin problem teşkil ettiğini kaydetti.

Buradaki temel özelliğin öne çıkma, onanma ve kendini gösterme olduğunu ifade eden Arslan, “Bu yüzden de çocuklar karşılıklı olarak birbirlerine bu davranışları yaparak sosyal medya üzerinde kendilerini göstermek istiyorlar. Çünkü sosyal medyanın insanların beynindeki amigdala dediğimiz haz bölgesindeki etkisi bu. Kendini göstermek, onanmak, retweet almak, beğeni almak şeklinde bunlar görülmekte. Bu yüzden de çok hızlı bir şekilde yayılmakta.” dedi.

KANLI PARA AKIMI NASIL ÖNLENİR?

Bu akımların son örneği madeni para ile oynanan “kanlı para” oyunu oldu. Oyunu kaybeden kişi, ellerine madeni parayla vurularak cezalandırılıyor. Bu durum, elde kanama, yara, çatlak ve kırıklara neden olabilirken, uzmanlar oluşan açık yaraların enfeksiyon riskini de artırdığına dikkati çekiyor.

Uzmanlar, çocukları ve gençleri öngörülemez tehlikelere sürükleyen sosyal medya akımlarının yarattığı psikolojik ve fiziksel zararlara ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu.

Arslan, anne babalar ile öğretmenlerin bu konuda uyarılması ve bu tür akımlara ilişkin okullarda kontrol mekanizmasının geliştirilmesi gerektiğinin altını çizerek, okulların disiplin işleyişlerini yenilemenin ve öğretmen eğitimlerinin önemine dikkati çekti.

‘‘Hane içi dijital eğitim çok önemli’’ diyen Arslan, ailelerin de çocuklarının hangi site ya da uygulamalara girdiğini, hangi oyunları oynadığını takip etmesi gerektiğini belirtti.

ÇOCUKLARA İYİ ROL MODEL OLMAK ŞART

Arslan, birçok çocuğun bunu kullanan ebeveynlerinden gördüğünü, iyi rol model olamadıktan sonra bir sonuç elde etmenin de mümkün olmadığını söyledi.

Çocukların uç kutusunun içerisine toz şekerleme doldurarak, “puff bar” ismiyle bilinen elektronik sigarayı taklit ettiğini kaydeden Arslan, bunun yapımına ilişkin sosyal medyadan video paylaştıklarını aktardı.

Arslan, çocukların duygusal ihtiyaçlarına cevap verecek sosyal etkinlikler bulunmasının önemli olduğunu vurgulayarak, okullarda koridor etkinliklerinin arttırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

BAYILTMA EYLEMİ, BULAŞIK DETERJANI YUTMA GİBİ AKIMLAR ÖLÜME KADAR GÖTÜREBİLİR

Sosyal medya akımlarının tehlikesine dikkati çeken Arslan, şunları kaydetti: “Ölüme kadar götürebilir. Çünkü hiç ummadığımız fiziksel rahatsızlıklar ortaya çıkabiliyor. Bayıltma eylemi böyle bir eylem. Boğazına vuruyorlar ve çocuk bayılıyor. Ama burada çocuk her türlü fiziksel sıkıntıya girebilir. O yüzden böylesi akımlar çok tehlikeli. Bulaşık deterjanı yutma diye bir akım var. Bulaşık makinesine koyduğumuz bulaşık deterjanı var ya o topu yutuyor adam. Tuz buz yapıyor kolunun üstüne ve kol bir anda kabarıyor, kimyasal reaksiyonlara uğruyor. Bu yüzden öngörülemeyen tehlikeler de mevcut. Herkesin uyanık olması, bu süreci görmesi ve dijital arkadaşlığı önemsemesi gerekiyor.”

Bu tür akımların, çocukların ve gençlerin sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini belirten Arslan, bu akımlara katılanların beyin hasarı, kalp krizi, solunum yetmezliği, zehirlenme, yanık, yara, enfeksiyon gibi sorunlarla karşılaşabileceğini söyledi. Arslan, ayrıca bu akımların çocukların ve gençlerin kişilik gelişimine de zarar verdiğini, özgüven eksikliği, yalnızlık, depresyon, kaygı, sosyal fobi gibi psikolojik problemlere yol açtığını ifade etti.

SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI GERÇEK YAŞANTIDAN UZAKLAŞTIRIYOR

İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sefa Bulut, cep telefonu kullanımının artması ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla pek çok yaş grubunda sosyal medya bağımlılığı oluştuğuna dikkati çekti.

Bulut, sosyal medya platformlarında moda olan akımların 45 saniye, 1 dakikalık kısa videolarla gerçek yaşamda uygulandığını belirterek, “İnsanlar yaptıkları şeyleri sosyal medyaya atıp beğeni toplamak istiyorlar. Gerçek yaşantıda var olmayan arkadaş kitlesini, sevilme, beğenilme, istenilme duygusunu bir şekilde burada tatmin ediyorlar. Beğeni topluyor, hoşuna gidiyor, kendine saygısı artıyor, daha memnun oluyor. Normal yaşantıda bu ilgiyi, tezahüratı alamayacak ama orada alıyor.” ifadelerini kullandı.

Özellikle ergenlik dönemlerinde çocukların ve gençlerin var olduklarını kanıtlayabilmek için bu tür eğilimlere yöneldiklerini belirten Bulut, akımlara katılmanın diğer nedenini de “sosyalleşerek oluşturulan küçük grupların parçası olmaya çalışmak” şeklinde açıkladı.

Bulut, sosyal medya bağımlılığının, gerçek yaşantıdan uzaklaşmaya, sosyal ilişkilerin zayıflamasına, zaman yönetiminin bozulmasına, akademik başarının düşmesine, uyku bozukluklarına, obeziteye, göz sağlığının bozulmasına, dikkat eksikliğine, hiperaktiviteye, saldırganlığa, şiddete eğilimli olmaya, aile içi iletişim sorunlarına, yalan söylemeye, gizliliğe, güven kaybına, suç işlemeye ve madde kullanımına neden olabileceğini vurguladı.

KANLI PARA GİBİ OYUNLAR DİZİ VE FİLMLERDEN DE ETKİLENİYOR

Prof. Dr. Bulut, kanlı para gibi oyunların oynanmasında dizi ve filmlerdeki sahnelerden de etkilenildiğini, özellikle ölüm ve yaralanma sahnelerinin bir süre sonra duyarsızlaşmaya sebep olduğunu söyledi.

Bu tür yaralanmalı oyunlarda kişinin karşısındakinin acısını umursamamaya başladığını ve yenme duygusunun galip geldiğini aktaran Bulut, acı çeken tarafın da duyduğu acıya rağmen pes etmeyerek dayanıklı olduğunu kanıtlamaya çalıştığını kaydetti.

Bulut, bu oyunların, çocukların ve gençlerin empati yeteneğini zayıflattığını, şiddet eğilimini artırdığını, arkadaşlık ilişkilerini bozduğunu, yaralanma ve enfeksiyon riskini yükselttiğini, psikolojik travmalara yol açtığını belirtti.

Bulut, bu tür akımlar ve oyunlardan korunmak için ailelere, çocuklarıyla iletişim kurmalarını, onlara güven vermelerini, onları dinlemelerini, ilgi ve sevgi göstermelerini, onlara alternatif sosyal aktiviteler sunmalarını, onları gerçek arkadaşlıklar kurmaya teşvik etmelerini, onların sosyal medya kullanımını sınırlamalarını, onlara doğru bilgi vererek tehlikeleri anlatmalarını, onları dizi ve film izlemeye yönlendirmemelerini, onları rol model almamaları için uyarılarda bulunmalarını tavsiye etti.