Geçtiğimiz günlerde yazılı ve görüntülü medyada toplu bir manşet furyası yaşandı. 'Sokak lezzetleri' diye kategorize edilerek kokoreç, boza, midye, sokak pilavı gibi ürünler 'tehlike saçıyor' diyerek manşetlere taşındı. Bu manşetlerin bir kaçı şöyleydi: 

'Sokak lezzetlerindeki gizli tehlikeye karşı uyanık olun!'

'İstanbul daki araştırmadan ürküten sonuçsokakta satılan ürünler tehlike saçıyor!'

'Sokak lezzetlerindeki tehlikeye dikkat!'

`height=

Bu haberlerin görsel medyadaki takipçilerine baktığımızda üçbeş bini geçmiyordu. 

Demek ki sosyal medyada haber umulan ilgiyi görmemişti. Yazılı basında da magazin haberi niteliğinde başlığına göz atılıp geçildiğini söyleyebiliriz.

Yani bu tür geleneksel kültürümüzle ve lezzetlerimizle ilgili karalayıcı haberlere vatandaş fazla ilgi göstermiyor, bu tür haberlere prim vermiyor&hellip

Bu gerçeğe rağmen bu haberler zaman zaman farklı bir geleneksel lezzetimizle ilgili farklı bir kültürel zenginliğimizle ilgili karşımıza çıkabiliyor. 

Örnek olarak 'kırmızıbiberde afla toksin tehlikesi' gibi, 'aşırı ve bilinçsiz limon tüketiminin zararları' gibi, 'açık süt ve et tehlike saçıyor' gibi korkutucu haberlere sık rastlıyoruz. 

Bu haberler ne enteresandır ki yayınlandığında hemen her medya kuruluşunda söz birliği etmişçesine birden servis ediliyor.

Bu yayın şeklini, (objektif haberciliğin ve gazeteciliğin 5N 1K kuralına göre sorgulaması gereken) kıdemli gazetecilere ve habercilere bırakarak biz konuyu bir farklı pencereden ele almaya çalışacağız.

İlk akla gelmesi gereken soru şu: 

Söz konusu üniversitemizin sokak lezzetleri denilen kültürümüzün ve geleneğimizin en özel ve temel lezzetleriyle ilgili böyle bir araştırma yapmasının sebebi nedir?

Öğrencilere 'bir konu bulun ve araştırma yapın' denilmiş de onlar da böyle bir konuyu ele aldıkları için midir?

Ya da bu sokak lezzetleri ile ilgili bir ihbar mı alınmıştır?

Veya bu lezzetlerden yediği için zehirlenenler, hastalananlar mı olmuştur?

İkinci akla gelen soru şu:

Bu araştırma 16 milyonun yaşadığı koskoca bir dünya kentini kapsayacak derecede ciddi bir araştırma mıdır? 

Eğer böyle ciddi bir araştırma ise bu ciddiyete uygun bir rapor hazırlanmış mıdır? Bu rapor herhangi bir resmi kurum veya kuruluşla paylaşılmış mıdır? İstenildiğinde böyle bir rapora ulaşmak mümkün müdür?

Yine böyle bir büyükşehir için araştırma yapılacak ise bu araştırma için söz konusu araştırmacı iradeye veya kuruma herhangi bir kurumdan veya kuruluştan ödenek ayrılmış mıdır?

Bu araştırma üniversitenin bütçesinden mi yapılmıştır? Araştırma yapan kişiler gönüllü mü çalışmışlardır?

Araştırmaya kaçkişi katılmıştır? 'Bir yıl boyunca yapılan araştırma' denildiğine göre bu bir yıl içinde kaçsokak lezzetçisine gidilmiştir?

Bu lezzetlerden alınan numuneler tek merkezde mi incelenmiştir? Değişik merkezlerin görüşleri ve tahlil sonuçları da dikkate alınmış mıdır? Bu konuda bilgi ve belge mevcut mudur?

Bu araştırma sürecinde hijyen kurallarına uygun olan herhangi bir tezgahtar, satıcı, esnafa hiçmi rastlanmamıştır?

Eğer işini düzgün yapan esnaf, tezgâhtar vb. var ise o zaman bu raporda kaçtezgâhtarda nasıl sonuçelde edildiği liste halinde verilebilecek midir?

Yoksa tahlil sonucunda olumsuz rapor alan adresler belirlenmesi gerekirken neden doğrudan doğruya ürünlerin isimleri tehlike saçıyor olarak hedef gösterilmiştir?

Örnek olarak A kokoreççi işini düzgün yaptığı halde B kokoreççi işini düzgün yapmıyorsa suçkokoreçte midir de 'kokoreçte tehlike var' denilerek haberleştirilmiştir?0

`height=

Akla gelen bir başka soru: 

Bu araştırma yapan arkadaşlar, bir kokoreççiyi, bir sokak pilavcısını, bir tavuk dönercisini, bir boza tezgâhını 'tehlike saçıyor' diye rahatlıkla raporlarken aynı rahatlıkta büfe önünde, kantin önünde vb. dışarıda tozda toprakta kolu koli duran kutu meşrubatlar üzerindeki bakterileri de raporlayabilirler mi?

Bir kokoreççiden 'numune alacağız' diyerek alıp tahlile götürebilirken bir marka restoran zincirine gidip mutfağından, tedarik odasından, vitrine sürdüğü ürününden vs. numune isteyebilirler mi?

Aynı bakış açısıyla ulusal veya uluslararası zincir yiyecek içecek merkezlerinden herhangi birinin bir veya birkaçşubesinde ortaya çıkan bayat, bozuk vb. bir ürün için 'filan marka ürünler bozuk' diye bir genelleme yapabilirler mi?

Yine bütün samimiyetimizle sormak gerekirse bu tür genelleme yapılan insafsız manşetlerin toplumda karşılığı olan halkın severek beğenerek yediği kokoreç, tavuk döner, boza, pilav gibi geleneksel lezzetlerden toplumun vazgeçmesine dönük bir algı oluşturabileceği hiçmi hesap edilmez? Ya da hesap edilerek mi bu araştırma böyle korkutucu tarzda rapor edilmektedir?

Yani daha açık konuşmak gerekirse, amaçvatandaşın bu haberlerle kokoreçten, sokak pilavından, bozadan vazgeçmesini sağlamak mıdır? 

Amaçöyle değil ise bu araştırmayı yapanlar ve haber olarak yayınlayanlar vatandaşın sağlıklı kokoreci, temiz bozayı, taze pilavı nerede nasıl yemesi gerektiğini de açıklamak zorunda değiller midir?

Akla gelen bir başka soru şudur:

Eğer durum 'tehlike saçıyor' manşeti atılacak kadar vahim bir boyutta ise bu konuda tıpkı her gün korona virüsten ölenlerin listesinin tutulduğu gibi kokoreçyedikten sonra, tavuk döner yedikten sonra, boza içtikten sonra, sokak pilavı yedikten sonra tifo olan bakteri sebebiyle hastalanan kimselerin de takibi yapılmış mıdır?

Şimdiye kadar 'sokak lezzeti' yiyip de tadıp da tifoya yakalanan hasta olan kimse veya kimselerle ilgili hangi hastanede hangi veri, hangi kayıt vardır? 

Eğer böyle bir veri yok ise böyle bir haberi 'araştırma' adı altında ortaya atanlar hakkında basının 'kamuoyunu yanlış bilgilendirici haberle ilgili' sorgulama görevi yok mudur?

Sağlık Bakanlığının bu konuda 'kafa karışıklığı oluşturan haber kaynağıyla ilgili' herhangi bir tasarrufu olmayacak mıdır?

Bu konuda esnaf ve sanatkârlar odalarının kendileriyle ilgili yapılan yayınları sineye çekmekten başka herhangi bir tekzip veya kamuoyunu doğru bilgilendirme gayreti olmayacak mıdır?

Öte yandan konuya doğru ve akılcı bir düşünce ile bakıldığında Pandemi sebebiyle büyük restoran ve alışveriş merkezlerinin bile sosyal mesafe kuralına göre, ortak kullanım alanlarının tehlike oluşturmasına göre kapatıldığı bir dönemden geçmekteyiz.

Böylesi hassas bir durumda bulaş tehlikesi açısından bir kokoreççi tezgâhından yarım ekmek kokorecini alıp bir kenarda tek başına yiyen, bir paket pilav alıp tek başına plastik kaşığıyla plastik tabağıyla yiyen bir kimseye göre, müşterilerinin aynı tuvalet ve lavaboları kullandığı yeme içme merkezlerine gidenler daha fazla risk almıyor mu?

İşin bir de kültürel ve geleneksel boyutuna bakıldığında araştırma yapan saygıdeğer görevlilerden tutun da haberi yayınlayan değerli basın mensuplarına kadar bu kişiler hayatlarında hiçmi kokoreçyememiştir? Hiçmi boza içmemiştir? Hiçmi pilav tatmamıştır?

Bu milletin geleneğinin, göreneğinin, örfünün âdetinin lezzet kültürünün damak tadının genetik yapısının, temizlik anlayışının, beslenme kültürünün hiçmi farkına varılmaz? Bunlar hiçmi araştırmada yer almamıştır?

`height=

Ve son bir soru&hellip

Neden durup durup bu ülkenin yerel lezzetlerine dönük bu tür akıl ve insaf ölçüleriyle bağdaşmadığı gibi bilimsel açıdan da değeri tartışılacak haberlere imza atılır?

Buradan bu ülkeye sevdası olan herkese bir çağrıda bulunmak istiyoruz&hellip

Sağlık Bakanlığına, Ü niversitelere, STK&rsquo lara, entelektüel birikim sahibi aydınlarımıza&hellip

Bir çağrıda bulunmak istiyoruz.

Öyle binlerce yıldan beri bu ülkenin kültürü olan, nesilden nesle geliştirilerek modernleştirilerek aktarılan, dünyanın birçok ülkesinde istense bile elde edilemeyen bir lezzet harmonisini, bu coğrafyanın ortak birikimini adından başka her şeyi tartışmaya açık bir müphem 'araştırma' haberine, böylesi korkunçve ürkütücü başlıklarla kurban etmek ne kadar doğrudur? Ne kadar sağlıklıdır? Ne kadar faydalıdır?

Böyle bir araştırmayı yapmak, böyle bir araştırmayı haberleştirmek ve böyle bir manşete taşımak hiçmi sorumluluk gerektirmez?

Nerededir bu geleneksel lezzetlerin yöresel siyasetçileri? 

Nerededir bu ülkenin objektif sağlık otoriteleri? 

Nerededir bu ülkenin doktorları? 

Nerededir bu ülkenin sahipleri?

'Arkadaş sen benim binlerce yıllık geleneğim olan 'boza' mı, 'kokorecimi', 'pilavımı' nasıl böyle pervasızca ve destursuza 'tehlike saçıyor' diye yaftalayabilirsin?' diye nasıl sorgulamaz?

'Yaptığın araştırma nedir, kim verdi sana bu yetkiyi? Nereden aldın bu cesareti? Kaçkokoreççi dolaştın? Kaçbozacıyla görüştün? Kaçhasta tespit ettin? Kaçvaka rapor ettin? Sen bu lezzetlerin nasıl hazırlandığıyla, nasıl pişirildiğiyle, nasıl servis edildiğiyle ilgili sahada ne kadar bulundun ve ne kadar bilgiye sahipsin? ' tarzı soruların sorulması geremez mi?

Yoksa önüne gelenin 'ben araştırma yaptım' diyerek bu ülkenin biberine, bu ülkenin yoğurduna, bu ülkenin sütüne, bu ülkenin yağına, bu ülkenin pekmezine, bu ülkenin baharatına, bu ülkenin bitkilerine yapılan asılsız ve tartışmalı haberlere göz mü yumulacaktır?

Saygılarımızla