İş dünyasında piyasayı kontrol eden kuralları koyar! Akıntıya kapılmamak bireysel, akıntıyı kontrol etmek ekip, akıntının yönünü değiştirmek toplumsal başarı ile mümkün olur. Bizim konumuz iş dünyasında piyasayı ele geçirerek kontrol etmektir. Tabii ki her insan ekip kurmak zorunda değil. Serbest çalışanlar, kendi işini yapanlar, en fazla 4 elamanla işlerine devam ederler. Zaten onların amacı geçimini sağlamak. Başka birinin işletmesinde çalışmamak olabilir.
Ancak büyük başarı sağlamak isteyenler ekip kurmak zorunda. İşletmecilikte başarı ekiple gelir. Bir ekipten söz etmek için bir işletmede dörtten fazla çalışan olması lazım. Yöneticinin en büyük yeteneği ekip kurarak takım ruhu ile bir amacı gerçekleştirmek amacıyla yetki ve sorumlulukları vererek çelişkileri ve belirsizlikleri yönetmektir. Akıllı işletmeci tek başına karar alır fakat ekip kurarak sinerji yaratmanın nimetlerinden faydalanmayı da bilir.
Şimdi ki aklım olsaydı çalışan olarak işe girdiğim zaman ilk soracağım iş 'Elemanlarınıza eğitim veriyor musunuz?' olurdu. Neyse ki ikinci işim bir danışmanlık, eğitim firması olmasından dolayı eğitim alan değil eğitim veren firmada iş bulmanın avantajını yakaladım. Elemanlara eğitim veren firma genelde kurumsal anlayışla yönetilen, kariyer basamakları belli olan, çalışanlara değer veren firmalar. Çalışanların verimliliğini doğru değerlendirme ve ücretlendirme yöntemleri ile performans artırma, kendi aralarında ve müşteri ile sağlam ilişki kurarak markalaşmaya ve satışlara destek olup insanların çalışmak için tercih ettiği, yeni işe gireceklerin öncelik listesinde olmayı, çalışanların da gurur duyduğu işletme olur.
Ü lkemizde elamanlara eğitim vermeyi bırak eğitim ve deneyim sahibi çalışan alıp onlara neler yapacağını yöneticiler karar veriyor. Kişideki yetenek ve deneyim, eğitime bakmadan önce en ucuza çalışır mı? Kim, kimlerden, hangi partili, memleketi neresi? Bunlara bakıyorlar. İşe alınan elamandan her işi yapması isteniyor. Örnek olarak muhasebe diye işe alınan biri, temizlik, çay, sekreterlik, hatta satış yapanların finansman yönetimi yaptığını dahi gördüm. Bir insanın bu kadar konuya tam hakim olması mümkün değil. O nedenle hiçbir alanda verimli olamazlar. Oysa muhasebe ve sekreterlik uzmanlık isteyen ve ayrı alanlardır.
İşe alınan bir elemanın bilgisine, deneyimine, tutumuna ve ahlakına bakılması gerek. İş hayatında bilgisi olmadığı için işinden olan çok az insan gördüm ama ahlâk dışı tutumu yüzünden çok insan işinden oluyor. Bir işe alınacak eleman bilgi sahibi ama iş yapmaya erinen tembel birisi ise işe yaramaz. Bir insan bilgisi yok fakat düzgün karakterli biriyse eğitime açık mı ona bakmak gerekir. Eğitime açık, öğrenmeye meraklı biriyse işe devam etmesinde sakıncası yok, daha faydalı işletme için. Deneyimli ama yeniliklere kapalı ve eğitim almıyorsa demode olmuş demektir. Deneyimli ama eğitime kapalı, hevessiz birinin yerine hevesli, yaratıcı düşünceye sahip eğitime, öğrenmeye açık biri bilgisiz olsa dâhi deneyimli birinden daha iyidir.
Ancak hevesli deneyimli biri işletme için bulunmaz hazinedir. Zaten işletmelerin insan gücü, maddi varlıklarından daha değerlidir. Ü stelik makina, ekipman, üretim yöntemleri, ürünler taklit edilebilir fakat çalışanların erdem ve nitelikleri taklit edilemez ve kopyalanamaz. İşte işletmelerin rekabette en etkin silahıdır.
Yapılan istatiksel çalışmalara göre yeni işe alınan elamanların % 75 sinde beklenen verim alınamıyor. Yeni nesil iş dünyasına çok büyük beklentiler ile giriş yapmak istiyor. Kısa zamanda müdür olmak, yüksek maaş, kolay iş, fazla yan haklar. Kendileri de deneyimli biri kadar maaş almak istiyor. Canı sıkıldı mı işi bırakma, işten kaytarma, işi yavaşlatma veya başka bir iş yerine gitme oranı yüksek olup çalışanın firmaya ait duygusu olmadığı gibi çalışan bana patron mu yok diyor. İş veren bana elaman mı yok diyor. Eğitim versem gidecek onun için eğitim vermeyi ek maliyet olarak görüyor. Bu durum kangren haline alıyor ve iş dünyasının en büyük sorunlardan biri.
Elemana göre iş değil, işe göre elaman alınması gerekir. Kişisel olarak gelişmiş yönetici eleman alımında ve elemanlar arasında yalaka, yağcı elemanlara değer verir. Yetenekli çalışanlar işi bırakır sonra yalaka ama iş yapamayan elemanlarla patron baş başa kalır. Verim düşer, işler azalır, sürekli eleman girer çıkar, kaçan işler, hatalı üretim, satış düşüklüğü kısır döngüye sokar işletmeyi ve sonunda iflas kapıyı çalar.
Ekip kurmak çok insan çalıştırmak yerine az ama nitelikli eleman çalışmaktır. Eleman başına verimlilik elemanın işletmeye maliyetinden fazla olmalı. İhtiyaçtan fazla eleman maliyet oluşturur. Yeni gelen elemanın işe ve diğer elemanlarla uyum ve rekabeti söz konusu olur. Bazı elemanlar iş yapar, bazıları işi sabote eder. Bazıları etkisiz, bazıları da iş yapmak yerine işi yaptırmayı sever. Bu elemanların işletme de durumu tespit edilerek uyarı yapılmalı. İşe geçgelen, sürekli sorun çıkaran, bahane bulanları hemen işten çıkarmak gerekir. İşini iyi yapanlar da ödüllendirme ve terfi ile kariyeri yükseltmek lazım.
Ü cretlendirme politikası olarak sabit maaş, maaş artı prim veya sadece prim yöntemleri ile ücretlendirme belirlenir fakat bu sektörden sektöre, ilden ile değişkenlik gösterir. Firma yöneticileri hiçbir zaman elemanların isteklerini hemen 'Evet' ya da ' Hayır' diyerek cevap vermesi, hiçbir şeye hayır diyememek kontrolün sizden çıkmasına ve aradaki müdürün etkisiz olmasına neden olur.
Firmaya elaman alımında belirlenen nitelikler işin gerektiği şartları taşımalı ve net olarak belirlenmeli. İş arayanlara tavsiyem iş görüşmesi yapmak istedikleri firmayı analiz ederek onlara nasıl fayda sağlayacağını anlatsın. Çünkü o işe sizin gibi en az 10 kişi başvuru yapmıştır. Doğal olarak patron da aynı niteliklere sahip insanlar arasından en az ücretle çalışanı işe alır.
Gelelim şimdi işletmede elaman alım politikalarına
Yeni işletme için: Yeni kurulan işletmelerde deneyim sahibi eleman işe almak ilk başta pahalı gelir fakat iş bitirici olmaları nedeni ile daha ucuza mal olur.
Faaliyette olan elemanlarda işe kendi elemanlarını yetiştirmesi ve onlarla kariyer imkanı sunmak daha mantıklı olur. Ama profesyonel yöneticilerin dışarıdan alınması daha mantıklıdır. Kendi içinde yetişen biri yönetici pozisyonunda olduğunda daha önceden kişisel hesapları olan çalışanlara psikolojik baskı, kendi arkadaşlarına da ayrıcalık tanır.
İşletmeye alınacak ilk eleman müdür olmalı. Müdür iyi niyetli ama işin devamını sağlayacak kadar da sert olmalı. Müdür iş yapan değil, işi yaptıran, patronun amaçları doğrultusunda karar alarak işleri takip eden 'idareci' kişidir. Ceza ve işten çıkartmalar müdür tarafından yapılmalı.
Elemanların hatalarını görerek 'Aman ekmeğinden olmasın anlayışı' ile hareket ederek duygusal davranış diğer işini doğru yapanlara haksızlıktır. İşini doğru yapmayan kişileri hemen işten çıkartın ki o da kendisini geliştireceği uygun işi bulsun. Doğru ekip kurana kadar elaman değişimi yapın fakat özelikle müşteri ile muhatap olan çalışanları sık sık değiştirmek müşteride güvensizlik duygusu meydana getirir. Buna imkan vermeyin. İyi eleman patrona iş yaptırır.