Değerli okuyucularımız,
İlk defa 1861`de Dr. Meniere tarafından fark edildiği için onun ismiyle anılan, içkulaktaki bir çeşit rahatsızlık. Bu rahatsızlığa neyin sebep olduğu henüz bilinemiyor.
Ancak içkulaktaki bir bölmede bulunan özel sıvının yüksek basınca ulaşması sonucu oluştuğu tahmin ediliyor. İçkulaktan kaynaklanan baş dönmelerinin en önemli sebebinin de bu olduğu biliniyor. Bu rahatsızlık genellikle tek kulakta meydana gelir. Ama nadiren iki kulağı birden etkilenmiş olanlar da bulunabilir.
Bu rahatsızlık genelde, yirmi ile elli yaşları arasında başlar. Erkek veya kadın her insanda olur. Meniere rahatsızlığı, kimilerinde sosyal hayatını etkilemeyecek derecede hafif seyreder. Kimilerinde ise çok ciddi bir rahatsızlık hâlini alır. Çünkü çok şiddetli baş dönmeleri hayatı çekilmez kılar. Hastanın günlük işleri kesintiye uğrar.
Belirtileri nelerdir?
Meniere hastalığının en can sıkıcı belirtisi baş dönmesidir. Hastanın başı, sanki bir şeyin etrafında çevriliyormuş gibi döner durur. Yerinde durduğu hâlde vücudu sanki hareket hâlindeymiş gibi olur.
Baş dönmesi genelde içkulak rahatsızlığından olmakla birlikte, sinir sistemi rahatsızlığı olarak da ortaya çıkabilir. Buna da ayrıca dikkat etmek gerekir.
Özellikle baş dönmeleri esnasında işitme kaybı yaşanır. Alçak frekanslardadır. Kulakta çınlamalar, zil sesi, zırıltı gibi sesler oluşur. Söz konusu olan kulakta dolgunluk hissedilir.
Baş dönmesi ne zamanlar olur?
Baş dönmeleri nöbetler hâlinde gelir. Baş dönmesi geldiğinde kişi denge kurmakta zorlanır. Bir de üstüne bulantı ve kusma eklenir. Bu hâl bazen yarım saat, bazen bir hatta iki saat sürer. Kimilerinde daha uzun da sürebilir.
Böyle atakların olduğu dönemlerde kişi hayattan otomatik olarak devre dışı kalır. Günlük tüm işleri aksar. Nöbet geçtiğinde ise hasta yorgun ve sersem hâldedir. Uykusu gelir. Bu bıktırıcı hâl günlerce sürebilir.
İşitme kaybı nasıl gelişir?
Hastalığın ilk dönemlerinde, pes tonları tutan bir işitme kaybı olabilir. Ama zamanla bütün tonları tutan işitme kaybı meydana gelir. Yüksek tondaki sesler de kişiye rahatsızlık verir. Çınlama ve kulakta dolgunluk hissi de değişkendir. Kiminde işitme kaybı ile birlikte olabilir. Kiminde devamlı olabilir. Kiminde nöbetler esnasında ya da az öncesinde olabilir. Ama tüm Meniere hastalarında kulakta çınlama vardır. Bu bağlamda ses ve kulak hakkında biraz bilgilenmek gerekir.
Ses frekansı nedir?
Ses frekansı bir saniyede oluşan titreşimlerin sayısıdır. Ses frekans birimi Hertz`dir. Kısaca Hz yazılır. Sesin frekansı arttıkça ses tizleşir, incelir. Düşük frekanslı sesler pes ses, yani kalın ses meydana getirir. İnsan kulağı normalde 16 ile 20 bin Hz arasındaki sesleri işitir. Titreşimi, saniyede 16`dan az olan seslere 'subsonik sesler' denir. Titreşimi saniyede, 20 bin üzerinde olanlara ise 'ultrasonik sesler' denir.
Sesin şiddeti nedir?
Sesin kulak tarafından işitilen yüksekliğine denir. Sesin şiddet birimi desibel dir. Kısaca dB olarak yazılır. Desibel insan kulağının işitebildiği en küçük ses şiddetidir. Birkaçörnek vermek gerekirse:
&bull Fısıltı sesi: 30 dB`dir.
&bull Konuşma sesi: 40 ila 60 dB`dir.
&bull Bağırma sesi: 80 ila 90 dB`dir.
&bull Uçağın kalkış esnasındaki sesi: 120 -140 dB`dir.
&bull Silah patlaması 130 dB`dir.
Kulağın yapısı hakkında
Kulağımız dış, orta ve içolmak üzere üçbölüme ayrılır. İşitmemiz için her kısım kendi içinde, gereken işlemi yapar. Dış kulak, kulak kepçesi ve dış kulak yolundan meydana gelir. Bu organlar sesi toplayıp kulak zarına ulaştırır. Dış kulak ile içkulak arasında orta kulak bulunur.
Orta kulakta kulak zarı ve kulak kemikçikleri bulunur. Ses titreşimlerini bu içkulağa iletir. Kulak bu işlemleri yerine getirirken tıpkı bir transformatör gibi çalışır.
Dış kulak yolundaki ses titreşimleri, içkulaktaki sıvıya aktarılarak, sıvı dalgalarına dönüşür. İçkulakta, sıvı içerisinde işitme sinirlerinin uçları da bulunur. Sıvının hareketleri, bu incecik sinir uçlarını uyarır. Bu uyarılar beyine ulaştırılır ve orada yorumlanır.
Meniere nasıl teşhis edilir?
&bull Meniere hastasının kulak muayenesi normal görülür.
&bull Hasta baş dönmesi olmayan bir dönemde muayene ediliyorsa hiçbir bulgu saptanmayabilir.
&bull Baş dönmesi atakları sırasında ise hastada görülebilecek en önemli bulgu istemsiz göz hareketleridir.
&bull Baş dönmesi esnasında ayakta durma ve yürüme zorluğu, bulantı ve kusma gözlenebilir.
Hastanın verdiği bilgiler, hastalığın seyri açısından çok önemlidir. Genel olarak Meniere teşhisi konulabilmesi için hastada
&bull Baş dönmesi nöbetlerinde meydana gelen sıklık,
&bull Baş dönmelerindeki şiddet oranı,
&bull Baş dönme süresi,
&bull Baş dönmesi sırasında işitme kaybı olması,
&bull Kulakta dolgunluk hissinin bulunması söz konusudur.
Bununla birlikte hastaya sorulan sorularla:
&bull Önce frengi, kabakulak, göz iltihabı gibi rahatsızlık geçirip geçirmediği,
&bull Gizli alerjik bir bünyeye sahip olup olmadığı,
&bull Şeker hastası olup olmadığı,
&bull Kan ve kolesterol düzeyinin normal olup olmadığı,
&bull Troid bezi salgısının durumu,
&bull Sinir sisteminin durumu,
&bull Genel bağışıklık sisteminin dengede olup olmadığı,
&bull Sinüzit vb. burun rahatsızlığı olup olmadığı belirlenir.
Klinik bulgu anlamında ise işitme testi, denge testi, kulakta denge fonksiyonu ölçümü, içkulak basınçtestleri, işitme yolları testleri, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans filmleri, işitme ve denge yollarında bir tümör olup olmadığının araştırılması için istenebilir. Bu tür tümörler nadirdir fakat meniere hastalığındaki gibi şikâyetlere sebep olabilirler.
Meniere hastasına tavsiye edilenler:
&bull Tuzsuz diyet uygulamak iyidir,
&bull İdrar söktürücü doğal bitki çayları iyi gelir,
&bull Baş dönmesi için kullanılan ilaçlar geçici bir rahatlık sağlayabilir,
&bull Bazen 'bulantı' için ilaçverilebilir. Ancak bulantı ve baş dönmesi için kullanılan ilaçlar uyku hâli yapabilir,
&bull Kafein, alkol ve sigara bırakılmalıdır,
&bull Uyku düzeni ve yemek alışkanlığı edinilmesi iyi olur,
&bull Aşırı yorulmamalıdır,
&bull Aşırı stresten uzak durmalıdır.
'Akupunktur' ve Meniere tedavisi
Meniere hastalığı tedavisinde de akupunktur, bilinen tedaviler arasında oldukça etkin bir yeri vardır. Çünkü akupunktur bütün hücrelerde bakım ve tedavi faaliyetine başlar. Tüm bağ dokularını kuvvetlendirip, bu dokuların kanlanmasına ve dolayısıyla fazla oksijen alıp beslenmesine sebep olur,
Bağışıklık sistemini düzelterek şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık, gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırarak vücudun sindirim sistemini düzenler. Kulak içinde oluşan ödem sebebiyle meydana gelecek denge kaybını ortadan kaldırır. Lenf akımını düzenler.
Yine ödem sebebiyle damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler. Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikâyet ortadan kalkmış olur. Bu bakımdan klinik tecrübelerimiz ve tedavi ettiğimiz hastalarımızın ifadelerinden dolayı çok iyi biliyoruz ki akupunktur ile Meniere hastalığında mevcut tedavi yöntemlerinden çok daha iyi neticeler almaktayız.