Şu üç değerlendirme bugünkü cümlelerimizin başlangıç özeti gibi!
İnsanlarla iyi ilişkiler kurmak aklın yarısı; yerinde soru sorma ilmin yarısı ve iyi tedbir almak yaşamanın yarısıdır.
Çağımız insanların büyük çoğunluğu farkında değil hem kendi öz varlığının farkında değil hem de kendindeki mevcut yüksek değerlerden habersiz durumda yani kutupları bağlanmamış bir akü, bütün kudret sönük kalıyor veya boşuna akıyor yani ortada büyük bir değer olmasına rağmen sonuca gidilemiyor…
Peki bunları neden söylüyoruz?
Çok basit etkilenmemiz ve etkilememiz lazım yani mesala bir odada ayrı ayrı yerlerde duran iki piyona var bunlardan bir tanesi çalıyor diğeri çalmıyor ancak birinin çalması bile diğerindeki tellerin salınımını sağlıyor ve etkilenmesine yol açıyor, bu fiziksel bir olay …
Ya da genel ifadeyle bir tehlikeli yol…Yüksek teknoloji sayesinde bir maddi refah var ama ona manevi yükseliş eşlik veya ikizlik yapmıyor yani moral alanda kısır, Çorak, verimsiz özellikte vicdan kontrolünden yoksun başıboş ve çıkarcı bencil duygulara yönelik bir durum söz konusu.
Bir anlamda bilinçsizlik ve bilinçsiz bir özgürlük içinde yuvarlanılıyor.
Bizim Türkiye yüzyılındaki hedeflerimiz her zaman taze olmayı ve kalmayı gerektirir!
Yani şunu dememiz lazım hayatımızı hedeflerimizi ve geleceğimizi daima bir başlangıç durumunda tutabilmeliyiz.
Bürokrasimiz ve diplomasimiz aynı zamanda taze ve çiçeği burnunda bilgilerle donanmalı.
Kimine göre bu büyük bir teknolojik değişim veya akıllı sistemler demek.
Hem bireyler olarak hem de kurumlar olarak yenilenmiş bir tutum içinde taze ve diri bilgilerle yüklenmeliyiz.
Yani dememiz otur ki şeytanınızı Müslüman yapmaya çalışmalıyız.
Çok karışık değil aslında.
Önümüzdeki yüzyıl Türkiye doğrudan ve haktan ayrılmayacak.
Ve yine mazlumların yanında her zaman yer alacak!
İşte bu cümlenin Özü budur.
Attığımız her adım unuttuğumuz her lokma yaptığımız her iş iyi niyet ürün olmalıdır niyetimiz olursa her iş yoluna girer yani görüntüleri güzel olur uygunsuz hallerden uzaklaşılır halden hale geçilir yani şunu demek istiyoruz!Bizim Balkanlara orta Doğu’ya Afrika’ya türkistana Akdeniz’e bakışımız iyi niyetlidir.
Dünya düzeni ile iyilik arasında bir bağ var mı sizce.
Aslında çok sıkı bir bağlantı var.
Eğer insan kendinden bir şeyler vererek zenginleştiğini hissetmezse yani bir şeyleri katkı yapmadan varlığını güçlendirdiğini görmezse orada durup dinlenmeli.
Kendisinden kurtulup başkalarını dünyasına girmeyi başaramazsa gerçek bir dünya düzeni olmaz.
Ateş diyenin dili hiçbir zaman yanmaz yani ateş diyerek dilin yanmaz ya da 1000 10.000 100.000 $ demekle kimse zengin olmaz yani sözde değil mesele daha derinde, ne diyoruz lafla peynir gemisi yürümez, evet aynası iştir kişinin lafa bakılmaz! O yüzden bu sözler, atasözleri değerli diyoruz ki:
Büyük eserleri yapan isimsiz kahramanlara selam olsun…