Ü sküdar da sahil şeridinde bulunan Şemsi Ahmed Paşa Cami, diğer bilinen adıyla Kuşkonmaz Cami, 1580 yılında Şemsi Ahmed Paşa tarafından Mimar Sinan a yaptırıldı. adı neden Kuşkonmaz Camii oldu? Gelin Kuşkonmaz Camii`nin ilginçhikâyesine birlikte bakalım... Titizliği nedeniyle Mimar Sinan dan üzerine Mimar Sinan`ın yaptığı Şemsi Paşa Camii`nin kuş pisletemeyeceği bir cami yapmasını istedi.
Usta mimar bunun üzerine araştırmalarını yaptı ve çözümü buldu. Kuşların rüzgarların yönünden etkilenmesi sebebiyle, camiyi kuzey ve güney rüzgarlarının kesiştiği noktaya inşa etti.
Denize sıfır noktada inşa edilen caminin denize kayma riskini göz ardı etmeyen dahi mimar, bunun önlemini aldı. Zemine hareket edebilecek olan iki sütün yerleştirdi. Teknik olarak öyle bir şey başardı ki bu sütunlar, kayma riski olduğunda hareket edebildiği için uyarabiliyor.
Ü sküdar Salacak tarafı ve   sahilde olan Cami İstanbul Boğazı nın Marmara ya açıldığı bir noktadadır. Karşısında da Galata Köprüsü ve Haliçuzanır.
Şemsi Paşa nın   Ü sküdar a bakan tarafında yani eski tütün fabrikasının yerinde bir de Sarayı vardı. Yaptıranı Vezir Şemsi Ahmed paşa. İnşa tarihi 988 yani 1580. Mimarı Mimar Sinan dır.Şemsi Paşa nın Türbesi Cami nin sol yanında bitişiktir ve denize bakar. Cami ile Medrese arasındaki avlu bölümünde bir su deşarj rögarı vardır. Bu Mimar Sinan ın yaptığı eserlerin tümünde tek örnektir.
Cami denize yakın olduğu için lodoslu havalarda, avlu duvarını aşıp pencerelerden Cami ye giren deniz suyu bu rögar vasıtasıyla denize tahliye edilir. Cami avlusu L planında olup avlu kapısından girişte solda görülmeye değer bir tarihi çeşme su haznesi vardır. L şeklindeki hazirenin Cami kıble duvarı ile avlu duvarı arasında 15 kadar tarihi kabir ve taşları vardır. Bu kabirler son restorasyonda meydana çıkarıldı. Ayrıca çıkarılan bazı tarihi mermer taş eşyalar duvarlara monte edilerek güzel bir görünüme kavuşturulmuştur. Cami nin minaresi kesme taştan, tek şerefeli ve şerefe korkulukları mermer şebekelidir. Bu Cami ye ve minareye Kuşkonmaz denir. Cami İstanbul Boğazının Marmara ya açıldığı bir noktadadır. Karşısında da Galata Köprüsü ve Haliçuzanır. Yani bu nokta, üçdenize bakan ve bunların rüzgârlarını alan yerdedir. Hiçbir canlı insan dâhil, rüzgâra karşı kendi isteğiyle uzun zaman durmaz. Hele kuşlar ve diğer hayvanlar rüzgârı sevmezler. Hatta çok kalırsa ölürler. Böyle çok rüzgârlı bir yerdeki camiye de, elbette hiçbir kuş konmaz.
Cami tek kubbeli küçük bir mekândır. Hela girişinde tarihi ve güzel su haznesi vardır. Harim girişi yanları açık antre şeklindedir. Harim kapısı üstünde mahfil vardır. Pencere üstü, kubbe ve duvar yazı Kabartmalı tek örnektir.