Tasavvuf, özünde herkesle hem beraber olmak hem de özgün olabilmeyi becerebilmek demişler.
Geylani’den Rumi’ye, Kuddusi’den Erzurumluya, Gazali’den Farabi’ye ve nicelerine yol aynı yol.
Bu yolda yol alan, Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü ve Kerim Vakfı‘nın tasavvuf çalışmaları dikkatimi çekti.
Naif ve samimi anlatımlarıyla CemalNur Sargut’u dinledim, Prof. Sachiko Murata ve Prof. William C. Chittick gibi tasavvuf alanındaki çalışmalarıyla dünyaca tanınan isimler enstitüde ilahi aşk’ı anlatıyorlar.
İbnü’l Arabi ve Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin eserlerini Amerika’daki üniversitelerde okutmakta olan Prof. Dr. C. William Chittick, gösterilen ilgiden çok memnun.
Çin’de İslâm Düşüncesi ile İslâm ve Çin Medeniyeti konularında uzman olan Prof. Dr. Sachiko Murata ise Pekin Üniversitesi’nde Kenan Rifai Kürsüsü’nün başkanlığını yürütüyor.
İslamofobi ile mücadele konusunda Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en önemli akademisyenlerden Prof. Dr. Carl W. Ernst da tasavvuf alanındaki akademik çalışmaları Batı’da yayıyor.
Çin’deki kürsü de, daha önce kurulan ABD North Carolina’da kurulan kürsü de Türk Kadınları Kültür Derneği’nin girişimiyle oluşturuldu.
Tasavvuf ve İslâm hakkındaki araştırma ve incelemeleri ile tanınan
araştırmacı yazar ve yayıncı CemalNur Sargut başarılı çabaları hayata geçiren isimlerin başında.
TÜRKKAD, Cemâlnur Sargut'un liderliğinde tasavvufun kişi ve toplumların ortak dili, ortak nefesi olabileceği inancıyla her kesimden bilim, kültür ve sanat insanını, manevî şahsiyeti ve her düzeyden dinleyiciyi bir araya getiren uluslararası sempozyumlar düzenliyor. Konferanslar, sempozyumlar, video anlatıları çok da izleyici çekmekte. Ben de zevkle ve heyecanla takip ediyorum emeği geçenleri kutluyorum.
Prof Dr. İbrahim Kalın toplumsal muhayyileyi merkeze alan yaklaşımları ile İslam’ın ele alınış şekline sunduğu kavrayıcı perspektif ve İslamofobia konusunda Türk İslam bakış açısını derinlikli olarak yansıtmış olduğu uluslararası düzeyde eserler ve akademik çalışmaları ile Kerim Vakfı ödülü alan isimlerden.
Evet, Cemâlnur Sargut’a göre;
Tasavvuf, insanın çevresiyle kurduğu ilişkiyi Allah’la irtibat olarak algılaması ve buna göre yaşaması.
Tasavvuf, Hz. Peygamberimiz’in (s.a.s) devrinde yaşanmış ve mükemmel hâline ulaşmış ahlâkî değerlerin günümüze uygulanması.
Tasavvuf, Kur’an’dan ve sünnetten ayrı değil.
Tasavvuf, zaman ve mekândan bağımsız.
Tasavvuf, insanlık âlemine barış ve huzur getirecek yegâne global lisan…
Ne de olsa her şeyin düzelmesi insanın kendi düzelmesine bağlı.
İnsan düzelince insanda ne mutluluk ihtiyacı, ne acı çekme korkusu, ne mevkii ne para hırsı, kinler, düşmanlıklar, menfaate dayalı dostluklar kalır. Bunların hepsi nefsani hançerler. Bu dünyaya geliş nedenimiz vahdettir, birliktir, Allah’ın manasında bütünlenmektir diyor düşünürler.
Tasavvuf “Kendini hiçlikle bilen Rabbini varlıkla bilir” noktasına ulaşmak çizgisi…
Muhyiddin İbn-i Arabi’nin, “Son doğacak çocuğun Çin’de doğması, vücut içerisinde en doğuda olan ruhun tecellisi demek olan insan-ı kâmilin Çin’den gelecek olması demektir” sözü de vardır. Bu söz tasavvuf âlimlerinin ilgisini Çin’e yöneltmişken Pekin Üniversitesi’nde şimdi bir tasavvuf kürsüsü de açılmış olması bu durumda ayrı bir önem kazanmakta…