Chef Mehmet Kudat, insanlık tarihinin en köklü alışkanlıklarından biri olan yemek yeme kültürünü inceliyor ve kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemeği gibi temel öğünlerin nasıl ortaya çıktığını ele alıyor.

Kahvaltının Kökeni: 'Kahve Altı

Kahvaltı" kelimesi, Türkçe'de kahve altı" olarak bilinir ve kelime anlamıyla kahveden önce yenen hafif bir yiyeceği ifade eder. Ancak kahvaltı, günümüzden çok daha eski bir tarihe dayanır. Ortaçağ Avrupa’sında, insanlar genellikle sabahın erken saatlerinde, tarlada çalışmaya başlamadan önce hafif bir şeyler yeme alışkanlığına sahipti. Bu basit alışkanlık, Sanayi Devrimi ile birlikte daha belirgin hale geldi. 19. yüzyılda, uzun çalışma saatleri öncesinde enerji toplamak için kahvaltı yaygın bir öğün haline geldi ve modern kahvaltının temelleri atıldı.

Öğle Yemeği: Ana Öğünden Ara Öğüne

Ortaçağ Avrupa’sında, günün en büyük ve doyurucu öğünü genellikle öğleden önce yenirdi ve bu yemek genellikle "dinner" olarak adlandırılırdı. Ancak, toplumun çalışma saatleri değiştikçe, gün ortasındaki bu öğün daha hafif bir hale geldi ve "öğle yemeği" olarak evrildi. Modern dönemde, öğle yemeği günün en büyük öğünü olmaktan çıkıp, genellikle daha hafif, hızlı bir ara öğün olarak yerini aldı.

Whatsapp Görsel 2024 08 17 Saat 11.59.58 Fedb343C

Akşam Yemeği: Gündüzden Geceye Taşınan Sofra

Akşam yemeği, tarihsel olarak günün en hafif öğünüydü ve genellikle bir atıştırmalıkla sınırlıydı. Ancak zamanla, özellikle soylular arasında akşam yemeği bir sosyal etkinliğe dönüştü. 17. yüzyıldan itibaren, akşam yemekleri daha zengin ve gösterişli hale gelmeye başladı. Bugün, akşam yemeği genellikle günün ana öğünü olarak kabul ediliyor, sosyal ve ailevi buluşmaların merkezi haline geldi.

Tarih ve Mutfak Kültürü Buluşuyor

Chef Mehmet Kudat, yemek kültürünün tarihi boyunca insan yaşamındaki değişimlere ve sosyal yapıların evrimine nasıl ayak uydurduğunu gösteriyor. Bu öğünler, sadece bedensel ihtiyaçları karşılamakla kalmıyor, aynı zamanda kültürel ve sosyal kimliğimizin bir parçası olarak yaşamımızda yer alıyor. Kudat’a göre, bu tarihsel süreç, mutfağın bir sanat olarak görülmesi gerektiğini ve her öğünün aslında bir hikaye taşıdığını gösteriyor.

Gastronomi yazarı danışman 
Chef Mehmet kudat