Gündem Özel

İncil yakılsa cezasını sorgulayan Dilipak HES kodunun karneye dönüşeceğini savundu

İncil yakılsa cezasını sorgulayan Dilipak HES kodunun karneye dönüşeceğini savundu
Abone Ol

Gazeteci ve yazar Abdurrahman Dilipak “Azrail’le randevu!” başlıklı yazısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Pandemi sürecinde Kovid aşılarının tespiti için vatandaşların almasının zorunlu kılındığı HES kodlarının ileri de karneli bir hayatta rol üstleneceğini savunan Dilipak bunu şunu şöyle anlattı:

“Paralı yol, yol vergisine döndü, şimdi “Vatandaşlık vergisi” diye “Varlık vergisi” de geliyor. Sırada “Ekmek karnesi” mi var.?

“Aşı olmayana ekmek de yok” demesinlerde.

Zaten GretResetçiler Performans Pass karnesi ile herşeyi“karne”ye bağlamayacak mı?

HES kodu bunun ilk adımı değil mi idi.?

Bu cehenneme yolculuğunun yolunun parke taşlarını döşeyen siyasetçiler, bürokratlar, medyası, akademisyeni, müteahhitleri aslında Şeytan'ın davasının gönüllü hizmetkarlığını yapmış olmuyorlar mı? Şeytan, kendi oğullarını Süleyman mabedinin inşasında çalıştıran Hz. Süleyman’ın intikamını alıyor olmasın sakın. Taşlanmış Şeytanın, İnsin ve Cinnin şeytanlarının şerrinden Hannasın vesvesesinden Allaha sığınırım.”

Haber Vakti’nde yayınlanan yazısında, Türkiye’de her gün şeriata küfredildiğini sonra da İsveç’teki Kur’an yakma eylemine tepki verildiğine dikkat çeken Dilipak 100 yıl önceki bir anekdotla şu ifadelere yer verdi:

“Bizde her gün, sabah akşam Şeriata küfredilir ve biz kalkar, İsveç’e Kur’an yakma konusunda haddini bildiririz. Sahi yarın bir sarhoş ya da meczup meydanda İncil yaksa, siz adamı yakalasanız ne ceza vereceksiniz? Cumhuriyetin kurucu önderlerinden biri “Şeriatla mücadele, istila ile mücadeleden daha zor ve elzem bir hadisedir” demedi mi zamanında?”

Türkiye’de yerli bilişim ağının olmamasını eleştiren Dilipak tek kurtuluşun umudunun Allah’ın yardımı olduğuna işaret etti:

“Milli hosting sistemimiz yok, Yani National Data Center’imiz yok, Bize ait bir işletim sistemimiz, güvenliğimiz yok, arama motorumuz yok, intranetimiz yok, sosyal medyamız yok. Türkiye bu anlamda HW çöplüğü, SW çöplüğü, Bilgi çöplüğü. Bu çöplükte ne ararsanız var. Bakın bu gün MicroChip temelli ne kadar “akıllı sisteminiz”(!?) (ya da akılsız) varsa, Global network’e bağlı olsun ya da olmasın, NanoChiple üretilmiş Quantum bilgisayarlar bunların hepsine hiçbir engele takılmadan girebilir, yükleme yapabilir, bilgi kopyalayabilir ya da manipüle edebilir. Bunun sizin için ölümcül, telafisi mümkün olmayan sonuçları da olabilir. Bu bilgisayarlar NanoChiple yapılandırılmış yapay zekalara bağlı olarak çalışıyor. Yapay zekalar da NanoLambatüple çalışan Yapay Bilince bağlı. Yani MicroChiple üretilmiş hiçbir sistem güvenli değil. Uçak, gemi, radar, ev, araba, işyeri, trafolar, santraller, entegre ya da otonom sistemler, hepsinin de TIK’lık canı var. Bakmayın bizim uçup-kaçtığımıza. Oltayı yutmuş bulunuyoruz. Unutmayın “oltayı yutan balık yem istemez”. Tek kurtuluş umudumuz Allah’ın yardımı...”

 (HABER MERKEZİ)