“Tam bir asırdır Filistin’de yaşananlar insanlığımızın sınandığı bir imtihandır” diyen tarihçi Mustafa Armağan “Garaudy, Filistin davasını savunduğu için nasıl susturuldu?” başlığıyla kaleme aldığı yazısında Filistin davasına adana hayatlardan kesitler sunarken ünlü yazar Garaudy’nin İsrail’e karşı susturuluşunu kaleme aldı. İşte Armağan’ın o yazısı:
Filistin davası Türkiye’deki anti-emperyalist cephe ve kanatları belirginleştiren bir nevi turnusol kâğıdı işlevi görmektedir. Dinî ve millî bir davadır ve bu davaya ihanet edenler solda olsun, sağda olsun halktan oy alamayacaklarını bilir ve ona göre tutum alırlar. Öte yandan liberal görüşe sahip olanlar da onu bir insanlık davası olarak görerek sahip çıkar ki haklıdırlar: Tam bir asırdır Filistin’de yaşananlar insanlığımızın sınandığı bir imtihandır.
Filistin’i hayatının davası haline getiren pek çok insan geldi geçti. Birilerinin Yahudi düşmanı diye burun kıvırdığı ve kitaplarını yayınlayacak yayınevi bulunamayan Cevat Rifat Atilhan öyle masa başında ahkâm kesenlerden değildi. Bizzat 1. Dünya Savaşı’nda Filistin cephesinde savaşmış, Yahudi köylülerin Türk ordusu aleyhine casusluk yaptıklarını deşifre etmiş, elebaşılarını yakalayıp idam ettirmiş, yazdığı Yahudi Casusu Suzi Liberman, Musa Dağı, Dünya İstilacıları gibi kitaplarla İsrail’i kuran fitne kumkumasının çirkin yüzünü ortaya sermiştir.
Sonuçta susturuldu, tezyif ve tahkir edildi. Bizzat hatıralarını anlattığı kitaplar dahi tarih bölümlerinde dikkate alınmıyor bugün. Akademi dünyamızın ayıpları saymakla bitmez gerçi ama Atilhan’a uygulanan itibarsızlaştırma ve sansür de içimizdeki İsrail’in hangi boyutlarda etkin olduğunu gösteren bir yüzkarasıdır. Öz oğlu Bülent Oran bile gençliğinde Yeşilçam’da iş yapabilmek için babasının soyadını değiştirmek zorunda kaldığını anlatmıştı eşi Ayşe Şasa’yı bir ziyaretimizde.
Filistin davasını savurup İsrail’i ve ABD’yi yerden yere vuran Noam Chomsky, Norman Finkelstein, Ilan Pappe, Avi Shlaim gibi bizzat Yahudi aydınların isimleri de sayılabilir gerçi ama kendi araştırmaları sonucunda 1982 yılında Müslüman olan Fransız Komünist Partisi yöneticilerinden Roger Garaudy’nin şahsî hayatını dahi riske atan bir mücadele hikâyesi mutlaka bilinmelidir.
Garaudy Müslüman olduktan sonra İslam’ın Vaadettikleri, İslam ve İnsanlığın Geleceği, Endülüs’te İslam gibi İslam’ı Batıya tanıtan kitaplar yazdıktan sonra Siyonizmle hesaplaşmak gibi tehlikeli bir yola dalacaktı. Bu yolda alacağı yaralar onu ölümüne, hatta ölümünden sonraya kadar takip edecek, kitapları vatanı Fransa dahil Batı dünyasında basılamaz hale gelecektir. Yahudi telif hakları ajansları kitaplarını basacak yayınevlerini tehdit ederek vazgeçirmekte, böylece hayattayken susturamadıkları bir yazarı kitaplarını ademe mahkûm ederek öldürmektedirler. Eserleri Türkiye’de mütercimi Cemal Aydın’a Garaudy ve ailesinin verdiği özel izin sayesinde Timaş Yayınları tarafından yayımlanabilmektedir.
Peki, Garaudy hangi tehlikeli bağlarını ifşa etmişti de ondan intikamlarını susturarak almaktadır Siyonist çevreler. Cemal Aydın’ın kelimeleriyle söylersek:
“Garaudy hiçbir Batılı entelektüelin asla ve kat’a cesaret edemeyeceği bir yola girdi ve Siyonistlere şöyle seslendi: “Sizler, ‘Hitler bize soykırım yaptı’ diye dünya kamuoyunu sürekli kendinize çeviriyorsunuz. O sıra en az sizin kadar çingenenin öldürüldüğünü, 25 milyon Slav’ın yok edildiğini görmezden geliyorsunuz. En fazla 3 milyon Yahudi öldürülmüşken sayıyı 2 katına çıkarıyorsunuz! Filmler, romanlar, diziler, hikâyeler ve daha başka yollarla hep acınızı dillendirip dünya vicdanını istismar ediyorsunuz. Bir doğrunun yanına bin yalan katıp kendinize acındırıyorsunuz. Fakat 50 yılı aşkın süredir Hitler’in yaptığının daha beterini Filistinlilere yapıyorsunuz. Yetsin artık bu zulmünüz”.
Onu yaşayan bir ölü haline getirmeleri uzun sürmedi. Kimse basmadığı için kendi imkânlarıyla bastırdığı İsrail, Mitler ve Terör adlı kitabına dava açıldı ve 30 bin Avro para ve tecilli olmak üzere 6 ay hapis cezasına mahkûm edildi. Dünyaya özgürlük pazarlayan Fransa kendi aydınını hem de 20. yüzyılın sonlarında bir yazarı yazdığı kitaptan dolayı mahkûm ettirmişti.
Garaudy’nin İsrail: Mitler ve Terör, Siyonizm Dosyası ve İlahi Mesajlar Toprağı Filistin adlarını taşıyan muhteşem üçlemesi döne döne okunması gereken eserlerdir.
Şimdi sizi İsrail Sorunu adlı kitabından bazı alıntılarla baş başa bırakacağım. Onları okuduğunuzda hem Garaudy’nin dünyasına agâh olacak hem de Siyonizm’in dünyayı nasıl aldattığına dair bazı ipuçlarını yakalayacaksınız.
Bir İsrail Başbakanının şu sözüne ne demeli:
“Golda Meir, 15 Haziran 1969’da Sunday Times gazetesine verdiği demeçte şöyle der: Filistinliler yok. Filistin’de kendilerini bir Filistin halkı olarak gören bir halk varmış da, biz onları kapı dışarı edip ülkelerine el koymuşuz gibi bir durum söz konusu değil. Onlar zaten yoklar.”
Filistin topraklarının Yahudilere vaad edildiği iddiasının sefaleti şu paragraftan adeta volkan gibi fışkırmaktadır:
“Eski Ahit dışında Musevilerin vaat edilmiş toprakları meselesi hiçbir Musevi kaynağında geçmez. MÖ 10. yüzyılda Eski Ahit’e eklenmiş bir görüştür bu. O yıllardan önce hiçbir kaynakta bu görüş geçmez. Yahudiler Filistin topraklarında hak iddia etmelerine bir gerekçe olarak o topraklarda ilk yerleşenlerin kendileri olduklarını iddia ederler fakat bu talepleri, Mısır ve Firavun ya da önceki medeniyetlerin derin kaynaklarında geçmediği için haksız bir taleptir. Bunun yanı sıra her şeyden önce ilk işgalcinin hakkı gibi bir “tarihi hakkı” İsrail oğullarına tanımak imkânsızdır. Çünkü Aramiler dalgası içinde kabileler Filistin’e geldiklerinde orada “yerlileri” yani Kenanlıları, Hititleri, Lut Gölü’nün doğusunda Moabileri, güneydoğu da Edomileri buldular. Yani oraya “ilk yerleşenler” (yani Filistin topraklarına yerleşen ilk halk) tarihin ilk çağlarından beri bu ülkede ikamet eden “Filistinliler”dir.”
Ve şu Siyonist balona iğne gibi batan sorular:
“Peki, Siyonistler neden (sözde) 6 milyon Yahudi’yi katleden Hitler Almanya’sından bir toprak ya da tazminat talebinde bulunmadı? Ya da başka bir açıdan bakarsak neden Hitler’in öldürdüğü 20 milyona yakın insan varken sadece Yahudi katliamı konuşulur? Pek çoğumuz Hitler’in sadece Yahudi soykırımı yaptığını bilir ve öldürdüğü milyonlarca başka milletten insanların da olduğunu bilmeyiz. Öldürülen milyonlarca Polonyalıyı neden kimse konuşmaz? Peki, savaştan kaçtıkları için öldürülen Slavların 6 milyon olduğundan neden kimseye söz etmez. Hitler’in katlettikleri milyonlarca insandan ayrı bir yere konması, Yahudilerin bir ayrıcalığı mıdır? Acaba ölüm neden sadece bir grup insan için “kutsal” bir anlam taşıyor?”
Bu zehir zemberek soruları sorup Siyonist propaganda kovasının dibini delmeye kalkarsan seni bir sükût suikastine mahkûm etmelerinden tabii ne olabilirdi?