İnsanlık tarihi, çeşitli toplumlarda uygulanan korkunç ceza yöntemleriyle doludur. Orta Çağ'da sınırlı kalmayan bu acımasız cezalar, insanlık tarihinde birçok bölgede uygulandı.
İnsanları bir boğanın midesinde yakmak mı dersiniz, filler tarafından ezilmek mi... Ayrıca bunlardan biri de Osmanlı'da uygulanmıştı. Eğer hazırsanız gelin birlikte bu korkunç ceza yöntemlerinin detaylarına bir göz atalım.
Çarmıha germe cezasını hepiniz biliyorsunuz. Peki hiç “ters çarmıh”ı duydunuz mu ?
Çarmıha gerilme, bir kişinin kollarının yatay bir kirişe doğru genişçe açılması ve vücudunun dikey bir kirişe bağlanmasından oluşur. Ters çarmıh yönteminde ise vücutta meydana gelebilecek olaylar daha farklıdır. Ağırlık nedeniyle akciğerlere binen ekstra yük, nefes almada zorluklar ve baş bölgesinde kan birikmesine yol açarak dehşet verici sonuçlara neden olabilir.
Fare fobisi olanlar bu cezayı okumasın!!!
Orta Çağ Londrası'nda kullanılan bu yöntemde, mahkumlar fare zindanına kapatılırdı. Bu karanlık zindanda mahkûmların yanına fareler bırakılır, hayvanlar mahkûmu ısırarak parçalardı
Vergi kaçırmanın karşılığı filler tarafından ezilmek mi?
Bu ceza türü, birden fazla coğrafyada uygulandı ama bunlardan en yakın tarihlisi 19. yüzyılda Hindistan’daydı. Bu cezaya maruz kalmanın sebebi ise vergi kaçakçılığı, hırsızlık veya düşman askeri olmak gibi suçlardı.
Ancak Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Babür Şah, sırf eğlenmek için toplu infaz emirleri veriyordu. Pazardan bir elma çalsanız bile fil tarafından ezilerek öldürülme cezasına maruz kalabiliyordunuz.
Vücudu dört bir yandan bağlayıp koşturulan atlar…
İlk defa 13. yüzyıl civarlarında İngiltere’de uygulanan bu dehşet verici ceza, vatana ihanet edenlere uygulanıyordu. Suçlu, bacaklarından ve kollarından farklı atlara bağlanıyordu. Sonrasını tahmin etmek pek zor değil...
Farklı yönlere doğru dört nala koşturulan atlar yüzünden mahkûmun vücudu dörde bölünüp parçalanıyordu. Bu ceza 1867 tarihinde kaldırıldı.
İnsanı bronz bir boğanın midesinde yakmak acaba ilk kimin aklına geldi ?
Antik Yunanlılar tarafından tasarlanan bu cezada, gerçek boyutlarda, bronzdan yapılmış bu boğanın içine mahkûmlar kilitleniyordu.
Boğanın altında yakılan ateş, içerisindeki kişiyi ölene kadar tabiri caizse cayır cayır yakıyordu.
Son olarak bir ceza yöntemi de Osmanlı İmparatorluğu'ndan gelsin.
16. yüzyılın sonlarına doğru Bostancıbaşı Ferhat Ağa tarafından yalnızca bir defaya mahsus olmak üzere uygulanan topla parçalama cezasının kurbanı genç bir yeniçeriydi. Evli bir kadını kandırıp kaçırmasının ardından yakalanarak Tophane'ye götürülen yeniçeri, çırılçıplak soyuldu ve kemikleri çekiçle kırıldı.
Adam, bezlerle sarılarak bir havan topunun namlusuna yerleştirildi ve top ateşlendi. Genç yeniçeri, havada parçalanarak hayatını kaybetti.