Gündem Özel

Dilan Polat dosyasını kapatmak için büyük para iddiası!

İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar'ın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu'na ilettiği dilekçe, Türkiye'de yargı sistemini sarstı.

Abone Ol

Dilekçe, içerisinde rüşvet, iş takibi, aracılık ve usulsüzlük iddialarını barındırıyor ve Türkiye'nin adalet sistemindeki olası sorunları gündeme taşıyor. İddiaların merkezinde, kara para aklama suçlamasıyla eşiyle birlikte hakkında soruşturma açılan Dilan Polat dosyası yer alıyor.

Rüşvet iddiaları ve kapanma iddiası

Sözcü yazarı İsmail Saymaz, bu dilekçe hakkında bir yazı kaleme alarak dikkatleri çekti. Saymaz, dilekçede Dilan Polat dosyasının kapatılması için büyük paraların devreye girdiği iddialarının dolaştığını belirtti.

HSK ve Adalet Bakanlığı için şok etkisi

Başsavcı İsmail Uçar'ın dilekçesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) ile Adalet Bakanlığı'nı şok etkisi yarattı. HSK, dilekçeyi incelemek üzere müfettiş görevlendirdi. İddiaların gündeme gelmesi, yargı sistemi içerisindeki bazı sorunların vahametini gözler önüne seriyor.

Saymaz, dilekçe pazartesi HSK'nın önüne geldiğini iddialarla ilgili kurulun müfettiş görevlendirdi ileri sürdü. ''Dilan Polat dosyasının kapatılması için büyük paraların konuşulduğu kulağıma geliyor'' ifadesini kullanan Saylmaz, ''Demem o ki… Her adliyede çıkar karşılığı davaların karara bağlanıp tahliyeler verildiğine dair yaygın bir kabul var. İranlı uyuşturucu kaçakçısı Zindaşti'nin Burhan Kuzu aracılığıyla tahliyesi, en somut örnek'' duruyor diyerek çarpıcı bir noktaya değindi.

Adliyelerdeki kapanma iddiaları

Saymaz, yazısında genel bir kabul olarak dile getirilen bir iddiayı gündeme getiriyor: Adliyelerde çıkar karşılığı davaların karara bağlandığı ve tahliyelere onay verildiği yönündeki bu iddia, Türkiye'deki adalet sisteminin güvenilirliği üzerine ciddi soru işaretleri oluşturuyor.

Herkes koltuğunda oturuyor!

Saylmaz, Uçar'ın iddiaları ciddiyetle incelenmesi gerektiğine vurgu yaparak, Başta Altun ve Demiroğlu olmak üzere, rüşvete karıştığı ispat edilen kim varsa, bir daha o adliyeye ancak sanık olarak gelebilmeli. O dilekçe yargıdaki hakimiyet savaşının bildirisi ise Uçar bedelini ödemeli'' diye yazdı.

İki tarafından ortada ciddi iddialar barındıran bir dilekçe verilmemiş gibi mesleklerini sürdürdüğünü belirten Saymaz, 'Üstelik aynı adliyede ve aynı koltuklarda oturuyorlar. Demiroğlu, hapis cezaları ve beraat kararları veriyor, tahliyelere ve tutukluluklara imza atıyor. Gerçekten rüşvet aldıysa vereceği kararların tümüne şüphe düşer. Buna karşılık Uçar'ın başsavcılığında soruşturmalar yürütülüyor, davalar açılıp takipsizlik kararları veriliyor. Eğer dilekçesindeki ithamlar gerçekdışı ise soruşturmalardaki bütün işlemler gölgelenir. Dilekçelerin gereği yapılmazsa yargı rüşvet suçlamasının altında kalır.'' diye iddialarını sürdürdü.

Güçlü bir adalet sistemi için soruşturma şart

İsmail Saymaz, dilekçede yer alan iddiaların ciddiyetle incelenmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Rüşvete karıştığı ispat edilen herkesin bir daha yargı sistemine sanık olarak gelmesi gerektiğini belirtiyor. Bu tür iddiaların yargının güvenilirliğini sarstığını ve ciddi bir şekilde ele alınması gerektiğini vurguluyor.