Genelde arkadaşınız da aynısını söylemektedir. Tıka basa yiyeli iki saat bile olmamıştır. Ama karnı çoktan guruldamaya başlamıştır.
Siz de öyle misiniz?
Yine mi acıktınız?
Hatta hiçdoyduğunuzu anlamıyor musunuz? Sürekli ağzınızın çalıştığından mı şikâyetçisiniz?
Sizinle birlikte şu sorulara cevap arayalım isterseniz.
Bakalım sürekli acıkmanızın sebepleri neler olabilir?
Ve bunun çözüm yolları var mıdır?
Geçen yazımızda da hatırlattığımız gibi lifli gıdaları almadan besleniyorsanız, midenizde hep boşluk oluşur ve bu açlığı tetikler. Lifli gıdalar vücudun ihtiyacı olan birçok hayati maddeyi içerir. Tek yönlü beslenme veya çok sıkı diyet yapıyorsanız midede safra azlığı yaşama riskiniz olur. Size önerimiz günde en az bir porsiyon meyve veya sebze tüketmenizdir. Bu, vücuda gerekli safrayı sağlar. Ayrıca renkli sebze ve besin tükettiğinizde vitamin de alırsınız.
Bir de evde sulu yemek yerine vakit azlığından veya daha kolay geldiğinden bazı hazır baharatlı ve soslu konserve türü yiyeceklere yönelirseniz, evet bunlar belki sizin yaptığınızdan daha lezzetli olabilirler ama bunlar da tez acıktırır. Çünkü bunların içindekiler aynı zamanda beyindeki açlığı idare eden bölgeyi de uyarır. Bu uyarı açlık hissi oluşturmakla birlikte bazılarında baş ağrısına da sebep olabilmektedir.
Bu sebeple dışarıda yediğiniz yiyeceklerde garsona yemeğin içeriğini sormaktan çekinmeyin. Hangi yağ kullanılıyor, neler var içinde filan; Çok çeşitlendirilmiş soslarla baharatlarla vb. yiyeceğiniz çok lezzetli hale getirilmiş olsa da bu riski de beraberinde taşıyacaktır.
'İçindekiler'e dikkat
Bir diğer hatırlatma da marketlerde yapılan alış verişlerde 'içindekiler kısmında 'E' sayısı en az olanları tercih edin. Eğer imkânınız varsa tabii ki evde kendi yemeğinizi kendiniz pişirmenizdir. Bir de yemek yerken aynı yemekte tatlısından tuzlusuna acısından ekşisine hepsini birden tüketmeniz de sizin acıkmanızı tetikleyecektir.
Bugünün üretim dünyası, tüketimi de kendisi belirlemek istediği için insanlara hoşa gidecek özel mönüler sunmaktadır. Ve insanlara cazip gelen bu mönüler aslında yukarıdaki sebeplerden dolayı beyni acıkmaya da yönlendirmektedir. O halde dışarıda yemek yeme alışkanlığını en aza indirmenin yollarını aramalısınız.
Dikkat etmeniz gerekenler
Eğer bu saydıklarımıza gerçekten dikkat ediyorsanız ve sağlıklı beslendiğinize inanıyorsanız ama yine de sık acıkıyor ve kilo alıyorsanız o zaman ilk akla gelecek olanlardan biri tiroit bezleridir.
Bu organın az çalışması durumunda metabolizma bundan olumsuz etkilenir. Bu rahatsızlığın adı Hipotiroididir. Bu da açlık hissetmenize sebep olabilir. Bu durumun olup olmadığı basit bir kan testiyle ortaya çıkmaktadır.
Bunun dışında eğer çok az su içiyorsanız; Eğer gün ışığından fazla yararlanmıyorsanız &ndash ki o zaman da metabolizma tatlı ve yağlı gıdalar ister, çünkü güneş ışığı görerek olmanız gereken mutluluğu tatlılardan ve yağlı gıdalardan elde etmek ister- Eğer ilaçkullanayım derken örneğin alerjiye karşı kullanılan bazı ilaçlar histamin reseptörlerini bloke ettiklerinden açlığa sebep olabilir. Bazı migren ilaçları veya bazı sakinleştiriciler de beyinde açlık hissinin uyarılmasına sebep olabilir. Romatizma veya astım için kullanılan ilaçlardaki kortizon veya yüksek hormon ihtiva eden ilaçların yan etkilerinden biri de açlık olabilir &ndash ki doktorunuzdan bu konuda alternatif ilaçlar öğrenebilir veya ilacı azaltabilirsiniz.
Eğer çok fazla tatlı tüketiyorsanız ve bu kan şekeri seviyenizi artırıyorsa,- bu da insülin hormonu salgılatır. Şeker seviyesi hızla düşürür. Kan şekeri seviyesinin birden normalin altına düşmesi de açlık hissine sebep olur-. Eğer çok stres içerisindeyseniz - ki stres hormonları vücutta çok sık salgılanırsa- çok sık acıkma kaçınılmaz olur.
Strese günlük çalışma planı çıkartabilmek iyi gelir. İşleri iyi organize edebilme, ayrıca yürüyüş, spor, manevi ortamlar stresle daha başa çıkmanızı sağlar.
Sağlıklı günler dileklerimizle;
Şekeri düşüren iki gıda
Şekeri düşüren birçok gıda var ama kafa karışıklığı olmaması için bugün iki tanesini sizinle paylaşıyoruz.
Badem: Protein ve sağlıklı yağ açısından oldukça zengin olan badem, metabolizmayı kuvvetlendirdiği gibi insülin direnci kontrolüne de destek olmaktadır. Her gün 10-15 adet badem tüketilmesi şeker hastalığı riskini azaltmaktadır.
Tarçın: Kötü kolesterolün düşürülmesinde tesirli olan tarçın, insülin etkisini taklit ettiğinden kan şekerinin düzenlenmesine katkıda bulunur. Her gün düzenli şekilde yarım çay kaşığı tarçın tüketildiğinde, kan şekeri düzeyini %20 civarında düşürmektedir. Kan sulandırıcı ilaçkullananların tarçın tüketmeye başlamadan önce doktorlarına başvurmaları tavsiye edilmektedir.
Kolitis ülseroza
Bu rahatsızlığa ülseratif kolit de denilir. Kalın bağırsağın müzmin bir şekilde iltihabı söz konusudur. İltihabi barsak hastalıkları sindirim sistemi kanalının kronik iltihabı ile karakterizedir ve en sık iki nedeni Crohn Hastalığı ve Ü lseratif Kolittir. Bu iki hastalık birbirine benzediği için iltihabi barsak hastalığı adı altında toplanmıştır. Hastalığın görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişse de genelde doğal beslenmeden, doğal ortamdan uzaklaşan stresli bir hayata mahkû m olan İstanbul gibi dev metropollerde daha yoğun olarak görülür.
En sık 20 &ndash 40 yaşlarında başlar ama 55&ndash 65 yaşlarında da ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda, sebebi belirlenemeyen alerjik reaksiyonlar sonucu bağırsak florasında düzensizlikler olmaktadır. Dolayısıyla alınan besinler sindirim sırasında hastalarda bazen kanamaya veya sürekli ishale sebep olmaktadır. Her iki hastalık da alevlenmeler ve yatışmalar ile seyreder. Hastalığın alevlenme döneminde sindirim kanalında tutulan alan ödemli, şiş ve kızarıktır. Hastalığa ait belirtiler bu dönemde görülür. Alevlenme dönemini takiben oluşan sessiz dönemde hastalık kısmen yatışmıştır ve şikâyet yoktur. Kolitis ülseroza da en etkili yöntemlerden biri de akupunktur tedavisidir.