Değerli okuyucularımız,

Bugün Batının sıkı sıkıya sarıldığı aile kültürüne rağmen bizim aile yapımızın her geçen gün yeni bir şekil almaktadır.

Bu durum sağlığımızla doğrudan etkili olmayabilir ama konunun özüne bakıldığında piramidin tabanı oluşturması açısından çok önemli bir konumdadır.

Konumuza bu açıdan açısından bakarsak günümüzde aile parçalanamaz hücreler gibi değil aksine her geçen gün daha da paramparça olmaya devam eden talihsiz bir sosyal süreçyaşamaktadır.

Ailede baba ayrı bir âlemde, anne ayrı bir âlemde internet gençliği ayrı bir âlemdedir;

Zaten ortada kitaplarda tarif edilen tanıma göre aile diye bir şey de kalmamış denilebilir.

Çünkü 'var' denilen yıllar, aileye dışarıdan hiçbir etkinin olmadığı yıllardır. Yani kapısını örtüp içeri girdikten sonra aile bireylerinin baş başa kaldığı kalabildiği yıllar.

Önce aile kavramı üzerinde bir ortak nokta arayalım mı?

`height=

Aile üçnesli bir arada bulundururdu

Aile denildiğinde, akla gelen ve gelmesi gereken şey nedir?

Kendine göre bir önceki nesillerden -anneden babadan, dededen- tevarüs ettirilmiş (miras kalmış) gelenekleri olan; Örneğin mutfak kültürü olan; (yemeğinin etlisinin sütlüsünün lezzeti ve çeşidi farklı)

Ahlaki normları olan; (Annenin ve babanın çocuklarına örnek olabilecek kendine özgü tutum ve davranışları bulunan.)

Aileye özgü prensipleri ve düsturu olan; (Şu saatte eve gelen, sabah kahvaltısında şunu mutlaka isteyen, yazın şöyle davranan kışın böyle hazırlık yapan.)

Birbirleriyle sürekli sıla-i rahim denilen ziyaret, iletişim ve yardımlaşma içinde bulunan, kendi nüfuzuna oranla akraba çevresi olan;

Aynı ortamda üçnesli bir arada barındırabilen bir çekirdek kurum değil miydi aile?

Bu çekirdek kurumların her biri işte bu ve akla gelmeyen diğer birçok özelliğinden dolayı kendi başına bağımsız birer devletçik gibiydi toplumda;

Her ailenin kurduğu turşu, yaptığı reçel, yaktığı odun veya kömür, giydiği kıyafet, ettiği ziyaret, saygı duyduğu büyük ve değer verdiği kutsalı ayrı veya denkti ama mutlaka vardı;

Ayıp, günah, terbiye, saygı, nezaket, ziyaret gibi yazılmamış anayasal kuralları vardı;

Aileler bu kurallara hem kendileri mutlaka uyar hem de çocuklarını yetiştirirken bu kurallara uyacak bireyler olarak yetiştirirlerdi;

'Aile terbiyesi' kavramı bunların bütünüydü;

Yani ailede her doğan çocuk, kendisi doğmadan önceki yaşayışla ilgili kuralları, örgün eğitim veya yaygın eğitimden vb. değil, ailede büyürken öğrenmiş veya öğrenerek büyümüş olurdu.

Şimdi hangi ailenin ya da kaçailenin böyle bir yapısı kaldı ise o aileler için halen aile terbiyesi kavramı söz konusu olabilmektedir.

Kapısını kapattıktan sonra dış dünya ile irtibatını istediğinde kesebilen irade, kaçailede söz konusudur bugün ona bakmak gerekmektedir.

Bugün hemen her aile, hem internet, hem yazılı ve görsel medya tarafından evinde dahi kendine vakit ayıramaz, kendini dinleyemez, kendini kendine bırakamaz haldedir.

Hatta o hale gelmiştir ki her evde değil her elde bir cep telefonu vardır. Bunun içindeki 'akıllı' programlar her birimizin enerjisi pili olmuş, her birimizi adeta deliye döndürmüştür;

Samimi olduğumuzda hiçbirimiz elimizdeki telefon olmadan hayatın içinde hissedemeyiz kendimizi?

Bunun bir adım ötesine gidelim; Şimdi artık bir ailede hiçbir fert bir diğerini kurtaracak kadar irade gösteremez haldedir.

Ailede her fert bu dış etkiden dumandan zehirlenir gibi etkilenmiş kendi özgün kültürünü soluyamaz hale gelmiştir.

Nesiller arası kopukluk acı bir gerçektir

Dolayısıyla artık ne önceki nesillerden tevarüs edecek bilgi ve kültür pınarı kalmıştır damlayan; Ne de o bilgi damlacığına susayan çap ve kapasitede aile bireyi;

Bunda sadece bahsedilen sanal dünya etkili olmamıştır elbette; Neler etkili olmuştur bir de ona bakalım kısaca;

Önceki kuşaklarda, yani 'aile ' kavramının geçerli olduğu yıllarda var olan 'aile içi görev dağılımı' da aile içindeki roller ve yaşayış şekli kalmamıştır şimdilerde;

Baba çalışan, anne ev hanımlığı yapan, erkek çocuklar -okuyanların dışında- iş meslek öğrenen, kız çocuklar -okuyanların dışında- çeyiz hazırlayan bir aile yapılanması, bugün yerini herkesin gelecekte kendi mesleğini ve kariyerini edinmek üzere hayat yoluna revan olduğu bir yapılanmaya bırakmıştır.

Bu yeni yapılanmada birinci neslin -yani nine ve dede gibi aile büyüklerinin- yeri zaten kalmamıştır.

Bu yeni aile yapılanması, üçnesli bir arada tutan aile yapısının birinci ayağını veya direğini otomatikman yıkmıştır;

Bu yeni aile yapılanmasının ikincisi, mesken tipi hayatta aileler sabahleyin herkesin evden çıktığı ve herkesin sadece akşama geldiği bir otele dönüşmüştür.

Öyle ki bu yeni yapılanmada yeni doğan bebek bile ailede kimseyi evde tutmayı başaramamıştır. Kreş denilen uygulama ile çocuklara para ile anne tutulur olmuştur. Böylece ikinci boyut, aileyi oluşturan ikinci neslin üçüncü nesilden kopartılması aşaması olmuştur.

Yani böylece ikinci nesil de üçüncü nesille ilgilenemez hale gelmiştir.

Diğer bir tanımlama ile annenin kayınvalide ile bağını kesen bu yeni aile yapılanması şimdi de annenin çocuğuna annelik yapmasını da bir şekilde ortadan kaldırmıştır.

Ailede herkes dışarıda olduğu &ndash olması gerektiği (!) &mdash için akşamları da evde, aile bireylerini hazır bekleyen arsız misafirler bir tık ötede televizyon kumandasının ucunda otururken şimdi herkes kendi elinin altında olduğu için artık aile içi görüşmeler de yok olma noktasına gelmiştir.

İnsana hasret kalan insan

Bir diğer bir gerçek de adına dostluk denilmese de aile bireylerinin birbirinden çok aile dışı kimselerle görüşüp konuşup hatta hayatı paylaştığı aşamaya gelinmesidir.

Hatta o kadar ki bir karı-kocanın, bir aile bireylerinin birbirini görmesi, birbiriyle oturması, arkadaşlık yapması mesaideki arkadaşların, okuldaki arkadaşlarının, birbirini görmesi konuşması arkadaşlık yapmasından daha az süre tutmaya başlamıştır.

Bu sistem, insanların yeme içme giyim kuşam gibi ihtiyaçlarını karşılamada da yeni bir anlayışı beraberinde getirmiştir.

İnsanımız 'moda', 'yenilik' sağlık', 'hijyen' vb. adlı atraksiyonlarla yön, renk ve tarz değiştirebilen ama hepsi dışarıdan ihtiyaçtemin eden, etmek durumunda kalan bireyler haline dönüşmüştür.

Evde kimse yaşamadığı için evde yemek de yapılmaz olmuş, akşama eve gelen aile bireyleri canı ne isterse pideci kebapçı lahmacuncu ve ithal ürün dağıtan fastfood zincirlerinden sipariş söylemeye başlamıştır.

İşte burada sağlıklı beslenme durumu tepetaklak olmuştur;

Kişilerin görece canı ne isterse onu yediğini zannettiği bu beslenme türü genelde ızgara &ndash fırın - hamur üçlüsünden oluşan ve aslında nice lezzetten mahrum bir kısır döngü ve dengesiz beslenmeyi içermektedir.

O yüzden bugünün çocukları tarhana çorbasından, lahana sarmasından, gül reçelinden vb. habersiz büyümektedir.

Giyim konusu zaten hazır giyime çevrilmiştir. Terzilik miadını doldurmuş bir meslek olarak konfeksiyonun emrine amade vasıfsız dikiş işçiliğine dönüşmüştür.

Atasözlerindekine göre külüne muhtaçolması gereken komşuluk ki Kimyayı Saadet kitabında sağdan soldan üstten alttan en az kırk ev olarak bilinmesi önerilmektedir &ndash bugün kapı komşusunu tanımaz hale gelmiştir.

Aile bireylerinin bile birbiriyle alakasız kaldığı bir ortamda misafirlik denilen ortam komedi filmlerinin veya skeçlerin konu malzemesine dönüşmüştür.

`height=

Kibrit kutularında gönüllü mahkû mluk

Site hayatı denilen yeni yerleşim mekânları bu kopukluğa tuz biber eken tipik bir örnek oluşturmuştur.

Dışarıdan içeri girerken kimlik göstermek gibi bir güvenlik fantezisi barındırmakta olan bu siteler esasında içeride alt kattaki üst kattakini, yan yana olmasına rağmen yanındakini tanımayan karşı komşusunu bilmeyen insanlardan oluşmaktadır.

Bu yapılanmada karşılıklı daire bireylerinin birbirine ihtiyacı olduğu zaman birbirinden yardım alma şansı kalmamıştır.

Böyle olduğu için de komşuluklar evinde ölen yaşlı veya kimsesiz kimselerin cesetleri kokusundan ancak fark edilen çağdaş ve modern komşuluğa ulaşmıştır.

Bu fotoğrafta kibrit kutusu gibi üst üste yığılmış her biri koskoca bloklarda her aile sanki dağ başında gibi tek başınadır.

Bu beton kafeslerin acınası gönüllü mahkû mları olarak üst üste yığdırıldıkları yaşam odacıklarında modern şehrin figüranları olarak ertesi günü beklemektedir.

Aslında hemen her gün aynı sahne aynı senaryo yaşanmaktadır bu modern şehir yapılanmasında; Bu sistem enteresan bir şekilde herkesi çalışan konumuna getirip sonra da herkesin kazancını, herkesi tüketici yaparak elinden almaya ve kendine bağımlı yapmaya yönelik bir sistemdir aynı zamanda.

Bu sistemde kazanan ve biriktiren yok gibidir; Bu sistemde insan kendine bile vakit ayıramamaktadır. Temiz hava temiz su temiz gıda denilen olmazsa olmazdan mahrum izole bir hayatın içinde vardiyasını tamamlayan işçi gibidir;

Ü lkemiz bu anlamda henüz tam çağdaşlaşamasa da, çekirdek aile yapısı ülkenin teknoloji girmemiş bölgelerinde varlığını sürdürmeye devam etse de &ndash veya biz öyle teselli olsak da - büyükşehirlerde eriyip giden aile kültürünü bugün Batı yeniden sahiplenmektedir;

Çığırından çıkan ve lime lime dökülen sosyal dokusuna bizim tarihi kökenlerimizde uygulanan aile sistemine süratle dönerek çözüm üretmenin peşindedir.