Üzüntü, keder, sıkıntı, tasa, yalnızlık ve sağlık sorunu gibi insan yaşam ve hayat kalitesini düşüren, insana olumsuz tesir eden huzur bozucu olumsuz duygulardan kurtulmanın, çözüm yolu bulanamayan bazı güçlükleri aşmanın ve dahi rahatlamanın en önemli yollarından biri şüphesiz bütün bunları “içimize atmak” değil, bir yakınımızla “paylaşmaktır.”
Günlük hayatta en çok duyduğumuz ve en çok kullandığımız hani şu; “Derdini söylemeyen derman bulamaz” sözü tam da bu noktada söylenebilecek çok güzel bir atasözümüzdür.
Neşe, huzur, mutluluk gibi ilham verici olumlu duygular ise; yaşama daha bir anlam katan, kişinin ailesiyle, hısım ve akrabalarıyla, yakınlarıyla, çevresiyle ve dahi toplumla olan ilişkilerinde ilerlemesini sağlayan, paylaşıldıkça yayılan, yayıldıkça çoğalan, çoğaldıkça da insanlararasında doğabilecek anlaşmazlıkların, uyuşmazlıkların, çatışmaların önünü alabilecek ve dahi “ideal toplumun” önünü açabilecek güzel haslettir.
**
Aile önemlidir. “Gerçek bir aile” olmak için “gerçek bir evlilik” yapmak gerekir. Evlilik; küçük yaştaki çocukların birer yetişkin gibi davranıp, onların dünyalarını anlama ve gerçek hayatta yer alma yolunu denedikleri (sembolik) bir “Evcilik oyunu” değildir.
Evlilik; bir süre birlikte (gayrimeşru) yaşayarak tarafların birbirini test ettiği, birbirine yoklama çektiği, kusur ve hataların üstlerinin örtülerek “prova” yapılan bir alan da değildir.
Evlilik; bir toplumda sağlıklı fertlerin, sağlıklı fertlerin de sağlıklı bir toplumun teşekkülünde en temel, en sağlam ve dahi en geçerli olan meşru birliktelik şeklidir.
Hayatı daha bir yaşanılır kılan, daha bir anlamlı hale getiren, insanın biyolojik ve psikolojik ihtiyaç duyduğu birçok şeye meşru yolardan cevap veren tek kurum ailedir.
(Ailede, eş seçiminin çok önemli olduğunu, hayatı cennete de cehenneme de çeviren eşlerin karakter, huy, seciye, tutum ve davranışlarının olduğunu söylemeden geçersek haksızlık etmiş oluruz.)
**
Aile toplumun çimentosudur. Sevgi, saygı, sabır, sadakat, sorumluluk ve hoşgörü gibi müşahhas değerler aile bireylerinin bir arada yaşamalarında, tutunmalarında ve birbirlerine sımsıkı sarılmalarında çok önemli faktörlerdir.
Aileyi aile yapan, birçok konuda olduğu gibi mal, mülk, varlık, para ve servet gibi konularda da birbirlerine karşı yüksek güven ve huzur duygusu içerisinde çıkarsız ve beklentisiz olmaları gereken, en içten, en samimi, en sahici, en gerçekçi, en dürüst, en açık davranmaları ve dahi birbirlerine en cömert olmaları gereken eşler (ve çocuklar)dir.
Aslında beklenen; bu güven ve huzur duygusunun yalnızca ailede değil, toplum hayatına da hâkim olması ve herkesi kuşatmasıdır.
**
Ahir zamandayız. Ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz. Bugünümüzün dünü, yarının bugünleri aratacağı günleri yaşıyoruz. Geride bıraktığımız her gün “ahir zamana” peygamber efendimizin buyurduğu gibi “imanı elde tutmanın, kor ateşi elde tutmaktan daha zor olduğu günlere doğru” adım adım yaklaşıyoruz.
Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sav) ahir zamanda helal kazancın, arkadaşlığın ve sünnetinin önemi hakkında şöyle buyuruyor:
“Öyle bir zaman gelecek ki o zaman şu üç şeyden daha kıymetli bir şey olmayacaktır: Helal para, can-u gönülden arkadaşlık yapılacak bir kardeş ve kendisiyle amel edilecek bir sünnet.”
Resûlullah (sav) efendimiz bir başka hadisinde şunu söylüyor;
“Öyle bir zaman gelecek ki doğru söyleyenler yalanlanacak, yalancılar ise doğrulanacak. Güvenilir kimseler hain sayılacak, hainlere güvenilecek. İnsanlardan şâhitlik etmeleri istenmediği hâlde şâhitlik edecekler, yemin etmeleri istenmediği hâlde yemin edecekler.”
Resûlullah (sav) efendimiz bir başka hadisinde ise şöyle buyuruyor:
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, bütün endişe ve gayretleri karınları (mide ve şehvetleri) için olacaktır. Şerefleri malları ile ölçülecektir. Kıbleleri (şehvetle yöneldikleri) fasık kadınlar olacaktır. Dinleri de dirhem ve dinarları olacaktır. İşte onlar mahlûkatın en şerlileridir. Onların Allah katında hiçbir nasipleri yoktur.”
**
İnsan olarak, fert olarak, kişi olarak, şahıs olarak ve dahi toplum olarak her geçen gün dejenere oluyoruz, yozlaşıyoruz, kirleniyoruz. Birbirilerimizden uzaklaşıyor, uzaklaştıkça da yalnızlaşıyoruz.
İngiltere'de yalnızlıktan ötürü acı çeken milyonlarca kişiye yardım etmek ve bu duruma topyekûn bir çare bulmak için “yalnızlıktan sorumlu bir bakanlığın” kurulduğunu, bu sorunla en çok karşılaşan kesimin genç yaşta anne olan ve ülkeye mülteci olarak gelenlerin olduğundan kaç kişi bilgi sahibi, kaç kişi bu durumu umursuyor?
**
Eğer karı-koca yani eşler aralarında muhabbeti, sevgiyi, şefkati ve merhameti canlı tutamıyorlarsa, para, mal, mülk, varlık ve servet için ve dahi hırs ve inat uğruna çekişiyorlar, birbirlerini dinlemiyor, kulaklarını birbirlerine tıkıyorlarsa, biri diğerine üstünlük sağlamaya çalışıyor, aşağılıyor, küfrediyor, hakaretlerde bulunuyorsa, birbirlerinin “yanında değil de yan yana duruyorlarsa” ve dahi sürekli bir kavga halinde yaşıyorlarsa geçmiş olsun. O evlilik fiilen de, madden de, manen de ve dahi ruhen de bitmiştir. Eşlerin kalpleri ve içleri boşalmış birer zombiden farkları kalmamıştır. Kaybeden hem kendileri, hem çocukları ve hem de ailenin diğer sıhri yakınları olmuştur. Toplum olmuştur…
Aile olmak, aileyi korumak büyük bir emek, sabır ve tahammül ister. Karı-koca birbirinin rakibi ve düşmanı değildir ve olmamalıdır da. Eşlerin, birbirine karşı açtıkları bir savaş ve kazanacakları bir zafer de yoktur. Ama birlikte omuz omuza mücadele edecekleri ve kazanacakları tek bir zafer vardır, o da hayatın karşılarına çıkaracağı zorluklarına beraber karşı koymak.
Aile olmak yalnızca evlilik akdi üzerine atılan karşılıklı imzadan, ya da günah işlememek, haramdan sakınmak ve İslam Dini’nin koyduğu sınırları aşmamak, yasakları ihlal etmemek için kıyılan “imam nikâhından” ibaret olmamalıdır.
“Aile olmak” kadar, “Aile kalabilmek” de önemlidir.
Ailenin içini dünyanın maddiyatıyla değil, maneviyatıyla da doldurabilmek, eşlerin birbirleri üzerlerindeki hak, sorumluluk ve görevlerini bilmek, birbirlerini her türlü çirkinlikten ve fenalıktan korumak ve dahi bir yastıkta kocayabilecek sabır ve tahammülü gösterebilmek ve dahi yaşadığımız ahir zamanda aile kalabilmek çok ciddi bir sorumluluk, önemli bir başarıdır.
**
Kişilerin işi ve mesleği ne olursa olsun, birer mentor işçi, birer mentor işgören, birer mentor patron ve birer mentor işveren gibi, ailesi ve yakınlarına karşı da örnek bir kişiliğe, mentor bir karaktere sahip olmalıdır.
Sağlıklı ve sürdürülebilir bir evliliğin devamı için karşılıklı sevgi ve saygı büyük önem taşımaktadır. Eşler her zaman birbirine karşılıklı sevgi ve saygı göstermeli, ilişkilerinde son derece nazik, anlayışlı ve hoşgörülü olmalı, eşinin düşüncelerine, görüş ve fikirlerine değer vermeli, onu yok saymamalı, önemli gördüğü bütün konularda ona danışmalı ve fikrini almalıdır. Küçük ve basit şeyler için alınganlık göstermemelidirler.
**
Evet, aile dayanışmadır.
Hayatta başarılı olmak için aile desteği çok önemlidir. Herşey bir niyetle başlar. Niyet çok güçlü bir duygudur. Yalnızca evlenmek için değil, yola aile olmak, aile kalmak ve sıcak bir yuva kurmak için bu güçlü niyetlerle, iyi, güzel ve halis duygularla çıkılmalı…
Aile her şeydir.
Ailen arkanda değilse hiç kimsesin, herhangi birisin.
Ailen yanında yoksa toplamada sıfır, çarpmada birsin.
Ailen yoksa, sen de yoksundur…
Ve unutulmamalı ki…
Ağaç dalıyla gürler…
Peygamber efendimizin (sav) buyurduğu gibi;
“Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”