Biz geleceği konuşmaya devam ediyoruz. Yüksek tekno zamanlarını.

Virüslerle mücadele eden dünya bir taraftan MRI dedektörleri DNA çipleri kök hücrelerle sıçrama yapmak için uğraşıyor, klonlama da neredeyiz? Daha şeffaf değil dünya; gen terapisi yayıldı şimdiden tasarlanmış çocukları konuşuyoruz. Bebekler üzerindeki çalışmalar hızla bitti; yaşlanmayı tersine çevirmek için çoktan destanlar yazılıyor, kalori kısıtlaması yani oruç devrede.

Lokman Hekim'in gençlik pınarına arayış devam edecek i; nüfusu, gıda ve çevre kirliliğini konuşmaya devam edeceğiz, ancak Dünya nüfusu için umutlar artacak, DNA çalışmaları hızlandırılacak, bunun biyolojik savaş ve virüs savaşları yansımaları da yaygınlaşacak.

Atomları tek tek harekete geçirebilirsek, maddeleri de duvardan geçirebiliyor olacağız yani parçacık kuantumu Yeni Bir Dünya önümüze koyacak.

Nano arabalar kan dolaşımı içinde serbestçe dolaşarak uzaktan kumandalı insansız hava araçları gibi yönetilerek “sağlık terapisi” gerçekleştirecek, şekil değiştiren maddelerden çoğaltıcı maddelere doğru araştırmalar nihayetlenecek.

Derler ki “Taş Devri, taş kalmadığı için bitmedi Petrol Çağı da dünyanın petrolsüz kalmasından çok daha önce sona erecek”

Önümüzdeki senelerde enerjinin geleceğini daha çok ele alacağız.

Dünya; Petrol, doğalgaz ve kömür formundaki düzeni değiştirme çabasında.

DÜNYA ENERJİ RAKAMLARI

Dünya toplamda 14 trilyon wattlık bir güç harcıyor bunun %33'ü petrolden %25'i kömürden %20'si gazdan ve %7'sini Nükleer enerjiden geri kalan %15'i biyo yakıtlar ve hidroelektrikten ve çok az kısmı da %0,5'i de Güneş ve yenilebilir Enerji kaynaklarından sağlanıyor.

2071'e giderken bu denge tamamen değişecek, Ortadoğu'daki büyük siyasi değişiklikler ve en büyük petrol üreticilerinin -Suudi Arabistan gibi- petrole veda etme çalışmaları çoktan başladı.

İki eski bilim adamı ( dünyada herkesin hayatına etki yapan ) Henry Ford ve Thomas Edison ikilisi bir iddiaya giriyordu; “enerji formunun geleceği hangi yakıt” olacak?

Henry Ford diyor ki buhar makinelerinin yerini içten yanmalı motorlar alacak kömürün yerine Petrol alacak!

Thomas Edison elektrikli araba üzerine bahse giriyor ve her ikisi de kısa vadede Henry Ford'un kazandığını görüyor, ucuz petrol yatakları güzel enerjiyi ortaya çıkartıyordu yani benzin bir pilden 40 kat kadar Daha fazla enerji içeriyordu.

Ama gel gör ki 2071 senesine doğru giderken Thomas Edison tersine dönen “güneş hidrojen enerjisi ekonomisi” ile bu tarihi bahsi kazanacak gibi.

En azından bütün yatırımlar bunu gösteriyor; rüzgar enerjisi güneş enerjisi dünyanın her yerde yayıldı, elektrikli arabaları konuşmayı bıraktık kullanıyoruz; nükleer füzyon devrede, nükleer gücün yaygınlaşması enerjideki devrimin de göstergesi…

Karbondioksit, sera gazı, küresel ısınma sözleri ile fosil atıklardan hızla uzaklaşan bir dünya var.

Enerji döngüsü fizyo enerjiye doğru ilerlemekte, sıcak Vizyon soğuk füzyon manyetik alan içinde Fizyon yani ITER olarak kavramlaştırılan uzak gelecek şimdiden yakın bir gelecek haline geldi bile.

Bir önceki Yüzyıl elektriğin çağıydı, elektrik çağı kapanıyordu ve artık radyo televizyon bilgisayar vs ancak yeni dönem “manyetik Çağ” olabilir…

Havada durabilen, hiç yakıt kullanmadan hız yapabilen manyetik arabalar, trenler ve bunlarla seyahat eden insanlar, dahası uçan arabalar.

Uçan taksiler…

Kimisi enerji üretmek için uzaydan gelen enerjiye yöneliyor yani SSP olarak adlandırılan güneş enerjisi (biliyorsunuz dünya etrafındaki yörüngelerdeki yüzlerce Uzay Uydusu) bu şekilde devam ediyor.

Geleceğe konuşanlar diyor ki: “kozmik okyanusların kıyılarında yeterince oyalandık artık Yıldızlara Yelken açmaya hazırız.”

Bu ne demek? Uzayda yolculuğun artık gerçek olacağı yeni bir Yüzyıl.

1969 senesinde güneş sistemini keşfetmeye hazırlananlar Amerikalı Neil Armstrong ve Aldrin ayda yürüdüler şimdi insanlar daha çok Mars ve ötesine gitmenin hayalini kuruyor.

Yıldızların hemen eşiğindeymiş gibi görünsek de kolay değil,

İshak Asimov'un dediği gibi Satürn fırlatma roketleri dünyadan uzaklaşıyor, uzaydaki rekabetler bir göktaşına iniş dahil, Mars'ın keşfedilmesi dahil ya da Ay üzerinde su faaliyetlerinin ortaya konulması dahil büyük bir rekabet.

Aynı zamanda da ekonomik fayda getirmeyi hedefliyorlar.

Para kazanmayı.

Bu nedenle dünyada uzay rekabeti Start aldı.

1492 senesinde Kristof Kolomb yeni dünyaya Yelken açtığında tarih ve ekonomik zenginlik kapıları da yeni bir dünyanın eski dünyanın hakimiyetine -işgaline- girdiğinin resmiydi.

Şimdi de Ay ya da Mars üzerindeki kolonileşme çabaları uzay turizmi bakış açısıyla hafifletilerek gerçek rekabeti gizlemeye yetmiyor.

Gökyüzüne yükselen Sihirli Fasulye gibi uzay asansörünü planlayanlar dahi var, NASA Plumbrook istasyonu Güneş yelkeni nükleer roket ramjet füzyonu Nano gemiler gibi yeni kavramlarla uzayda yerleşik olabilme peşinde.

Dan Brown Melekler ve Şeytanlar romanında İsviçre'nin Cenevre'deki Cern araştırma üstünden çalınan anti maddenin kullanılarak bomba yapılmasını senaryonun baş konusu olarak ortaya koymuştu.

Bu büyük yapımlar büyük rekabetlerin ön izlerini dünyaya filmlerle aktardı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'yı tümden almasına ramak kalmıştı.

Büyük İslam uygarlığı cebiri icat etti optik ve fizikte gelişmeler kaydetti, yenilikler getirdi.

Yıldızlara adlarını bile verdi, sanat ve bilim büyük oranda yükseldi, Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük orduları ciddi rakipler karşısında bile İstanbul'u ilim merkezi haline getirerek dünyanın en büyük eğitim merkezlerinin odağı halinde oluşturdu.

O dönemde Zavallı Avrupa ülkeleri dini tutuculukla, Cadı mahkemeleriyle ve engizisyonla uğraşıyordu.

Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün ardından bin sene boyunca devamlı aşağı giden Batı Avrupa o kadar geriledi ki Orta Çağ karanlığında kaybolup gitti.

Ancak tarihten ders alarak teknoloji durgunluk dönemi ile tekrar yükselenlerin getirdiği içi boş kültürel dünyadan ders almamız gerekiyor.

Dünyayı fethetsek de kendi içimize dönmek ya da bilimsel tutuculuk gibi teknolojiden korkarak yaşamak bizim bilim-matematik-Tıp ve diğer hedeflerde ilerlememizin önünde engel olmamalı.

Yeni dünya uyanışının içindeyiz şu anda ve daha öncelerde de yaptığımız gibi tüm “teknolojik gelişmelerin İçini de bir ruhla doldurabilecek güce” ancak biz sahibiz…