Cerrahın telefonu çalar, arayan hastane sekreteridir.
Buyurun sizi dinliyorum.
Sayın hekim, ağır hasta var, acele bütün işinizi bırakın gelin.
Geliyorum deyip hekim telaşla yola düştü.
Hekimi hastanede hastanın babası hışımla karşıladı:
Benim oğlum ölüm döşeğindedir, ne için bu kadar geçkaldınız? Sizin kendi oğlunuz olsaydı yine böyle yapar mıydınız?
Cerrah gülümsedi:
Bana haber verilir verilmez acelece geldim. Bir de unutmayın ki, hayat ve ölüm Allah ın elindedir.
Cerrah ameliyat odasına dahil oldu. Ameliyat iki saat sürdü. Cerrah odadan çıkıp koridordaki babanın yanından sakince geçip gitti.
Ardından yardımcı hekim çıktı. Babaya oğlunuz yaşayacak dedi.
Baba bir an sevindi, sonra yine hiddetlenip dedi:
Bu cerrah çok kötü ve insafsız bir adam. Ne vardı yani, çıkarken bana iyi haberi o verseydi.
Yardımcı hekimin gözleri doldu ve adamı hayatı boyunca pişmanlığa sevk edecek olan şu cevabı verdi:
Cerrah çok güzel insandır. Onun oğlu otomobil kazasında bugün vefat etti. Biz onu defin merasiminden çağırdık.
Oğlunun defin merasimini yapamadan sizin oğlunuzun şifasına vesile olmak için hastaneye geldi.
Vazife aşkını, insanlık görevini gördünüz mü? Cerrahın bu güzel davranışını kuvvetle alkışlıyorum.