Fransa’da yaşanan olayları hemen herkes siyasi açıdan yorumlamaya çalışıyor.
Elbette ki olayların siyasi boyutu var. Elbette ki devletler siyasi olarak kendi istikballerini asayiş ve güvenliğini sağlamak için her türlü tedbiri alır...
Bu anlamda Fransa’da yaşayan gazeteci arkadaşımdan aldığımız bilgiye göre Fransa polisi göstericileri dağıtma konusunda oldukça deneyimli...
Örnek olarak geniş caddeleri -Şanzelize’de olduğu gibi- barikatlarla ikiye gerekirse üçe bölerek göstericilerin toplanmalarını ve güçlü hale gelmelerini önlemeye çalışıyor.
Motorize ekiplerle hiçbir yeri boş bırakmadığı gibi çember halindeki polislerle de ara sokaklardan ana caddelere çıkmak isteyen göstericileri anında püskürterek dağıtmayı başarıyorlar...
Burada bizim dikkat çekmek istediğimiz konu iletişim bakımından Fransız yetkililerin gerektiğinde nasıl sert ve acımasız davranabildikleridir...
Nitekim geçen yazımızda Macron’un yaşanan olaylara karşı üç tedbir düşündüğünü söylemiştik.
Bunlardan birincisi polisiye tedbirdi... Bu konuda Fransız polisi oldukça tedbirli...
İkincisi anne babalara seslenip reşit olmayan çocuklarına sahip çıkmalarını istemekti...
Bugün itibarıyla anlaşıldı ki Fransız çocuklara yeteri kadar söz geçmiyor... Ya da aileler Macron’un çağrısına kulak asmıyor... Nitekim bu ailelere “ceplerine dokunmak lazım ancak bundan anlarlar” gibi bir ekonomik yaptırım getirme söz konusu... Bir lider ki halkına çağrı yapıyor ve geldiği nokta ekonomik yaptırımlarla söz dinletme çabası oluyor...
Üçüncüsü de sosyal medyaya gerekirse belirli kısıtlamalar getirmek...
Ve Fransa bugün itibariyle bu noktaya da gelmiş bulunuyor...
Bir başka yönteme daha başvuruyorlar. Bazı bölgelerde restoranların kapısında afişler asılıyor. Valilik kararıyla akşam saat beşten sonra alkol satışı yapamıyoruz, diyorlar...
Ama bu afişlere hiçbir Fransız laiklik elden gidiyor filan demiyor... Bu da manidardır...
Ve Macron tedbiri elden bırakmamak için sosyal medya yasaklarına veya kısıtlamalarına niyetleniyor... Sosyal medya yasakları üzerine düşünce geliştirmeye ihtiyacımız var diyor...
Ne zaman?
İşler rayından çıkacağı yani kontrolün zorlanacağı zaman...
Hani bizde medyaya özgürlük çığırtkanlığı yapan enteller duysa acaba Macron’a ne der?
Çünkü Macron böyle bir durumda sosyal medyayı kesmek veya düzene sokmak zorunda olabiliriz, deniliyor... Hiç çekinmeden hem de...
Ama gelinen nokta az buz değil...
Hali hazırda muhabir arkadaşımızın verdiği bilgilere göre Fransa'daki olayların maddi zararı 1 milyar Euro’nun üzerinde... Gözaltı sayısı da 3500’ü geçmiş durumda... Kolay değil meydana gelen olaylarda en az bine yakın bina tahrip edilmiş durumda... 250’ye yakın polis merkezi ve beş bin aracın yakıldığı söyleniyor... Turistlerin de yavaş yavaş ülkeyi terk etme eğiliminde oldukları ve rezervasyonlardan %25’inin iptal edildiği bilgisi geliyor...
İşte bu durumda Fransa özgürlük, demokrasi, hak hukuk demeden ülkenin kaosa sürüklenmemesi için iletişim kanallarını kısıtlayıp insanların organize olmasının önüne geçmeyi planlıyor... Diğer yandan hukuki olarak dron ile tepeden yüz tanıma gibi çekim yapmak yasak iken bunun için meclisten karar çıkması gerekirken Fransa emniyeti acil durum sebebiyle göstericileri dronla takip edeceklerini ve yüz taraması yapacaklarını bildirerek kamuoyuna sokağa çıkanların tespit edileceğini ve çıkmamaları gerektiği bilgisini veriyor...
Dron kullanacağız haberiniz olsun...
Demek ki ülke menfaati olduğunda sosyal medya devlet tarafından hizaya getiriliyormuş...
Gerektiğinde hem de hiç düşünmeden...
Bu da bizim ülkemizde yapılan bu tür uygulamalarda özgürlük çığırtkanlığı yapanlara kapaktır...
Devlet bir tedbir almaya kalkıştığında bunu bir kötülük, bir vicdansızlık bir korkaklık olarak niteleyenlere kapaktır...
Utanmadan yazıklar olsun diyenlere ibret olacak bir uygulamadır...