Yılbaşı, Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, daha neler neler; Farklı tarihlerde birbirini takip eder dururlar. Türkiye dahil, dünyanın çok sayıda ülkesinde kutlanırlar. Bu günleri, ajandalarımızda özellikle işaretleriz, planlar çok önceden yapılır. Bana göre, her gün anneler ve babalar günü; Tüm dünyaya medeniyet dağıtan atalarımız, böyle günleri hiçkutlamamışlardır. Örf, adet, gelenek ve göreneklerimize bu günler kadar önem vermez olduk. Yabancı kaynaklar, böyle günleri çok güzel işlemişlerdir. Modernleşme adı altında, bu günlerin bizlere lanse edilmesi işin başka bir üzücü tarafıdır.
Büyük şehirlerde bu konuda çeşitli sektörler oluşmuştur. O günlerde iş yerleri özel bir şekilde süslenir, albenileriyle tüm dikkatleri üzerine çekerler. Reklam şirketleri, böyle günlerde farklı stilleriyle ortaya çıkarlar. Bu dikkat çekici tanıtımlarıyla, belli merkezlere ilgi ve alaka oluştururlar. Bir söz var ya, her yer ana baba günü, havaya iğne atsan yere düşmez. Pastadan en büyük payı, Büyükşehirlerdeki mağazalar almaktadır. Küçük yerlerdeki alışverişler, suda damla misalidir. Ne hikmetse olumsuz işlerde, mahalle baskısı her zaman kendini gösterir. İnsanlar, falan arkadaş alıyor, neden ben almayım yarışına girerler. Günlerin dünyanın farklı ülkelerine gidilerek kutlanması ise, ayrı bir boyut. Bizler, böyle gösterişler sayesinde, maalesef tüketim toplumu haline getirildik.
Yabancıların bize empoze ettiği günleri, nedense adeta iple çekiyoruz. Buna karşı, akraba, hasta ve yaşlı ziyaretlerine fazla zaman ayırmıyoruz. Kabir ziyaretleri ise, ancak arife ve bayram günlerinde biraz yoğunlaşıyor. Çocuk bakım yurtlarını ve huzurevlerini çok ihmal ediyoruz.
Yanlış olan, böyle günlerin ticarete alet edilmesidir. Günler senede bir değil, her gündür. Bu tür yanlış uygulamaların ortadan kaldırılması, biraz zaman alacağa benziyor.
Haydi hayırlısı, kalın sağlıcakla;