Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi ve en kutsal sayılan Harem Mescitlerinin üçüncüsüdür. Mescid-i Aksa Müslümanların kıblesi olarak, Hicretten sonra on altı, on yedi aya kadar sürmüştür. Filistin toprakları içerisinde ve Kudüs şehrinde bulunmaktadır. Mescid-i Aksa`nın ilk ismi, Arapça  ' Beytü`l Makdis ',  yani ' Kutsal ev' demektir.

 limler İsra ve Mirac ayetinde geçen Mescid-i Aksa`nın Beytü`l-Makdis mescidi olduğunda ittifak etmişlerdir. Bu mescidin 'Aksâ' (yani, çok uzak) diye isimlendirilmesi (Mekke`deki) Mescid-i Harâm ile arasındaki mesafenin uzak olmasındandır. Zira o vaktin imkânlarıyla bir aylık mesafe idi. Bazı âlimlere göre de o vakit ondan ötede mescit bulunmadığındandır.

Beytü`l-Makdis`i Süleyman aleyhisselâm Allâhü Teâlâ`nın emriyle imar etmiş o zamandan bu zamana hep hürmet gösterilmiştir. Allâhü Teâlâ Mescid-i Aksa ve çevresini din ve dünya bereketleriyle bereketlendirmiştir. Çünkü Halilullâh İbrahim aleyhisselâmdan itibaren Hazret-i İsa`ya kadar vahyin indiği mahal ve peygamberlerin ibadet yeri olmuştur. Ayrıca nehirler, ağaçlar, çiçek ve meyvelerle donanmış idi.

Hazret-i Kab (r.a.) buyurdu:

'Meleklerin semaya yükseldikleri semâ kapıları Mescid-i Aksa`nın kapısına tesadüf etmektedir.'

Ayrıca Beytü`l-Makdis, kıyâmette insanların toplanacağı mahşer mahallidir. Allâhü Teâlâ Resû lullâh Efendimizi oraya götürdü ki mübarek ayakları oraya bassın da onun hürmetine kıyamet gününde ümmetinin mahşer meydanında beklemeleri kolay olsun.

Mescid-i Aksâ Peygamberlerin ruhlarının toplandığı mahaldir. Resulullâh Efendimizin (s.a.v.) orayı teşrifi de peygamberlerin onunla müşerref olması içindir.

Allâhü Teâlâ, Resû lullâh Efendimizin (s.a.v.) bulunduğu ve ayak bastığı mekânlara başka yerlerin tercih edilmesine razı değildir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Beytü`l-Makdis`e gidip ayak basması ve namaz kılması kutsiyetini tamamlamak içindir.