`height=

Bazı komedyenler 'tıp ilerledi' diyerek alaya alsalar da sağlıkta çok büyük ilerlemeler yaşandığını biliyoruz;

'İlerleme' demek de yetmez bu gerçeği anlatmaya;

Sağlık sektörü artık hayatımızın her anında bizimle birlikte;

Bu gelişmeyle birlikte sektör kendisine 'hasta' oluşturma işini de kendisi üstlenmek mecburiyetinde kaldı. Ü lkemiz de dâhil olmak üzere dünyada bu öyle bir boyuta ulaştı ki şu soruya cevap vermek zorlaştı:

'Hastalara hastane mi lazım, hastanelere hasta mı lazım?'

İşin doğrusu bu dev hastaneler, ekonomik olarak da 'hasta' ile beslenir oldu.

Ve adeta insanlara 'hasta olma farkındalığı' verilmeye başlandı; Hastalıklar hakkında yazılı ve görsel medyada, internet ortamında sosyal paylaşım sitelerinde vb. bilgilendirilme yapılmaya başlandı.

Bu bilgilendirmeler öyle bir aşamaya geldi ki programların çoğunluğu, insanları bilgilendirmekten çok 'geçkalmaktan korkmak' gibi ürperten mesajlara dönüştü.

İnsanlar bir bakıma korkuya ve endişeye kapılarak hastanelere ve doktorlara yönelmeye başladılar.

O kadar ki sağlık programlarında insanlara, sanki evlerinde tıp eğitimi alıyormuşçasına hastalıkların detayları hem de tıbbi terminoloji kullanarak anlatılmaya başlandı. Bu programların elbette birçok yararı oldu.

İnsanlarda bilinçoluşmaya başladı. Ama bununla birlikte kavram karmaşası da beraberinde geldi. Çünkü izleyicide, okuyucuda dinleyicide 'yoksa bu rahatsızlık bende de mi var?' tedirginliği oluşmaya başladı.

Hele de kırk yaşından sonra, elli yaşından sonra altı ayda bir yılda bir gibi hastanelere ve kontrollere davet edilmesi sebebiyle insanlar kendini sağlık kontrolü ettirmeye, geçkalmamaya, önlem almaya yöneldi.

Böylece bu devasa hastaneler de hastasız kalmamış oldu; Şimdi her hastane her poliklinik maşallah hasta kaynıyor;

Öyle ki bazı polikliniklerde günde 40, bazısında 50, kiminde 70 hasta, hatta bazen 100 hastaya bakma mecburiyetinde bile kalınıyor.

Ama ne acıdır ki teknoloji destekli modern tıp her gün kendini yenilemesine ve gerçekten çok büyük buluşlara imza atmasına rağmen, aynı başarıyı birçok hastalığın tedavisinde elde edemiyor.

Özellikle kronik hastalar, otel konforunda hazırlanmış muhteşem hastanelerde ellerinde tahliller, röntgenler, MR`lar koridorlarda dolaşmalarına rağmen hatta ömür boyu ilaçkullanmaya razı olmalarına rağmen bir türlü dert ve ıstıraplarından kurtulamıyorlar.

Bu insanlar bunca konforun ve ışıl ışıl teknolojinin içinde ne arıyor?

Herhalde otel konforu değil 'bir nefes sıhhat' arzuluyor.

`height=

Her öğünde tek yemek

Hepimiz sağlıklı ve dengeli beslenmeden yanayızdır. Bu konuda kimimiz proteine ağırlık vermek gerektiğini düşünürüz. Kimimiz bir diyetisyen kontrolünde beslenmeyi kimimiz yöresel kültürel beslenmeyi araştırırız.

Oysa dengeli ve sağlıklı beslenmek için bunların hiçbirini zorlamaya gerek yok; Yediğimiz yiyecekleri sadeleştirdiğimizde hem midemizi ve beraberinde gastrointestinal sistemi rahatlatmış olacağız. Hem otomatik sağlıklı ve dengeli beslenmeye başlayacağız; Bunun en basit altın kuralı da şudur; Bir sofrada proteinli yiyeceklerle karbonhidratlı yiyecekleri ve yağlı yiyecekleri bir araya getirmemeye çalışacağız; Bu üçü bir araya gelerek mideye gönderildiğinde midenin hem bu üçfarklı besini algılaması ve hazmetmesi zorlanıyor hem bu üçayrı besinin vücutta değerlendirilmesi farklı sürelerde olacağı için sistemi provake ediyor. Sonuçta vücut algıda zorlanıyor; Aksine her öğünde farklı ama tek çeşit yiyecek ile beslenmeye önem verirsek ve protein karbonhidrat vitamin, yağ her birinden yeri geldiğinde yeteri kadar almış olsak vücudumuz zorlanmayacak rahat edecektir. Tabii genel kuralımız yine burada da geçerli olmak şartıyla; Acıkmadan yemeyeceğiz, tam doymadan sofradan kalkacağız;

`height=

Egzoz gazları ve sağlığımız

İnsan sağlığını doğrudan etkileyen, zehirli ve öldürücü gazlardan birisi de aslında egzoz gazlarıdır. Kapalı bir mekânda çalışan bir aracın egzoz gazı, ortamdaki oksijeni azaltırken, karbon monoksit gazını artırır. Bu ortamda uzun süre kalan nice insan otoparkta can vermiştir. Ancak açık havada farkına varmadan soluduğumuz egzoz gazları zehirsiz denilebilir mi?

Aslında o da yavaş yavaş vücuda aynı etkiyi yapmaktadır. Uzmanlar İstanbul`da açık havada ana yolda bir saat yolculuk yapan kimsenin soluduğu egzoz gazı sigara içmiş gibi akciğerlere olumsuz etki etmekte diyor. Yine çocuklarımız okul servisleriyle, bizler iş yerine servislerle veya toplu taşıma araçlarıyla gitmek zorundayız. Şu bir gerçek ki yolculuktan da araçlarımızdan da vazgeçemiyoruz. Hayat böyle kurgulanmış. Ama şuurlu bir uygulamayla bazı tedbirler alabiliriz. Bu amaçla egzoz gazlarıyla ilgili kontrollerin düzenli yapılması kişinin başta kendi sağlığı için olmazsa olmazıdır. Ayrıca toplu taşıma araçlarının okul ve iş yeri servislerinin yani trafikte en çok bulunan araçların egzoz ölçümlerine dikkat edilmesi önemlidir.