ABD’nin terör örgütü olan İsrail’in başındaki canavar Binyamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile görüşmesinin ardından salondakilere “Cep telefonunuz var mı?” diye sordu.
Soykırımcı Netanyahu, bu sorunun ardından “İsrail’in bir parçasını tutuyorsunuz aslında” dedi. Terör örgütü İsrail’in başı, “Bunu biliyor muydun? Demek istediğim cep telefonlarının birçoğu, ilaçlar, yiyecekler… Kiraz domatesi yiyor musunuz? Nerede yapıldığını biliyor musunuz?” şeklinde sözlerine devam ederek hepsinin İsrail malı olduğunu ve İsrail’de üretildiğini dile getirdi.
Bu sözlerin; Gazze’de devam eden soykırımın ve vahşetin tam da ortasında söylenmesi çok mühim. Demek ki tarım, ilaç, iletişim ve gıda gibi yaşamanın temel ihtiyaçlarının üretimi de bir silah olarak kullanılabiliyor. Temel ihtiyaçlarda ve teknolojide dışa bağımlı olmak, kendi ölüm fermanını celladına teslim etmek gibi bir şey.
Dilimizde pelesenk olan “yerli ve milli” kavramları sadece sosyologlar, münevverler, eğitimciler felsefe ve fikir gösterileri yapsınlar diye mi var?
Mili ve yerli olmanın en önemli ayağı milli şuurdur. Önce millî şuur ve şiar gelir. Ardından eğitim, savunma sanayi, ilaç sanayi, tarım, gıda ve diğer kalemlerde inisiyatif almak…
İnsan kasabının, dünyanın emsalini görmediği vahşeti yaparken dikkat çektiği konuyu görüyor musunuz?
Siz halâ boykotu hafife alınız.
Savaş, katliam, işgal… Silahlar sadece top, tüfek, füze değil. İlaç, tarım, gıda… En önemlisi de zihinlerin işgali… Hepsi silah!
Meselâ,
RTÜK’ün gevşemeye, rehavete hakkı yok!
Türk milletini, değer ve inançlarını ifsat eden hiçbir programa göz yummamasıdır milli mücadele…
Allah’ın aziz milletimize bahşettiği bu cennet vatanda başta Tarım Bakanlığı olmak üzere, herkesin gerekli milli politikaları hızla ve sonuç odaklı gerçekleştirmesidir milli mücadele…
Savunma sanayide gelinen noktaya eğitim, ilaç, gıda, tarım, teknoloji ve diğer temel ihtiyaçlarda da ulaşma gayretidir milli mücadele…
Bu noktada, Atatürk Üniversitesi’nin yerli ilaç ham maddesi üretim merkezi kurma çabasıdır, milli mücadele. Üniversite yönetimini canı gönülden kutluyoruz. Allah muvaffak eylesin. Cumhurbaşkanlığımızın ve Sağlık Bakanlığımızın bu milli hedefte Atatürk Üniversitesi’ni desteklemektedir.
Atatürk Üniversitesi’nin milli ilaç üretme hedefine odaklandığı gibi her üniversitemiz kendisine farklı sahada milli bir hedef koysa ve o hedefe odaklansa kısa sürede dışa bağımlılığımız en aza iner. Üniversitelerimiz de iş bölümü yapmalı, milli mücadelede sorumluluk almalı, ciddi gayret göstermelidir.
Görünen o ki bu topraklarda Türk milleti olarak her anlamda bir hakimiyet sağlayana kadar savaş ve gözyaşı bitmeyecektir. O halde sadece askerî tedbir olarak değil hayatın ve ekonominin her alanında bir seferberlik ilan edilmeli ve dışa bağımlılık en aza indirilmelidir.
Allah’ın bize bahşettiği denizlerimiz, dağlarımız, madenlerimiz, toprağımız, akarsularımız, ovalarımız, yollarımız var. Bu zenginliği işleyecek milli şuura ve çalışkanlığa sahip; devletine, bayrağına, tarihine, medeniyetine, inanç ve değerlerine aidiyet hisseden insan kaynağını yetiştirmek en acil eylem planı olmalıdır. Elimizde un ve şeker varken işin kolayına kaçıp dışardan helva alan insanlar bu ülkeye ihanet edenlerdir.
Hainlik sadece askerî bilgi sızdırmakla olmaz! Her alanda düşmanının değirmenine su taşımak da Türk tarihine ve bayrağına ihanettir.
Evet, katil Netenyahu bas bas bağırıyor: “Elinizde İsrail malları var!” Dolaylı olarak ulu orta nara atıyor: “Adamsanız, bize boykot uygulayın!” Evet, bu kadar açık bir meydan okuma! Biz halâ boykotta gevşek davranırsak Allah bize sorar!
Onun kolasını, kahvesini içmezsen ölmezsin; ama içersen her kuruş bir mermi! Bu net. Gıda, temizlik, ilaç, teknoloji alternatifi varken siyonizme hizmet eden markaları almayın yahu almayın! Silahını Türkiye’mize apaçık doğrultmuş, toprağımızda gözü olan düşmana nedir bu sevdanız? İsrail malı almamak “vatan savunması”nda bir fedakârlık bile sayılamaz! O kadar basit.. Peki, neden vazgeçemiyorsunuz gâvura para kazandırmaktan?
Başta bakanlıklar olmak üzere, kendisini bu aziz milletin parçası sayan sektör temsilcileri ve vatandaşlar boykotu ciddiye almak zorunda… Bu bir tercih değil, bir harp stratejisi, bir savunma ve savaş yöntemidir.
Not: Tarım Kredi Kooperatiflerinin marketlerinde boykot ürünlerinin satılmasının izahını bize kim yapacak? Bu noktada Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Sekmen’i tüm Türkiye örnek almalı. Şehrin farklı noktalarına açtığı ve açmaya devam ettiği “Halk Pazarı” adlı belediye iştirakli marketlerin raflarında hiçbir boykot ürünü bulunmamaktadır ve ürünler yüzde 10-15 kârla satılmaktadır. Bir büyük markette bulunan her ürünün olduğu “Halk Pazarı”nda fahiş fiyatlara rastlamazsınız. Hem siyonizmle hem şişirilmiş enflasyonla mücadele…
Evet, mücadele edeceğiz. Herkes elinden geldiğince, gücü yettiğince…

Değerli hocam! Bu güzel ve içerikli yazınız için ayrıca hislerimize tercüman olduğunuz için teşekkür ederim. Hürmetlerimle