Dünyanın her yeri didik didik aranacak taranacak, bizim ülkemizde yaşayabilecek, tutunacak, bitecek bütün bitki, ot, çalı, ağaç, cinslerine göre her yere ekilecek ve Türkiye yeryüzünün en yeşil ülkesi haline getirilecektir.
Bu iş öylesine sıkı tutulacaktır ki, yalçın kayalıkların çatlaklarından bile bitki fışkıracaktır.
Tohum bankaları kurulacak... Kalahari çölünden korkunçsıcaklara, Alaska dan, Sibirya dan sert soğuklara dayanabilen bitki numuneleri getirilecek... Bu konuda dünya taranacak... Laboratuvarlar kurulacak... Türkiye bu konuda İsrail i, Hollanda yı, Japonya`yı geride bırakacaktır.
Yaşayabilecekleri her yerde, her kayanın üzerinde, her kıyıda köşede her çeşit lichen görülecektir.
Çiçekçilik ve fidancılıkta dünya birincisi olmamız gerekir.
Bizim topraklarımızda yetişebilecek olup da şu anda yetiştirilmeyen bütün hububat, bakliyat, meyveler, sebzeler, mantarlar, çiçekler yetiştirilecek, yerlilerle birlikte yüz ülkeye ihraçedilecek, kazanılan paralar israf edilmeyecek, yeni yatırımlara sermaye yapılacaktır.
Tarım mühendislerimiz iş elbiseleriyle tarlalarda, bağlarda, bahçelerde, bostanlarda, ormanlarda, laboratuvarlarda harıl harıl etkili ve verimli şekilde çalışacaktır.
Dahası da var. Evlerin balkonlarında, pencere kenarlarında, teraslarında tarım yapılacaktır.
Tarım ve ormancılık konusunda dünya Türkiyeye hayran kalacaktır.
Ellerinde imkân, fırsat, para, toprak olup da bu dediklerimi yapmayanlara, yapmayı düşünmeyenlere yazıklar olsun!
En az on bin köyümüzde geleneksel sanat ve zanaat çalışmaları yapılacak, elde edilen ürünler ***
Şehirlerde, beldelerde yüz bin evde üretim yapılacaktır.
İmam-Hatip meslek liseleri açılacak, dindar iş adamları, ustalar yetiştirilecektir. Yüz elli ülkenin şehirlerinde Türk lokantaları, Türk tatlıcıları, Türk kafeleri çayhaneleri, Türk fırınları açılacaktır.
Türkiye tüketmekten önce, üreten bir ülke haline getirilecektir.
İş hayatına eski Fütüvvet ahlakı hâkim olacaktır.
Ü niversite mezunlarının büyük kısmının devlet memuru olmaları kısır döngü sistemine son verilecektir.
Herkes çalışacak, üretecek, ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır.
Türkiye çalışkanlıkta Japonya`yı geçecektir.
CAMİDE CEP TELEFONU
Son cumayı Yıldız Hamidiye cami-i şerifinde kıldım. Cemaatin bir kısmı avluyla taştı. İçeriye girerken cep telefonlarına bakan bağımlılar gördüm. Cami kutsal bir mekândır. Oraya girerken cep telefonlarının sessize alınması yeterli değildir, kapatılmaları gerekir. Kur`an okunurken, vaaz edilirken, hutbe dinlenirken cep telefonu ile meşgul olmak çok ayıptır, büyük bir hafifliktir. Devletin, Diyanet`in bunu cemaate anlatması, öğretmesi gerekir. Hutbe esnasında, konuşan iki kişiye sus demek bile ibadete zarar verir. Hatiplerin hutbenin sonunda yüksek sesle dua etmeleri ve dinleyenlerin âmin demeleri de doğru değildir. Cami âdâbı, büyük boy levhalara dikkati çekecek sanatlı bir şekilde yazılmalı ve mabetlerimizin girişinde görülecek bir yere asılmalıdır.
Ü çüncü dünya savaşı patlar yahut çok büyük bir kriz olursa, yeterli ekmeklik buğday stokumuz var mıdır?.. Birileri, halk ekmek bulamazsa pasta, profiterol, kup griye yesin mi diyor?
Dünyanın en ileri, en tedbirli ülkelerinde bile tren kazaları oluyor, canlar gidiyor. Kaza elbette ki, çok vahim ve üzücü bir şeydir. Kazadan sonra konuşulanlara, davranışlara, zihniyete, beyanlara da dikkatle ve ibretle bakmak gerekir. Tren, maden, iş kazalarında siyasî sorumluluk var mı yok mu, bu husus âdilâne şekilde araştırılmalıdır.
Bir ara büyük paralar harcanarak, birileri zengin edilerek okul öğrencilerine tablet bilgisayarlar dağıtılmıştı. Onlar ne oldu acaba? Faydaları dokundu mu?
Şamil Tayyar bir ara şu sözleri söylemişti: 'Gaziantepte çok ciddî Fetö borsası var. Milyon dolarlar dönüyor, itirafçı adı altında iş adamları serbest bırakılıyor.'
Bu konuda acaba neler yapıldı?
İran`da, Çin`de belli bir limitin üzerinde rüşvet alanlar idam ediliyor. Bizde de bir kanun çıkartılsa ve mesela bir milyon liranın üzerinde rüşvet alanlar asılsa, iyi mi olur kötü mü?
Tehlike çanlarını çalıyorum: Korkunçbir suçpatlaması var. Buna karşı ne gibi tedbirler alınıyor?
Türkiye Müslüman bir ülkedir, halkın ezici çoğunluğu Müslümandır. Hiçbir Müslüman dinî inançlarından, görüşlerinden dolayı muhakeme edilmemeli, suçlanmamalı, hapse atılmamalı, işinden edilmemelidir. Teröre, şiddete başvurursa o başka...
İki sene önce Diyanet`e elli binden fazla kadın ilahiyatçı alındığını duymuştum. Acaba bugün bu rakam kaça yükseldi?
Eski Gezi`den bin kat büyük yeni bir GEZİ kalkışmasının hazırlıklarının yapıldığını seziyorum. Çok ciddî tedbirler alınmalıdır, başarılı olurlarsa Türkiye Ukrayna gibi parçalanır.
Balkanlarda savaş rüzgârları esiyor. Kosova`da olup bitenlere dikkat ediniz.
Şu seksen milyonluk Türkiye`de bir vatandaş kasksız motosiklet kullanıyorsa, bütün Türkiye bozuk demektir. Kasksız sürücüleri polis niçin yakalamıyor? Birkaçsene önce sürücü kasksız, arkasındaki kadın kasksız, ikisinin arasındaki çocuk nerede ise düşecek bir fotoğraf yayınlanmıştı.
Youtube`de bir resim: Japonyada asfalt bir yolun kenarında genişliği bir metrelik kanal balık dolu. Orada bu balıkların kime ait olduğu, bunları kimlerin alıp yiyeceği kanuna, nizama, kurala bağlanmıştır. Bizde olsa, sabaha kadar kanallarda bir tek balık kalmaz.
Yine Youtube yine Japonya: Altı yüz küsur öğrencisi olan bir ilkokuldaki öğle yemeğini gösteren bir video. Yemekte balık ve patates var. Patatesleri öğretmenler ve öğrenciler okulun bahçesinde yetiştiriyor. Yemekten sonra küçük çocuklar, ellerindeki yer bezleri ile zemini silip tertemiz ediyor. Okul pırıl pırıl, yere bal dökülse yalanabilir.
Arpa, fındık, fıstık, badem yedirseniz, sütçü beygiri yarış atı olmaz. Kalitesiz elemanlar, maaşlarına zam yapılarak vasıflı hale getirilemez.
1967`de mi, 68`de miydi, bir gazete mahkeme tarafından yedd-i emine teslim edilen Millî Talebe Federasyonu haberini '7 Emin`e verildi' şeklinde yazmıştı.
İslam maddî ve manevî temizliğe, Şintoizmden daha fazla önem verir. Japonlar, temizlik nizam intizam konusunda Müslümanlardan ileri. Bu nasıl oluyor?