Ateş, kan, gözyaşı,
çalıyor her kapıyı.
küçük çocuğun elinde,
Bilinmez bir sancı…

Geceler dönmüş gündüze, 
gündüzler karışmış gökyüzüne,
tozlu, bulutlu, 
gönüller de…
gözler buğulu
geçmiş ve gelecek nerde?

Kaybedilmiş insanlığı Gazzede buldum!
elimi ne attıysam utançtan durdum.
Titriyor tırnaklarım,
O ağaç altında. 
Ne hayrım var,
Nutkum tutuk…
Kelimeler düğüm dilimde,
Konuşan bir kurşun bir de tetik…

Gayretler yaşamak için,
Nefes almak için,
Sessizlik … 
masum yüreklerde…
Küçük çocuklar 
ağlamakta … sessizce,
Tekrarlayamamakta o sesleri kimse.

Artık konuşmayacak gülen yanaklar,
Solmayacak kuruyan dudaklar,
Çatlamayacak utanç duvarları
Sınır çoktan aşıldı …

Biz, bizi yitirdik toprak uğruna
Sonunda basacak toprak bizi bağrına
Analar sessiz,
Babalar yok oldu.
Bu oyunu kuranlar,
Kabilden mi oldu …


Herşeyin sonu var
Elbette 
Bu baki kubbede
Mazlumların ahı var
Hem dünya hem de ebedi senette
 

Derlerki susan da dilsiz şeytandır,
Tüm şeytanları bağlayın,
Kıyamet sadece bir an'dır.
Doğmamış çocuğu bombaladılar,
Ah’ını ana karnında aldılar.

Ya o titreyen mini minnacık,
“ çenenin hesabı “
Söz söyleyemeyen sübyanın korkusu!
Gözleri korku sarmış,
Dilleri susturmuş,
O tek dokunuşla boşalan.
Ya o gözyaşları…

Yaşayan, yaşamayana anlatamayacak
İnsanlık gökkubbe ile beraber toz olacak,
Hatırlayan kalmayacak, 
toprak da olmayacak,
Tapu yanacak.
Evlatlara dokunanlara,
Ateş dokunacak …

Serkan Oral, 2023/İstanbul