3 Mart 2009 tarihinde vahşice öldürülen Münevver Karabulut'un katili Cem Garipoğlu'nun ailesinin, Cezayir göçmeni Yahudi kökenli bir aile olduğu iddia edildi. Fatih Altaylı'nın Youtube kanalına konuk olan Münevver Karabulut'un ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, Cem Garipoğlu'nun Cezayirli Yahudi kökenli bir aileden geldiğini iddia etti.

Münevver Karabulut'un bir ayin sırasında öldürüldüğü biliniyor. Karabulut'un göğsünde ters"V" şeklinde masonik bir sembol bıçak ile kesik şeklinde çizilmişti, bekareti olduğu fakat vücudunda erkek spermi olduğu da saptanmıştı. Üzerinde birden fazla erkeğe ait DNA'lar tespit edilmişti.

Fatih Altaylı’nın programına konuk olan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir Yahudiler de, Orta Çağ döneminde gelenek ola sapkın bir ritüeli anımsattı. Buna göre “Mayasız Ayin” denen sapkın törende Yahudi gençler erişkin olduğunda Yahudi olmayan bir bakire kızı öldürür ve erkekliğini ispatlamış olur. Buradan hareketle Garipoğlu ailesinin Cezayirli Yahudi kökenli olduğunu ileri süren avukat Rezan Epözdemir’in aksine İttifak’tan Mehmet Poyraz, Garipoğlu ailesinin Müslüman olduğuna dair bir yazı kaleme almıştı.

Osmaniye doğumlu ve mesleğe büyüdüğü şehir Adana’da başlayan gazeteci ve araştırmacı yazar Mehmet Poyraz, 6 Ağustos 2023 tarihli İTTİFAK’ta kaleme aldığı “Cezayirli Mehmet Çavuş: Bir başka ‘Garipoğlu’ hikayesi” başlıklı yazısında aile köklerinin Cezayirli Müslüman olduğuna dikkat çekmiş ve yazısını gazeteci ve yazar Abdurrahman Dilipak’ın görüşleriyle desteklemişti. Dilipak da Poyraz gibi Osmaniye doğumlu bölge insanı ve bir şekilde aile bireyleriyle yolları kesişmiş. Poyraz, yazısında Cem Garipoğlu’nun dedesi Kasım Garipoğlu ile yıllar önce tanışmasını da anlatıyor. Dilipak’ın aileye ait televizyonda program yapması da biliniyor.

Mehmet Poyraz, Cem Garipoğlu’nun dedesi Kasım Garipoğlu’nun babası Cezayirli Mehmet Çavuş’un Adana’nın Ceyhan ilçesine nasıl geldiğini şöyle anlatıyor:

“Fransa 1918’de Çukurova’yı işgale Dörtyol, Ceyhan ve İskenderun arasındaki Akdeniz sahillerinden başlar. En ateşli ilk direnişler Dörtyol, Ceyhan ve Osmaniye üçgenindeki bölgedir. (Bu vesileyle büyük dedem Kestek Mustuk ile tüm kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyorum.)

Fransa’nın Ceyhan-Osmaniye arasındaki bölgeye yaptığı askeri çıkartmalarından birinde Cezayirliler vardır.

Gecenin karanlığında Akdeniz kıyılarından Çukurova’ya ayak basan Fransız ordusundaki Cezayirli ‘gönüllü birlik’ askerleri,  bir müddet sonra ezan sesi duyarlar. Bunlardan bir kısmı ordu içerisinde hafif şiddetli bir isyan başlatır. “Ne demek bu, Müslüman ülkeyle mi savaşacağız!” mealinde sözler ortaya atılır. Savaşmamak için direnenler olduğu gibi Fransız birliklerini terk edenlerde olur.

İşte bunlardan biri de, Ceyhanlı iş insanı Kasım Garipoğlu’nun babası Fransa ordusunda mitralyöz çavuşu Cezayirli Muhammed’dir. İlerleyen yıllarda Cezayirli Hacı Mehmet Çavuş olarak bilinen Muhammed Çavuş, 5 arkadaşı, 2 katır yükü cephane ve 2 makineli tüfekle Milli Mücadele’ye katılır.

Garipoğlu ailesini tanıyan ve bu yazı için görüşüne başvurduğum Abdurrahman Dilipak, Cezayirli Muhammed’in Fransız ordusunu terk edişini şöyle anlatır: “Karaya çıktıktan bir süre sonra ezan sesi duyar, arkadaşlarıyla ve katırlarla beraber ilk gördüğü köye sığınır.”

**

“Tek kelime dahi Türkçe bilmeyen Cezayirli Hacı Mehmet Çavuş Fransızlara karşı direnen Ali Caf Ağa’nın çetesine katılır ve onlarla beraber Fransa’ya karşı kahramanca savaşır. İşgalin ve savaşın bitmesinden sonra Mehmet Çavuş’a Tatarlı Köyü’nde 150 dönüm toprak verilirken Ceyhan emniyetinde bekçi yapılır. Bağdatlı Fetiye olarak bilinen bir hanımla da evlendirilir.

Irak’ın İngilizlerce işgal edilmesinin ardından kocası asker olan Bağdatlı Fetiye ailesiyle önce Şam’a, sonra Halep’e ardından Ceyhan’a kaçar. Bağdatlı Fetiye, Ali Caf Ağa’nın aracı olmasıyla Mehmet Çavuş ile evlendirilir ve 1922’de bir oğulları olur. Bu da Kasım Garipoğlu’dur. Bağdatlı Fetiye ve Mehmet Çavuş bir müddet sonra evliliklerini sonlandırır. Kasım annesiyle beraber Konya Ereğli’ye gider. 12 yaşındayken annesini kaybeden, babasını da 1952’ye kadar görmeyen Kasım Garipoğlu ortaokuldan sonra Konya Ereğli’deki Sümerbank fabrikasında işçi olarak çalışır. Sınavdan sınava gittiği Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirir ve 1952’de Ceyhan’a gelerek avukatlık yapmaya başlar.

Derken Kasım Garipoğlu iş hayatına atılır. Adana’nın ilk pamuk tüccarlarındandır. Kimya, iplik, un, irmik ve çırçır fabrikaları kurar. İşlerini daha da büyütür Türkiye’nin ünlü markalarını satın alır, POAŞ ve Sümerbank. Kasım Garipoğlu’nun özellikle 90’lı yılları iş hayatında hareketlidir. Yerelden genele yayılan iş insanıdır ve gündeme gelmektedir. İş hayatı inişli çıkışlı olmuştur. Memleketinde saygı da görmüştür.

Soyadını, babası Mehmet Çavuş’un kimsesiz oluşundan dolayı Garipoğlu olarak alan Kasım Garipoğlu ile 2006 veya 2007’de Adana’da bir arkadaşımın ofisinde tanışmıştım.”

Cem Garipoğlu’nun büyük dedesi Cezayirli Mehmet Çavuş’un Müslüman şuuruyla Fransız ordusunu nasıl terk ettiğine dikkat çeken Poyraz yazısını şu ifadelerle sonlandırıyor:

“Sonra bilinen o cinayet ortaya çıktı. Evet, tahmin ettiğiniz gibi Cem Garipoğlu akrabası yani torunudur. Cezayirli Mehmet Çavuş’un muazzam hikayesi, oğlunun torunu tarafından bir kenara itilmiş gibi duruyor karşımızda.”

MEHMET POYRAZ’IN “CEZAYİRLİ MEHMET ÇAVUŞ: BİR BAŞKA ‘GARİPOĞLU’ HİKAYESİ” BAŞLIKLI YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN

(HABER MERKEZİ)

Cezayirli Mehmet Çavuş: Bir başka ‘Garipoğlu’ hikayesi Makale: Cezayirli Mehmet Çavuş: Bir başka ‘Garipoğlu’ hikayesi

Editör: Mehmet Poyraz