Farkında mıyız hemen herkes bir şeyler tavsiye ediyor son zamanlarda... 
Ekranlar, gazete sayfaları; sosyal medya hesapları tavsiye edenlerden geçilmiyor...
Kimi fazla kilolardan kurtulmanın beş formülünü sıralıyor... 
Kimi “hayat iksiri üçşey” diye kendine göre bir karışım tavsiye ediyor...
Kimi uykusuzluk için formüller aktarıyor... Kimi diz ağrısına, kimi bel ağrısına... Kimi baş ağrısına ilaçgibi tavsiyelerde bulunuyor...
***
Diyetisyen tavsiye ediyor...
Doktor tavsiye ediyor...
Fizyoterapist tavsiye ediyor, herbalistler tavsiye ediyor... 
Kimi “onu yeme bunu yeme” diyor. Kimi “şunu ye bunu iç” diyor
Kimi türlü çeşit tarifler yapıyor.
***
Eh bir tarif de biz edelim dedik bundan cesaret ile... 
Öyle ya tarif edenleri takip edenlerin sayısı da fena değil hani... 
Biz de kendi mecramızda tavsiyemizi yapalım, önerimizi sıralayalım ne dersiniz?
Yalnız bizim tavsiyelerimiz de hatırı sayılır türdendir bakın... Öyle tavsiye dediysek kafadan atmıyoruz... Bu konuda hayatını sağlığa adamış, binlerce hastası olmuş, onlarla klinik tecrübeler yaşamış doktorların, diyetisyenlerin, herbalistlerin, bütüncül tıp uzmanlarının yaptığı ortak tavsiyeler bizimkisi...
***
Birincisi, her mevsimde tabiat, doğa bize ne veriyorsa onu yemeye çalışacağız. 
Mevsimi öncesinde mevsimi sonrasında, yok turfandadır, yok konservedir filan diyerek mevsim dışı beslenmelere fazla dönüp bakmayacağız...
Ha, turşu gibi fermente olanlara, kurutma olarak saklananlara eyvallah... Atalarımız bu konuda tarhana yapmışlar, pekmez yapmışlar, pestil yapmışlar... Neler neler... 
İkincisi, mümkün olduğunca beslenmede tencere yemeği yemeye çalışmalıyız...
Öyle reklamlarda gözümüze gözümüze soksalar da ambalajları göz kamaştırıcı olsa da markası dünyaca değil uzayda bile ünlü olsa da mümkün mertebe endüstriyel ürünlere ambalajlı ürünlere rağbet etmeyeceğiz, yüz vermeyeceğiz...  
Üçüncüsü çok önemlidir, acıkmadan yememeye çalışacağız, yemekten de tam olarak doymadan kalkmaya özen göstereceğiz. Yani tıka basa yemeyeceğiz... Ara öğünlerde elimize ne geçerse, abur cubur atıştırmamaya tıkınmamaya özen göstereceğiz...
Dördüncüsü hayatımıza meyve kültürünü mutlaka getireceğiz... İnanın, değil günlerce aylarca meyve yemeyenlerimiz var aramızda... 
Oysa meyve vücudun vitamin ve mineral bakımından en önemli tamamlayıcılarıdır... Tabii ki onda da mevsiminde ne çıkıyorsa ona göre dikkat gerekiyor... 
Kuruyemişleri pek söylemiyoruz çünkü hemen herkes çok sevdiği için kuruyemişsiz kalmıyor... Onda da aşırıya kaçmadan fındık fıstık ceviz, üzüm, badem vb. yemeyi ihmal etmiyoruz... 
Bir de sağlık deyince aklımıza sadece ağzımız, boğazımız, midemiz gelmeyecek... 
Sağlıklı bir hayat için bulunduğumuz çevrenin temiz oluşuna dikkat edeceğiz. Temiz hava olması, manyetik alana maruz kalmamak, egzoz dumanlarından uzak durmak. Deterjanlar, parfümler vb. konusunda aşırıya kaçmamak... Streçdedikleri tarzda vücudu sımsıkı saran kıyafetler yerine derinin rahat hava alabileceği bol kıyafetlere de özen göstermek gibi hassasiyetleri yok saymayacağız...
Yürüyüşü aksatmayacağız... Çiğnemeyi unutmayacağız...
Vücudumuza “Acıkmadan yeme, doymadan kalk, hayatına bak” diyeceğiz...