İkimiz de Türkçe konuşuyorduk ama anlaşamıyorduk. Bendeniz bayram haftası diyordum, o sandal tahtası diyordu.

Ben eğitim işlerimizin ıslahından bahs ediyordum, o İmamoğlu diyordu.

Ben dinin ve tasavvufun içinin boşaltılmasından söz ediyordum, o din çok ilerliyor diyordu.

Ben Mısır soğanı diyordum, o Antep kebabı diyordu.

Ben Osmanlıca diyordum, o arı duru sade suya tirit dil diyordu.

Ben KDV`li yasal seks köleliğini kınıyordum, o Feminizm türküleri okuyordu.

Ben ciddî kültür ve düşünce kitapları okumalı diyordum, o polemik yazıları diyordu.

Ben Yıldız Parkı`ndaki papağanlardan bahs ediyordum, o vur beline kazmayı diyordu.

Ben keyfiyet diyordum, o kemiyet diyordu.

Ben mantık dedim, o sandık anladı.

Velhasıl kendisi ile bir saat sohbet ettik, bir türlü anlaşamadık.

Bir hastayı doktorlar ve ilaçlar mı iyi eder?.. Cevap: Sağlık da hastalık da Allah`tandır. Doktor ilaçvesiledir. Onların iyi edemediği nice hasta ve hastalık var. Tıbbın açıklayamadığı iyileşmeler, şifa bulmadığı vak`alar var.

Lüks gemiler, batarlarsa birinci sınıf lüks mevkileri süitleri lüks yolcuları ile birlikte cümbür cemaat batar.

Bir tek mantık yoktur. Bir sürü mantık sistemi vardır. En doğru mantık İslam mantığıdır ama bileni yok denecek kadar azdır.

Nohut, bulgur pilavı, hoşaf... Bunları yerken ağlıyor, ya Rabbi bana niçin biftek, kuzu dolması, kaymaklı tatlı vermiyorsun diyordu. Nankör herif!..

Siyonistler, merkezi Kudüs olan bir cihan imparatorluğu kurmak istiyor, bu maksatla üçüncü dünya savaşına yol açacak akılsızlıklar yapıyor. Dimyat`a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar.

İsrail Golan Tepeleri`ni ilhak edecekmiş. 1939`da Nazi Almanya`sı Danzig`i almıştı... Sonra ne olmuştu?

İkinci Dünya Savaşı`nı Hitler kazanmış olsaydı, Müslümanların durumu ne olurdu?.. Cevap: Bu kadar kötü olmazdı.

Her taşın altından bir Selanik Dönmesi çıkıyor.

Merak ettiğin ünlü bir kişi Dönme midir? İsmini yaz, yanına Dönme Yahudi kelimelerini ilave et, öğrenirsin.

Okumayan kimselere ne olur?.. Onların kafalarının içi boş kalır.

Ne okumalı?.. Öğrenilmesi zaruri yahut lüzumlu olan faydalı, aydınlatıcı, uyarıcı, bilgilendirici kitaplar ve yazılar okumalı.

Ayasofya camiinin vakfiyesindeki ağır lanet şartından korkmayanlara ne demeli?

Kaba saba din âlimi olmaz. Â lim zarif, edib, kibar, görgülü olmalı.

Müslümanlar kilolarına dikkat etsin.

Zavallının ömrü cep telefonu zevzeklikleri ve gevezelikleriyle geçip gidiyor da farkında değil.

Bir Müslüman parayı ana değer yaparsa, aklı fikri para kazanmak olursa encamı iyi olmaz.

Yükseldikçe alçalanlar...

Müslüman, azılı agresif İslam düşmanlarına oy vermez.

Futbol kulübü gibi tarikat cemaat tutan holiganlar gerçek dindar değildir, dindar görünen içi boş kimselerdir.

İlmihalini, akaidini, fıkhı bilmeyenler tarikatli Müslüman olmaz, tarikatçı olur.

Onca filozofun hiçbiri mutlak gerçeği bulamamıştır. Mutlak gerçek sadece akılla bulunmaz. Vahyin ışığı ile bulunur.

Resulullah (Salât ve selam olsun ona), 'Siz birbirinizi sevmedikçe mü`min olamazsınız' buyurmuş. Bir kısım Müslümanlar birbirlerini niçin sevmiyor?

Türkiye şifahî (sözlü) kültürden yazılı medenî kültüre geçmedikçe düzelmez.

Zeytinburnu Belediyesi`nin yayınladığı Z dergisinin atlarla ilgili sayısında okudum, hipo-terapi (atlarla tedavi) ile bazı hastalar şifa buluyor, düzelip iyileşiyormuş.

Bilin bakalım, en iyi hastahane hangisidir?.. Cevabını hemen vereyim: İçinde hasta olarak yatmadığınız hastahanedir.

Medya halkın gözü kulağı dili vicdanı beynidir. Medya vazifesini yapmazsa vücut felçolur.

Pilotsuz uçak, kaptansız gemi, müdürsüz fabrika, kraliçesiz arı kovanı olur mu? Olmaz. Peki İslam dünyasının niçin bir başı yok?

Kanaat gidince, israf yaygın ve yoğun hale gelince neler olur? Bereket gider. Bereket gidince her şey, tepeden tırnağa bozulur.

Camide, hele Cuma hutbesi okunurken cep telefonuna bakmak, mesaj yazıp okumak nedir? Cami adabına aykırıdır... Mukaddesata saygısızlıktır... Terbiyeli ve görgülü Müslüman`a böyle bir şey hiçyakışmaz.

Görüşmek isteyen bir gence: TAM randevu saatinde gelmelisiniz... Zili bir kere çalmalısınız... İçeriye girerken cep telefonunuzu kapatmalısınız (sessize almak yeterli değildir)... İstanbul görgü nezaket ve kültürüne uygun hareket etmelisiniz... Not alacaksanız cep telefonuna değil, güzel bir deftere yazmalısınız... Küçük bardakla verilen çaya birden fazla şeker atmamalısınız... Ben kelimesini kullanmamalısınız... Gittikten sonra kendiniz için 'Ne efendi, ne kibar, ne değerli genç' dedirtmelisiniz.

Aklı fikri, dini imanı, ideali para olan birine: Görüşme talep etmişsiniz. Görüşmesek iyi olur...

Daha Sultan Abdülaziz`in ahı çıkmadı. Ondan sonra sırada Sultan Abdülhamid`in, Sultan Vahidüddin`in, Halife Abdülmecid Efendinin ahları var. İskilipli  tıf Efendinin, Şeyh Es`ad Erbilî nin, Trabzon meb`usu Ali Şükrü beyin ve daha nicelerin ahları var.

Ayasofya`nın önünden ürpererek geçtim. Cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han hazretleri, benim bu camiyle ilgili vakfiyemi çiğneyenlerin üzerine Allah`ın laneti olsun diye haykırıyordu.

O zat sofu dindar geçinir ama Efendimizin yiyip içmekle ilgili Sünnetine hiçriayet etmez. Çatlayıncaya, patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yer yer yer.