KKTC’de yaşayan 72 yaşındaki Rahime Aydenk, 30 yıldır toplum içerisinde ‘zehirli guatr’ olarak bilinen hipertiroidizme hastalığıyla mücadele ediyordu. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesine gelen Aydenk, Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Selim Bodur tarafından ameliyat edildi. 72 yaşındaki kadının boğazından 30 santimetrelik bir kitle çıkarıldı.
30 yıldır korktuğu için ameliyat olmayan kadın, nefes almakta güçlük çekince Trabzon’a geldi
Ailesiyle 1976’da Trabzon’un Araklı ilçesinden KKTC’ye giderek yerleşen Aydenk, 30 yıldır toplumda “zehirli guatr” olarak da bilinen hipertiroidizme (tiroit bezinden aşırı hormon salgılanmasıyla oluşan hastalık) bağlı şikayetler yaşadı. Korktuğu için sağlık kuruluşlarına başvurmayan kadın, nefes almakta güçlük çekmesi ve zayıflaması üzerine Trabzon’da tedavi olmaya karar verdi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesine gelen Aydenk, Dr. Öğr. Üyesi Muhammed Selim Bodur tarafından ameliyat edildi.
Başarılı operasyonla boynundaki dev kitle alındı
Yaklaşık 4 saat süren başarılı operasyonla, hastanın boynundaki 30 santimetrelik tiroit kitlesi alınarak patolojiye gönderildi. Hastanede 3 gün kalan hasta, şikayetlerinden kurtulmuş halde taburcu edildi. Ameliyat sonrası kontrol amacıyla hastaneye gelen Rahime Aydenk, 47 senedir KKTC’de yaşadığını, Trabzon’a tedavi için geldiğini söyledi. Operasyonun başarılı geçtiğini, doktorlarından çok memnun kaldığını anlatan Aydenk, “Kitle beni çok etkiledi. Vücudum ağırlaştı, kamburlaşmaya başladım, boğazım şişti, başım uyuştu, zayıflamaya başladım, çok zorlandım. Beni zorladığı an doktora gelmeye mecbur kaldım. 30 senedir vardı ama ameliyattan korktuğum için olmadım. Çok şükür kurtuldum ve şimdi çok iyiyim.” diye konuştu.
“Bu kadar büyük kitle çok nadir”
Genel cerrahi uzmanı Bodur ise hastanın boynunda büyük bir kitle olduğunu belirterek, “Boynunu kaplayan, iman tahtasının altına, kulaklarına kadar uzanan tiroidde büyük bir kitle ile bize geldi. Çok nadiren bu kadar büyük kitle görüyoruz. Tabii bu kadar büyük olduğu ve göğse de uzandığı için tomografilerle baktığımızda soluk borusunu ciddi oranda daralttığını gördük.” dedi. Kadının tiroit hormonlarının bozulduğunu ifade eden Bodur, şöyle devam etti: “Hastamız öncelikle endokrinoloji bölümüne yönlendirildi. Yaklaşık 2 aylık tedaviden sonra ameliyata uygun hale geldi. Sonrasında iman tahtasının kesilmesini gerektirebilecek bir durum olduğu için göğüs cerrahlarına da danıştık. Gerekirse ameliyata girebilecekleri halde organize olduk. Kan hazırlığımızı da yaparak hastamızı ameliyata aldık. İman tahtasının açılmasına gerek kalmadı. Olağan kesi yerinden tüm tiroit çıkarıldı. Kanama, ses kısıklığı gibi bir problem yaşamadık. 3. günde problemsiz taburcu ettik. Yara yerlerinde de bir problemimiz yok. Şu an tiroit hormon düzeylerinin düzelmesini ve patoloji sonucunu bekliyoruz.”
ZAMAN GEÇTİKÇE DAHA DA GÜÇLEŞİYOR
Bodur, tiroit ameliyatlarının genellikle kanser şüphesiyle yapıldığına işaret ederek şunları kaydetti: “Kanserler, yaklaşık yüzde 5’i dışında iyi seyrediyor. Tedavilerle hasta yaşamına normal devam edebiliyor ama bunları hafife almamak gerekiyor. Çünkü her geçen zaman ameliyat daha güç hale geliyor ve bazen nadir durumlarda daha iyi seyreden kanser türleri daha kötü seyreden kanser türlerine dönüşebiliyor. Büyümeye devam ediyor, nefes alıp vermeyi zorlaştırıyorsa ameliyatı her geçen süre daha zor hale getiriyor. Ondan dolayı kontrolleri yapılırsa, biyopsi gerekliliğinde biyopsi, ameliyat gerekliliğinde ameliyatlar yapılarak hastalar büyük başarı oranıyla tedavi oluyorlar.”