Bir simülasyon içinde yaşadığımız teorisi sıkça ortaya atılıyor ve tartışılıyor. Peki gerçekten bir simülasyonda yaşıyor olabilir miyiz? Simülasyon teorisi gerçek olabilir mi? Bu sorunun cevabını bulmak için, bazı fiziksel ve mantıksal sınırları göz önünde bulundurmak gerekir. İşte bu ilginç soruya dair yanıtlar...
Simülasyon Nedir?
Simülasyon, gerçekliği taklit eden bir modeldir. Simülasyonlar, eğitim, araştırma, eğlence, test gibi amaçlarla kullanılabilir. Simülasyonlar, bilgisayarlar, yazılımlar, sensörler, robotlar, yapay zeka gibi teknolojik araçlarla oluşturulabilir. Simülasyonlar, gerçekliğe ne kadar yakın olursa olsun, gerçekliğin kendisi değildir. Simülasyonlar, gerçekliğin sınırlarını, kurallarını, özelliklerini taklit eder, ancak bunları değiştirebilir, manipüle edebilir ya da yaratıcı bir şekilde kullanabilir.
Simülasyon Hipotezi Nedir?
Simülasyon hipotezi, hayatımızın aslında bir simülasyon olduğunu öne süren bir felsefi iddiadır. Bu hipoteze göre, bizim gerçeklik sandığımız şey, bize sunulan bir sanal gerçekliktir. Bu sanal gerçekliği yaratan, bizden çok daha gelişmiş bir medeniyet ya da varlıktır.
Bu varlık, bizim için bir amaç, bir deney, bir oyun ya da bir eğlence yaratmış olabilir. Bu hipotezin kanıtlanması ya da çürütülmesi çok zordur, çünkü bizim algıladığımız gerçeklik, simülasyonun bir parçasıdır. Bu yüzden, simülasyonun dışına çıkıp, gerçek gerçekliği görmemiz mümkün olmayabilir.
Simülasyon İçin Gereken Bilgisayarın Boyutu
Bir sabit disk sürücüsünün, tek bir bitlik bilgiyi depolamak için yaklaşık 100,000 atom kullanıyor oluşundan yola çıkarsak ve bu bilgiye, gözlemlenebilir evrende yaklaşık 10^82 tane atom olduğu tahminiyle birleştirirsek, bu kadar çok sayıda atomun bilgisini depolayabilmek için gereken bellek ihtiyacı devasa olacaktır. Yani şunu desek yanlış olmaz; gözlemlenebilir evreni simüle etmek için bu evrenden daha büyük bir bilgisayara ihtiyaç var.
Simülasyon İçin Gereken Bilgisayarın Hızı
Bu limit, bir bilgisayarın ne kadar hızlı olabileceğinin bir ölçüsü. Bu da kilogram başına saniyede yaklaşık 1.4 x 10^50 bitlik işlemle sınırlı. Tabii ki bu bilgisayar işlem yapabilmek için belirli bir enerji harcayacak. Ne kadar harcar? Meşhur e = mc^2 ne kadar gerektiriyorsa; yani kütlesiyle doğru orantılı olacak şekilde enerjiye ihtiyaç duyar. Diyelim ki 1.5 kiloluk bir laptop kullanıyorsunuz. Bunun ihtiyaç duyacağı enerji: (1.5) X (8.99 X 10^16) = 134,850,000,000,000,000 joule olur.
Simülasyon İçin Gereken Bilgisayarın Kapasitesi
Bu, fiziksel nesnelerin depolayabileceği bilgilerin temel sınırı olarak da tanımlayabileceğimiz bir ölçü. Belirli miktardaki madde için maksimum bir entropi seviyesi ön görür ve bit kullanan klasik bilgisayarları da kübit kullanan kuantum bilgisayarların kapasitesini de sınırlandırır. Yerel olarak ihlal edilebilir mi? Belki ama zaten ilk iki madde, buna sıra gelmesine bile gerek kalmadan böyle bir simülasyon olasılığını imkânsız seviyesine getiriyor.
Simülasyonun Gerçekliği
Evrenimiz kadar akıcı ve detaylı bir yapıyı simüle etmek için, ondan çok daha büyük ve karmaşık bir yapıda yaşayan, zekâ olarak da çok daha yüksek seviyelerde gezinen canlılar gerekir. Üstelik simülasyonlar genellikle kısa süreler içerisinde sonlandırılır ya da kapatılır. Evren simülasyon olmak için fazla uzun süredir “hayatta”.
Simülasyonun Sınırları
Mesela RDR2 gibi açık dünya haritalı bir oyun oynadığınızı düşünün. Siz haritada ne tarafa doğru gidiyorsanız bilgisayar o bölgedeki haritayı oluşturur. Arkanızı, diğer yanlarınızı görmediğiniz, sadece önünüzü gördüğünüz için o kadarını oluşturması yeterlidir. Biraz ilerlediğinizde yeni bölgeleri oluşturmaya devam eder. görünenin dışındaki harita (yani dünya) sizin için yoktur.
Daha basit oyunlarda, mesela bir yaratığı öldürüp geçtiğiniz yere geri dönüşte, yaratığın cesedinin orada olmadığını, izleriyle beraber tamamen yok olduğunu görürsünüz. Hatta bazen siz oradayken yok olur. bazı durumlarda oyun hataları (bug’lar) olur ve grafikler bozulur. Bazen simülasyonlar çökebilir.