Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
İbrahim Ethem Gören
İbrahim Ethem Gören

Dr. Hasanagić ile ‘Bosna mucizesi’ ve Aliya üzerine – I

Aile dostumuz, değerli büyüğümüz, bir dönem Hayrabolu da ve Kırklareli de ikamet eden, Hersek Nevada Kantonu Hukuk Müşaviri, mütfekkir, yazar Dr. Senad Hasanagić ile öznesinde Bosna mucuzesi ve Aliya İzzetbegoviçolan bir e-mülakat gerçekleştirdik.

Senad Bey, evvelemirde Aliya üzerine neler söylemek istersiniz?

Aliya İzzetbegoviçhakkında çok şeyler söylendi, yazıldı, tekrarlanmaya hiçgerek yok. Bu dünyada her şey iki şekilde gösterilebilir, yorumlanabilir. Bir şekil dünyevi mantıkla kuru` gerçekleri sıralamak, olanları uygun metodoloji ile açıklamak. Bu şekil herkesçe kabul edilen şekil, bilimsel çalışma zaten şöyle olmalı. Ancak, tarihteki bazı olaylar her zaman bilimsel metotlarla elde edilen sonuçlarına göre yetersiz anlatıldığı izlenimi veriyor.&nbsp

Mesela; ?

Bilirsiniz İbrahim Ethem Bey bunları. Böyle olaylar İslam`ın 15 yıl içinde okyanustan okyanusa yayılması, Osmanlıların 400 atlı ile başlayıp 3 kıtaya yayılması ve farklı grupları yüzyıllar boyunca idare etmesi gibi;

Sözü sanırım Bosna direnişine getireceksiniz?

Evet, sözü senin ve benim memleketime Bosna`ya getireceğim. Bosna Hersek`te 20. Yüzyılın sonlarındaki savaşta BH Ordusu`nun direnişi de böyledir aynen. Aliya İzzetbegoviçbunu ‘Bosna Direnişi Mucizesi’ olarak nitelendirdi. Bütün uzmanlara göre bu direniş dıştan bakıldığında, Batı`dan da, imkânsız idi, beklenemezdi.&nbsp

Aliya`nın bu husustaki tesbitleri nasıldı?

İzetbegoviçbunun hakkında yazdı:&nbsp &nbsp ‘İlk şaşkınlıkları, dayanıklılığımız ve direnişimizden oldu. Yirmi günde bozguna uğrayacağımız düşünülüyordu. İki ya da üçhaftalık bir harekâtın planlandığını gösteren belgeler bunu ispatlıyor.’ Böyle dayanıklı bir ordunun askerlerinin bütün zorluklara rağmen moralinin çok yüksek olması lazım. Bu moral Aliya`yı bile şaşırtıyordu: ‘Bunlar iyi insanlar, cesur insanlar. Garip şeyler oluyor. Bana şöyle diyorlar: Başkanım ne yiyeceğimiz ne de içeceğimiz var`. Ve ben onlardan şunu söylemelerini bekliyorum: Çalış ve bize yardım et.` Ancak onlar şöyle söylüyorlar: N`olur, pes etmeyin, bizlere yeterince güçlüyüz, sonuna kadar savaşacağız`. Bu inanılmaz bir şey. Bazen çok şaşırdım …’&nbsp &nbsp

&nbsp &nbsp `height=&nbsp &nbsp

Pekiyi Bosna Müslümanlarının bu direnişi karşı taraf`tan nasıl algılanıyordu?

Bunun cevabını da Aliya`dan almak mümkün. Boşnaklara karşı savaşan bir Sırp subay Bosna Hersek Ordusu askerleri hakkında bunu da söyledi: ‘Şu insanlar hakkında, ne kadar da düşman olurlarsa, ben hep övücü sözler söylüyordum. Çünkü onlar gerçekten çok, ama çok cesur.’&nbsp &nbsp &nbsp

Karşı taraf` cesaret derken Müslümanların imanına atıfta bulunuyor olsa gerektir

Aynen belirttiğiniz gibi. İman her şeydir. Hakikatli insan var olunca onun Yaratan`a imanı da mevcut olur, O`nun her şeyi idare ettiğini bilir, her sonucun O`nun iradesine bağlı olduğuna iman eder. Böyle imanlı olanlar kendi kararlarını alırken kuru` gerçekleri de göze alırlar, ancak onların rehberi her zaman Yaratan`ın söylediği, emrettiği veya yasakladığı olur.&nbsp

‘Başarı Allah`tandır.’

Onlar bütün başarıların sadece Allah`tan geldiğini bilen derin bir inançsahipleridir. Aliya İzzetbegoviçböyle bir insan idi, onun esası buydu. İzzetbegoviçböyle bir insan olmasaydı, sadece dıştan görülen gerçekler esasında kararlar alsaydı, Bosna Hersek`i savunmaya, çok defa daha kuvvetli düşmanlarla savaşmaya karar vermezdi. Bir Müslüman, bir mü`min olması, yazdığı ve yaptığına göre pratikte somut durumlarda İslam`ın emirlerini ve yasakları uyguladığı çok açıktır, aynen cennetmekânın söylediği gibi: ‘Binaenaleyh, bu dünyadaki hayatımızı hakiki manada anlamak, her şeyi ihata etmek ve her şeye hâkim olmak hevesine kapılmadan çabalamak ve doğduğumuz yer ve zamanı, yani kaderimiz ve Allah`ın iradesi olan yer ve zamanı kabul etmeğe hazır olmak demektir.’

Boğaziçi Yöneticiler Vakfı`nda bildiğiniz gibi Aliya Okumaları yapıyoruz. Köle Olmayacağız kitabı özelinde zatıâlinizi de misafir etmiştik yakın zaman önce. Günümüz

`height=

Gençlerinin Aliya`yı anlayabilmelerine yönelik neler söylemek istersiniz?

Aliya İzzetbegoviç`i anlamak için doğduğu ve yaşadığı yeri ve topladığı tecrübesini anlamak lazım. Bunun için ilk önce Bosna Hersek`in nasıl bir toprak olduğunu anlatalım.

Dinliyoruz, buyurunuz Senad Bey;

İnsanlık ağacında kalın dallar var, bu da büyük medeniyetlerin dalları. İslamiyet dalında daha ince dallar çıkıyor. Bu dallar birbirine çok benzer, ama her dalın kendine has tarihi, yükselişleri, düşüşleri, fetihleri, kayıpları, gelenekleri, anlayışları var. Bunlardan bir dal Osmanlı dalı. Ancak, bu dala en doğru Osmanlı Medeniyeti demek. Bu medeniyet o kadar zengin miras bıraktı ki, nerede bulunduysa bu gün de orada esas değerleri de mevcut. Bu dalın yaprakları var. Yapraklarından biri Bosna Hersek tir. Bu yaprakta özel bir toprak, özel bir millet var.&nbsp

Niye özel?&nbsp

Bazı müslüman milletler kendilerini bir medeniyetle sınırlıyor. Ancak, haritaya bakarsanız, Osmanlı Medeniyeti nin en derin izleri taşıyan Bosna Hersek ve orada yaşayan müslüman olan Boşnaklar Avrupa nın göbeğinde başka medeniyetlerle tamamen çevrilmiş, diğer yapraklardan ayrılmış. Toprağı küçük, sayısı az… Acil ve doğrudan yardım bekleyemezler. Bunun için özeldir.&nbsp

Bahsettiğiniz yaprak misalinde Bosna yı nerede konumlandırıyorsunuz?

Ortada İbrahim Ethem Bey. Yaprağın tam ortasında Bosna, Saray Bosna bulunuyor. Sadece bir kaçyıl önce savaşlar tarihinde en uzun süren ablukaya dayanan Saray Bosna. En uzun süren. Etrafındaki medeniyetler acımasız bakışlarla yok olmasını&nbsp bekledi. Böyle bir yaprak bu. İlk önce vurgulamak gerekiyor ki dışarıdan bakanların` Türkiye`den Yunanistan ın Trakya Müslümanları, Bulgaristan dakiler, Makedonya Müslümanları, Aranavutluk Müslümanları, Sancak Müslümanları ve Bosna Hersek Müslümanlarından ibaret gördükleri bu bölgeye Batı ve Ortodoks Dünyası, hâsılı İslam ın ve Müslümanların düşmanları &bdquo Yeşil Transfersal’ veya ‘Avrupa nın Kalbindeki Yeşil Mızrak’ diyorlar ve bu sözümo ona ‘mızrağı’ kırmaya ve yok etmeye çalışıyorlar. ‘Avrupa nın kalbine’ en yakın olan bu mızrağın ucu Bosna Hersek tir.

Devam ediniz lütfen…

Bosna Hersek ten Garp a dogru Amerika ya kadar hep Garp Hıristiyanlığı uzanıyor. Şark a bakarsanız Sibirya ya kadar hep Ortodoksluk bulunuyor. Bu durumu en net şekilde yaprağın ucunda, Hersek`te görebilirsiniz.&nbsp

Pekiyi yaşadığınız şehir, Mostar;

Yaşadığım şehir Mostar`ın doğu tarafındaki tepeye çıkarsanız karşınızdaki Mostar`ın batı tarafındaki Hum tepesinde savaştan sonra Katoliklerin diktikleri 33 metrelik haçgörürsünüz.&nbsp

Mostar`da gördüm o haçı; &nbsp

O gördüğünüz haç, batıya batı Hristiyanlığına uzanıyor, yerli bir Müslüman millet artık yok. Doğuya bakarsanız fazla uzak olmayan tepeler ve dağlar göreceksiniz. Bu tepelerden ve dağlardan Ortodoksluk uzanıyor. Bu iki medeniyet arasında Konjic şehrinden güneye uzanan dar bir toprak şeridi sıkıştırıldı. Bu şeritte Osmanlıların yaptıkları en güzel mimarlık eserleri arasında yer alan Mostar`da Eski Köprü, Blagay`da Buna nehrinin kaynağındaki tekke, Poçitelj kasabası, Stolac`taki tarihi yapılar bulunuyor. &nbsp

`height=&nbsp &nbsp

Sözün bu yerinde Bosna`nın tarihine, Bogomillere değinelim;

Nasıl arzu ederseniz; &nbsp

Bosna Hersek` dediğimiz yaprak üstünde etrafındaki o iki medeniyetin temsilcilerinin ve ifacıların hep yukarıya kaldırılmış kesmeye razı olan iki kılıcı vardı. Vurmaya, yok etmeye razı, her anda. Öyleydi, Osmanlılardan önce de. O zaman da bu toprakta yaşayan Bogomilleri hem Katolikler hem de Ortodokslar yok etmek istediler. &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp &nbsp

Sırbistan`da hükümdar olan Nemanja`nın en büyük oğlu Vukan Nemanjiç1199 yılında katolik Papa`ya yazdığı mektupta Bosna`daki Bogomillere soy kırımı yapmayı öneriyor ve onları ‘tahıldan karamuk temizlemek’ gibi imha etmemeye çağırıyor. Osmanlı ve Osmanlı dan sonraki dönemlerinde bu yerde, bu topraklarda soykırım niteliğini taşıyan 11 katliam gerçekleşti. Son savaştaki soykırım böyle davranmanın devamı ve tasdikidir. Demek ki, 1199 Yılından Srebrenica Soykırımı`na kadar fazla bir şey değişmedi.&nbsp &nbsp &nbsp

Buna rağmen, her şeye rağmen siz de Aliya gibi yeni bir dil, gönül dili inşa etmeye çalışarak birlik, beraberlik ve birlikte huzur içinde yaşama mesajları veriyorsunuz;

Bahsettiğiniz gönül dili Müslüman dilidir İbrahim Ethem Bey.&nbsp Bizler&nbsp ‘bu topraklarda beraber yaşayalım’ diyoruz. Aliya İzetbegoviçkonuşmalarında höşgörüyü genelde ilk önce hep daha zayıf olanların istediklerini söyler. Ancak biz Sırpları ve Hırvatları düşman olarak görmedik, ‘beraber yaşamanın yollarını aradık’ onlardan daha güçlü olduğumuz zamanda da, onlardan zayıf olduğmuzda da. Böyle öğrendik ecdadılarımızdan. Bu birlikte yaşam zaten medeniyetimizin esas değeri. Bu değer Türkiye Cumhuriyeti ne, Bosna Hersek e de Osmanlı Cihan Devleti nden miras kaldı. Başkaları ise bunu sadece bizden zayıf oldukları yerlerde ve zamanlarda kabul ediyorlar.&nbsp

Şark ve Garp, Ortodosluk ve Batı Hırıstiyanlığı aralarında sıkıştırılmış Müslüman Boşnaklara karşı nasıl davrandı?&nbsp Müsaadenizle cevabı Aliya dan alalım… Lütfen, buyurunuz efendim…

Son savaşta Batı nın rolünü ise Aliya İzetbegoviçşöyle anlatıyor: ‘Batı buraya geldi, bizim elimizi kolumuzu bağladı ve çekip gitti. Batı nın müdahalesi askeri ambargo koymak oldu. Hem benim ülkem işgal ediliyor ve hem de hiçbir şey yapmayalım diye elimiz kolumuz bağlanıyor … Batı hem bizi korumuyor hem de kendi kendimizi savunmamızı yasaklıyor.’

Yarın: Aliya özel bir liderdir.

&nbsp

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR