Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin merkez kampüsünde kadim sanat müessesesinin 140. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ‘Medresetü`l-Hattâtî n`den Akademi`ye Geleneksel Türk Sanatları 1915-2022’ programı özelinde hazırladığımız yazı dizimizin altıncı ve son bölümünün öznesinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin Hat Sanatı Anasanat Dalı var.
Hat, çizgiyi ve dahi satırı ifade eder.
Hattatların kamış kalemlerinden neş`et eden hat çizgi, yol manalarında kullanılmakta olup genel olarak ince noktaların birleştirilmesiyle meydana gelen çizgiyi ve dahi satırı ifade eder. 
Hüsn-i hat ise Arap alfabesinin belirli estetik ölçülere sadık kalınarak yazılmasıdır. Ecdadımız hat sanatını ‘Cismânî âletlerle icra edilen rû hânî mühendislik’ şeklinde tarif etmiştir. 
Sülüs, nesih, tevkiî , reyhanî , muhakkak, kû fî , talik, rika, icâze, divanî ve celî divanî belli başlı hat nevilerini oluşturur. Hat sanatının temel malzemeleri ise aharlı kâğıtlar, kamış kalemler ve is mürekkepleridir.
Yazının tarihi kâinatın yaradılışına uzanır;
Yazının tarihi kâinatın yaradılışına uzanır; Kavimler, dünya tarihinin bilinen dönemlerinden itibaren muhtelif yazılar icat ederek iletişimlerinde önemli bir vasıta olarak kullandı. Yazı bulununcaya kadar geçen zamana kadar topluluklar öncelikle muhtelif motifleri iletişim aracı olarak seçti. Bugün için tarihi değeri oldukça yüksek olan bu araçlar, dönemler itibariyle gelişim sağladı zamana ve ihtiyaca göre tekâmül etti… Himyerî `den Fârisî `ye, İbrânî `den Yunânî `ye, Berberî `den Hindî `ye kadar onlarca kavmin yazısı mezkû r tekâmüle örneklik teşkil eder. 
Malum olduğu üzere Hz. Â dem (as) tarafından başlayan yazı araçve gereçlerinin kullanımı, belirtilen süreçten geçerek Sevgili Peygamberimize (sav) kadar ulaştı. Sevgili Peygamberimize (sav) ilk vahiyler gelmeye başladığında, vahiyler bir taraftan Habibullah`ın (sav) sadrına nakşedilirken, diğer bir taraftan da vahiy kâtiplerine yazdırılıyordu. Vahiy kâtipleri ilâhî mesajları Mekkî şeklinde ifadelendirilen bir çeşit Ma`kilî /Kû fî yazı ile en güzel bir hâlde yazmanın gayretinde bulunuyordu. 
O dönemlerde yazılar tahta kalemler ile deve kemiklerinin üzerlerine, Mısır`dan getirilen parşömenlerin üzerine, ince ceylan derilerinin üzerine mürekkep çeşitleri başta olmak üzere kırmızı ve mavi renklerdeki boyalar kullanılarak hassas bir şekilde yazılıyordu. Kâğıt bulunamadığı zamanlarda âyet-i kerî meler geniş tahtaların sathına ya da düz taşların üzerine oyulmak suretiyle nakşediliyordu. 
Hicrî ilk asırdan itibaren Kur`ân-ı Kerî m yazısı üzerine çalışan sanatkârlara önceleri kâtip, küttâb, verrak ve ardından da hattat denildi. Sonraki dönemlerde kâğıt çeşitlerinin çoğalmasıyla birlikte, yazıyı kemâliyle yazan hattatların adedi çoğaldı ve Türklerin kamış kalemlerinin ucunda kudsî bir sanat izzetine kavuşan Kur`ân-ı Kerî m kitâbeti, asırlar boyunca sarkaçlanarak günümüze kadar ulaştı. 
Kur`ân-ı Kerî m Mekke`de, Hicaz`da nâzil oldu Mısır`da okundu İstanbul`da yazıldı.
Ecdadımız, İslâmiyet`le şereflendikleri zamanlarda deri işlemeciliğinde oldukça mahirdi… Kısa zamanda İslâm yazısına intibak eden sanatkâr dedelerimiz yazıda da hünerlerini göstermekte gecikmeyerek hat sanatı tarihinde ekol olan Şeyh Hamdullah, Hâfız Osman, Ahmet Karahisârî , Mustafa Râkım, Kazasker Mustafa İzzet Efendi, Hasan Rıza Efendi, Sâmi Efendi, Yahya Hilmi Efendi, Bakkal Arif Efendi, Mehmet Şefik Efendi, Kayışzade Hâfız Osman, Necmeddin Okyay, Mustafa Halim Efendi ve Hamit Aytaçgibi güzide sanatkârlar, Türkler arasından yetişti. Ve böylelikle hâfızalarda yer eden tarihi hakikat ortaya çıktı: ‘Kur`ân-ı Kerî m Mekke`de, Hicaz`da nâzil oldu Mısır`da okundu İstanbul`da yazıldı.’ 
İstanbul`da tam altı asırdır hat sanatı üzerine çalışılıyor. Mushaflar göz nuru ile kaleme alınıyor. İstanbul`un fethinin akabinde tesis edilen Saray (Fatih) Nakkaşhânesi, Asitane`nin ilk kurumsal hat mektebidir. Burada başlayan kitâbet çalışmaları bilahare İstanbul`un tüm medrese, dergâh, mektep, cami ve mescitlerine yayıldı. Medreselerin kandillerle aydınlanan derviş odalarında kamış kalemler, asırlar boyunca aharlı kâğıdın üzerinde zikir sesine durdu; İstanbul`da yüzlerce hattat, binlerce, on binlerce Mushaf-ı Şerif, hilye, levha kaleme aldı camiler yazılarla donatıldı.
XIX. yüzyılda hat sanatını canlandırma gayretleri!
Böyle bir girişten sonra konumuza odaklanmaya başlayalım. MSGSÜ Geleneksel Türk Sanatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Faruk Taşkale, Osmanlı Cihan Devleti`nde hüsn-i hat eğitim ve öğretiminin Saray`a bağlı Enderû n-ı Hümâyû n ve Dî vân-ı Hümâyû n gibi kurumlarda veya Saray dışında, sıbyan mektebi ve medreselerde yapıldığını belirttikten sonra şu cümleleri kurar: ‘Hat sanatının eğitim ve öğretimi, bu mektep ve medreseler dışında, talebelerin yetenekleri doğrultusunda usta-çırak yöntemi ile de gerçekleştirilmekteydi.  XIX. yüzyılda hat sanatını canlandırmak için bazı teşebbüslerde bulunulmuştur. 
1894-Tâ`lî m-i Hat Şû besi
II. Abdülhamid döneminde, Ahmed Cevad Paşa`nın himayesiyle, hat eğitim ve öğretimi için Dî vân-ı Hümâyû n`da kurulan  Tâ`lî m-i Hat Şû besi, 1894`de faaliyete başlamış, ancak Ahmed Cevad Paşa`nın sadrazamlıktan azlinden sonra önemini kaybetmiştir. 
XX. yüzyıl başlarında hüsn-i hat ve bu sanatla yakından ilgisi olan tezhip, ebru, cilt gibi sanat dallarında bir duraklama dönemine girilmiştir. Bu sanatların eğitim ve öğretiminin düzene sokulması ve canlandırılması için bir eğitim-öğretim kurumuna ihtiyaçduyularak Medresetü`l-Hattâtî n (Hattatlar Mektebi) kurulması fikri benimsenmiş ve medresenin kurulması için çalışmalar başlatılmış akabinde de ‘Tersane Emini Yusuf Ağa Sıbyan Mektebi’nin binası  Medresetü`l-Hattâtî n`in yeri olarak belirlenmiştir.’ 
1915-Medresetü`l-Hattâtî n
1915 yılında açılışı yapılan Medresetü`l-Hattâtî n`in hat kadrosuna baktığımızda mühim yazı simalarını görürüz:  Kâmil Akdik,  İsmail Hakkı Altunbezer, Hulû si Yazgan, Ferid Bey, Hasan Rıza Efendi ve Hacı Nuri Korman Bey (Beşiktaşlı Nuri Efendi.)
1924-Hattatlar Mektebi
1924 yılının Mart ayında Medresetü`l-Hattâtî n`in ismi Tevhî d-i Tedrî sât Kanunu`na takılınca kapısına kilit vurulur. Mezkû r tarihten 9 ay sonra kurum bu kez Hattatlar Mektebi adıyla yeniden yazı yurduna dönüşür. 
1928-Şark Tezyî nî San`atlar Mektebi
Hattatlar Mektebi 4 yıllık yazı serüveninin ardından 1928 senesinde Harf İnkılabı mucibince amel olunarak kapatılınca bu tarihten bir yıl sonra hattatlarımızın kamış kalemlerinin zikri, bu kez hattın irfan merkezinin yeni adresinde ‘Şark Tezyî nî San`atlar Mektebi’nde işitilir. Reisülhattâtî n Kâmil Akdik, Mektep`te teşehhüd miktarınca Hulû si Efendi, Ferid Bey ve Nû ri Korman Bey ile mesai ortaklığı yaptıktan sonra bu cümle içinde isimlerini ahiren andığımız üçkudretli hattata vazifelerinden el çektirilir. 
1936-Türk Tezyî ni Sanatlar Şubesi
Şark Tezyî ni Sanatlar Mektebi 1936 yılında  ‘Türk Tezyî ni Sanatlar Şubesi’  nâmıyla Güzel Sanatlar Akademisi`ne bağlanır. Yazı sevdalıları Akademi`de Hattat Kamil Akdik ile birlikte Mustafa Râkım Unan, Nuri Korman ve Halim Özyazıcı`dan da temeşşük eder. 
1976-Geleneksel Türk Sanatları Kürsüsü
1976 yılına gelindiğinde Akademi`de Geleneksel Türk Sanatları Kürsüsü kurulur.  Kürsü`nün ‘Eski Türk Süsleme Yazıları’ bölümünün hocalıklarına Prof. Dr. Emin Barın, Hattat Hasan Çelebi ve Ragıp Tuğtekin görevlendirilse de Çelebi ve Tuğtekin, yoğunluklarından dolayı vazifelerinden feragat ettiklerinde Mahmut Öncü ve Bahâeddin Doğramacı, Emin Barın`ın yazı taliminde yârânı olur. 
1982-Mimar Sinan Ü niversitesi
Güzel Sanatlar Akademisi 1982 yılında Mimar Sinan Ü niversitesi`ne dönüşürken bu vasatta Hat Anasanat Dalı, Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü`nün güzide bir şubesidir.
2004-Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi
Mimar Sinan Ü niversitesi 2004 yılına gelindiğinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi adını alır.
2011-Geleneksel Türk Sanatları Bölümü 
2011 yılında görülen lüzum üzerine Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü`nün adındaki ‘el’ kaldırılır ve Geleneksel Türk Sanatları Bölümü sanat sevdalılarına ‘merhaba’ demeye başlar. 
1975-Hüseyin Gündüz
1975 yılında henüz lise öğrencisiyken Hattat Muhittin Serin`den nesih ve rik`a yazılarını öğrenen, akabinde Hattat Saim Özel hocadan nesih, Hâfız Kemal Batanay`dan da ta`lik yazı nevilerinin inceliklerini talim eden Hüseyin Gündüz, Prof. Dr. Emin Barın`ın atölyesine yedi yıl süreyle devam ederek bir yandan yazı tetkiki üzerine çalışır, diğer yandan da kû fi, dî vânî ve celî dî vânî yazılarında uzmanlık kesbeder. 
Hamid Aytaçbeyden sülüs ve nesih meşk ederek icazetini alan Hüseyin Gündüz 1985 yılında Mimar Sinan Ü niversitesi`nin Hat Anasanat Dalı`nda araştırma görevlisi olarak hizmet etmeye başlar. 
1989-Prof. Dr. Ali Alparslan
1989 yılında İstanbul Ü niversitesi`nden emekliye ayrılan, yakın dönem Türk hat sanatının beyefendi şahsiyeti Prof. Dr. Ali Alparslan, Mimar Sinan Ü niversitesi`nin hat anasanat dalına Sami Efendi ve Necmeddin Okyay merhumların yazı neş`esiyle birlikte kendine has asliyet ve terkip şuurunu üflemeye başlar. 
1996 -A. Rıza Özcan
Mimar Sinan Ü niversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi mezunlarından A. Rıza Özcan da 1996  yılında MSÜ hat anasanat dalının hoca kadrosuna dâhil olur. 
Dünden bugüne 1915`ten 2022`ye MSGSÜ Hat Sanatı Anasanat Dalı
Medresetü`l-Hattâtî n`den Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin hat sanatı anasanat dalının, içinden mütemadiyen kalem güzelleri geçen vakıasına kısaca nazar ettikten sonra bugüne gelelim. 
Hat Sanatı Anasanat Dalı Başkanı Dr. Hüseyin Gündüz
Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü bünyesinde konumlanan Hat Sanatı Anasanat Dalında, lisans, yüksek lisans ve sanatta yeterlik düzeyinde eğitim veriliyor. 
Hat Sanatı Anasanat Dalında Dr. Öğr. Ü yesi Hüseyin Gündüz (Anasanat Dalı Başkanı), Dr. Öğr. Ü yesi Emine Pınar Doğu, Dr. Öğr. Ü yesi Berrin Yapar Ü nal, Dr. Öğretim Ü yesi. A. Rıza Özcan ve Arş. Gör. Mehmet İşcan görev yapmaktadır.
Hz. Ali (kv): Hat sanatı hocanın öğretişinde gizlidir.
MSGSÜ Hat Sanatı Anasanat Dalı Başkanı Dr. Hüseyin Gündüz 47 yıldır, Hz. Ali nin (kv), ‘Hat sanatı hocanın öğretişinde gizlidir. Kıvamı çok çalışmakta, devamı İslâm dini üzere olmakla mümkündür’ şeklinde nakledebileceğimiz sözünün tam ortasında bir yerde kamış kaleminden birbiri ardına zikir sesleri alıyor.
Dr. Hüseyin Gündüz: Hat manevi bir ibadet gibidir.
Ü stad Hüseyin Gündüz, 2019 yılında kendisiyle yaptığım bir mülakatta ‘Hat sanatı size manevi olarak neler hissettiriyor?’ şeklindeki sualime şu cevabı vermişti: ‘Hat, manevi olarak bir ibadet gibidir. Temelinde güzel yatar. Hattın temelinde yatan güzeli, ruhunda, kalbinde ve kişiliğinde biriktiren sanatkâr bu güzeli diğerlerine yansıtır ve paylaşırsa amacına ulaşmış ve en güzel sanat eserini yapmış olur. 
Bir eseri hazırlarken yaşanan süreççok önemlidir. Sanatkâr metni belirledikten sonra harfleri dizerken, kompozisyonu tasarlarken, kâğıdı özenle seçerken, mürekkebi hazırlarken ve kalem ile kâğıdı buluştururken, kalemin çıkardığı sesten keyif alırken, kalem ile mürekkebin akışını kâğıt üzerinde sabitleştirirken aldığı manevi hazzı,  yazı yazmayan ya da ruhunda güzeli biriktiremeyen alamaz. İşte yazı yazmak bende böyle duygular hissettirir.’
Dr. Gündüz: Talebelerimiz sanata ve hocalarına karşı saygılı olmalıdır.
Hüseyin Gündüz hocamız Kuveyt Türk Katılım Bankası`nın Özel Bankacılık Kültür Sanat Portalı`nda yayınladığımız ve akabinde Yeniakit gazetesinde iktibasen yayınlanan söyleşimizde talebelerinden beklentilerine dair şu cümleleri kurmuştu: ‘Evvelemirde saygı. Talebelerimiz öncelikle sanata ve hocalarına karşı saygılı olmalıdır. Ayrıca ilgilendikleri sanatı çok sevmeleri, çok çalışmaları, çok örnek görmeleri ve yapabildiklerinin en iyisini yapmaya gayret etmeleri gerekir. Talebeler çalışmalarını büyük bir titizlik içerisinde, planlı yapmalıdırlar. Zaman çok çabuk geçiyor. Zamanlarını çok iyi kullanmalılar. Modern çağımızda her türlü imkâna sahipler. İnternete girdiklerinde yüzlerce eser karşılarına çıkıyor. Eserleri ve özelliklerini etüt etmeleri gerekir. Biz her zaman çok soru soran ve hocanın peşinden ayrılmayan öğrenciyi takdir ederiz.’
Yazıya, sanata, hocaya hürmet;
Yazıya, sanata ve dahi hocaya hürmet önemli. Öz sanatlarımızın tüm şubelerinde olduğu gibi hüsn-i hatta da hocaya saygı, itaat, eskilerin tabiriyle ‘teslî miyyet-i tâmme’ her şeyden önce gelir. Hocasının gönlünü hû n eden sanatkâr ucu kırılmış arızalı bir kamış kalem misali yontu kabına bırakılır. Zira edep sanattan önce gelir ve dahi ‘edepsizlik heder eder padişahı.’ 
Medresetü`l-Hattâtin`den Günümüze MSGSÜ Hat Sanatı Anasanat Dalı başlıklı yazımızı ebediyet yurduna sırlanan cümle hattatlarımıza rahmet niyazıyla Medresetü`l-Hattâtî n ruhunu hâl ve kâl lisanıyla yaşayan ve yaşatan Dr. Hüseyin Gündüz hocamızın Sanatın ve Sanatkârın İzinde kitabımız için kaleme aldığım özgeçmişiyle nihayet verelim. 
Dr. Hüseyin Gündüz
MSGSÜ Hat Sanatı Anasanat Dalı Başkanı
Dr. Hüseyin Gündüz 47 yıldır hurufatın içerisinde olan mahir bir sanatkâr. Osmanlı ile Cumhuriyet arasında köprü vazifesi gören son devrin en mühim sanat simalarına yetişerek kendilerinden ders, ilham ve feyz alan Hüseyin Gündüz yarım asra yaklaşan sanat yolculuğunda bir yandan yüzlerce levhaya ketebe koyarken diğer yandan da bir o kadar yazıyı, kitabı ve levhayı restore ederek sanat camiamıza kazandırdı.
Ü stad Gündüz`ün hiçşüphesiz en önemli hizmetlerinden biri de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nde hat sanatı tahsili görmekte olan öğrencilere verdiği dersler, aktarmakta olduğu hat sanatının büyük medeniyet irfanı;
Şimdiye kadar 100`ün üzerinde karma sergiye katılan sanatkâr Gündüz`ün takribi 50 yıllık hüsn-i hat sanatı birikimiyle Birleşik Arap Emirlikleri Sharjah İslam Sanatları Festivali`nde büyük bir katılımla açtığı solo sergi beklenen alakayı görerek eserleri BAE Kültür Bakanlığı`nın yazı koleksiyonuna dâhil edildi.
Dünyanın önde gelen tuğrakeşlerinden biri.
Nesih, sülüs, talik, divani, kufi yazı nevilerinde birbirinden âlâ eserler ortaya koymakta olan Hüseyin Gündüz dünyanın önde gelen tuğrakeşlerinden biri. 
 
1961-Kayseri
Hüseyin Gündüz 1961 yılında Kayseri`de dünyaya geldi. 1972 yılında ailesiyle birlikte İstanbul`a gelip Beşiktaş`ta Ressam Hamdi Bey Sokak`taki evlerine yerleşti. 1975 yılında lisede musiki dersine gelen hocası Muhiddin Serin`den yazı meşk etmeye başlayarak hat sanatı ile tanıştı. Muhittin Serin hocadan sülüs, nesih ve rik`a yazılarını öğrendi. Daha sonra Süleymaniye Camii`nin başimamı Hâfız Saim Özel`in nesih derslerine katıldı. 1976 yılından itibaren vefâtına kadar Hamit Aytaç`tan sülüs ve nesih yazılarını meşk etti ve kendisinden sülüs-nesih icâzetini aldı. Aynı dönemler içerisinde Kemal Batanay`ın ta`lî k derslerine katıldı. Bu arada 1980 yılında tanıştığı Prof. Emin Barın Hoca ile 1987 yılında vefatına kadar hat sanatının incelikleri, yazı tetkiki, kû fi, dî vânî ve celî dî vânî yazıları ve yazı restorasyonu konusunda çalışmalar yaptı.  Bu süre içerisinde Çemberlitaş`ta bulunan Barın Yazı ve Cilt Atölyesi`nde Emin Barın Hoca`nın asistanlığını da yaptı.
1985-Mimar Sinan Ü niversitesi
1984 yılında Marmara Ü niversitesi İlahiyat Fakültesi`nden mezun oldu. 1985 yılında Mimar Sinan Ü niversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Hat Sanatı Anasanat Dalında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı. 
1988 yılında  ‘Şeyh Hamdullah ve Karahî sâri Ekollerinin Karşılaştırması’ konulu çalışmasıyla yüksek lisans programını, 1994 yılında ise ‘Hat Sanatının Estetik Öğeleri’ konulu çalışmayla Sanatta Yeterlik (Doktora) programını tamamladı. 
Ü niversitede Hattat Mahmut Öncü ile celî sülüs yazısı ve tuğra üzerine çalışmalar yaptı. Prof. Dr. Ali Alparslan ile ta`lî k ve celî dî vânî yazılarını meşk etti. İslam Seçen ile cilt ve yazı restorasyonu konusunda çalışmalar yaptı.
Yurtiçinde ve yurtdışında çeşitli sergilere katıldı. Yerli ve yabancı devlet adamları ve tanınmış kişilere tuğra çekti.
Hat sanatı ile ilgili 100`ün üzerinde sergiye katıldı.
Sanatkârın Sadberk Hanım Müzesi`nde başta olmak üzere yerli ve yabancı pek çok koleksiyonda eserleri bulunmaktadır. 
Sadberk Hanım Müzesi, Sabancı Ü niversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ve birçok özel koleksiyonda bulunan el yazmalarının restorasyonlarını yaptı.
Dr. Gündüz`ün hat sanatı ile ilgili 30 kadar makalesi Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanmış 5 kitabı ve katalog kitapları bulunmaktadır.
BİTTİ.

YORUMLAR