Türkiye Yazarlar Birliği İsrail’in hür dünyanın gözleri önünde Filistin’in şehirlerinde gerçekleştirmekte olduğu soykırıma yönelik kamuoyunun âkil vicdanına asliyet ve terkip şuuruyla ses verdi: İsrail’in Soykırım Siyaseti Dünyayı Karanlık Bir Sona Sürüklüyor!
Mensubu olduğumuz Türkiye Yazarlar Birliği ülkemizin kültürel alanda yürüttüğü var olma kavgasında her zaman en önde olmuş, öncü rolünü üstlenmiş STK’larımızdan biri.

TYB, geride kalan 45 yıllık hizmet sürecinde Batıcı hegemonyaya başkaldırarak köksüzlüğü reddetti, gücünü milletin, bir adım öte; Ümmetin değerlerinden aldı. Bu cümleden olarak yaşadığı toplumun gelenekleri, inanç ve değerleriyle her zaman barışık olan TYB, ülkesini ve milletini hor gören aydın yabancılaşmasına karşı da her zaman yerli ve millî merkezde konumlandı.
Türkiye’nin en büyük yazar örgütü
Küreselleşen dünyada, öz kimliğimizin, kültürel ve manevi değerlerimizin nesiller boyu devamını temin etmeyi kendisine hedef olarak belirleyen ve bu gayeye hizmet etmek için her yıl yüzlerce faaliyet düzenleyen TYB, bilindiği üzere Türkiye’nin en büyük yazar örgütü.
İhtilâllere, muhtıralara ve darbe girişimlerine meydan okuyarak her türlü imkânsızlıklara direnerek bugünlere gelen ve sözünü her zaman en gür ve özgür bir şekilde söyleyen TYB, yazarlarıyla birlikte İsrail’in meş’um zulmüne sessiz kalmayarak yayınladığı bildiriyle Siyonist İsrail’i ve hempalarını kınadı!
TYB: Katil İsrail insanlığı yok etmenin eşiğinde.
“Gazze’de tarihin en zalim katliamı gerçekleşiyor. Filistin halkı aç, susuz ve elektriksiz bırakılıp üzerlerine fosfor bombaları yağdırılırken emperyalist devletler İsrail’in yanında saf tutup katilleri alkışlıyor.
Siyonist teröristler, “Artık Filistin’de okullar olmayacak, çünkü çocuk kalmayacak orada!” diye çığlıklar atarken, İsrail uçakları çocuk hastanelerini bombalıyor.
Vicdanın olmadığı yerde, değil medeniyetten insanlıktan dahi söz etmek mümkün değildir. Katliamlarını Filistinlilerin insan değil bir çeşit hayvan olduğunu öne sürerek meşrulaştırmak isteyen distopik bir terör devleti var karşımızda. Bölgeyi egemenliği altında tutmak için her aracı mubah gören bu katiller Machiavelli’nin zalim “Prens”i Ferdinand’ın izinde insanlığı yok etmenin eşiğindeler.
İsrail için soykırımın netice değil, esas olduğunu görüyoruz. Zira bu devlet, bölgenin yerli halkını yok etme zemininde varlığını inşa ediyor. Bunun için zaman zaman vesileler arıyor, sebeplerin peşinde koşuyor, bir intikam kurgusu yaratarak mazlum rolünde her şeyi yapma hakkını görüyor kendinde.
Çocuk katili İsrail’in sahte medeniyetinin maskesi düşmüştür.
Mehmet Akif’in “Tek dişi kalmış canavar” dediği bu sahte medeniyetin maskesi düşmüştür. Türkiye Yazarlar Birliği çatısı altında toplanmış yazarlar bu cürmün tanıkları olarak dünyaya seslenmeyi ağır bir sorumluluk olarak görmektedirler.
Filistin halkı sahipsiz değildir.
Filistin halkı sahipsiz değildir. İnsan olmanın gereği olarak bu katliamı engellemek için elimizden gelen her şeyi yapmak zorundayız. İmam Şafii’nin doğduğu Gazze toprakları yalnız dualarımızı değil siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel desteğimizi bekliyor. Ne kadar iman o kadar Kudüs!”

TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı: Müslüman’ın rehavete hakkı yoktur
Konuyla ilgili olarak gazetemize demeç veren TYB İstanbul Şubesi Başkanı, eğitimci-yazar Mahmut Bıyıklı’nın, Filistin mezalimine dair mülahazaları şu cümlelerle şekillendi: “Bugün bir avuç işgalci, milyonlarca Müslüman’ı önüne katmış kovalamakta, en mukaddes mekânlarını ele geçirmekte ve onlara açlık, susuzluk ve ölümden başka bir şey bırakmamaktadır. Sayıları bir buçuk milyarı aşan -çığ gibi çoğalmasını dilediğimiz- Müslümanlar ise az bir istisna dışında tatlı gaflet uykularının sıcak kucağında istirahat etmektedir!
Hâlbuki tarih şahittir ki Müslüman’ın rehavete hakkı yoktur; çünkü nefis Yahudi’si, gönül Filistin’iyle asla ateşkes yapmamıştır, yapmaz da.
Gazze’de gözlerimizin önünde yaşanan soykırım karşısında çaresiz durmak hepimiz için züldür. Bu süreçte yalnız bırakılmışlıklarına rağmen direnmeyi seçen yiğit Filistinliler ise çağımızın kahramanlarıdır. Canları pahasına vatanlarını savunmakta; düşmana teslim olmayı reddetmekteler. Filistinli kardeşlerimiz bütün zulümlere ve saldırılara rağmen yeni bir dirilişin umudu ve temennisiyle “çağın Selahaddin’i” olma sorumluluğunu hepimize göstermekteler.
Sahte kahramanların boy aynası olmuş dünya ekranında hakiki sevdaların ve asil direnişçilerinin ruhaniyetlerinden güç tazelemeye, taktik öğrenmeye, akıllarıyla akıllanmaya, duruşlarından duruş kazanmaya hepimizin ihtiyacı var.
Gazzeli yiğitler bize nasıl yaşanacağını ve nasıl ölüneceğini en güzel şekilde gösterdiler.
Evet, zulmün ve karanlığın ardından gün mutlaka doğacaktır. İsrail’i yenilmez güç olarak görenler yanılacaktır.
Mutlak kudret Hakk’tadır, Hakk ise mazlumdan yanadır.
Tarih en güzel öğretmendir. Size hakikati cesurca fısıldar. Anlayanlar için rehberlik yapar. Kulağını kapatanlara karşı da ısrar etmez ve susar. Siyonistler tarihe kulaklarını tıkamış, onun öğreticiliğinden de kaçıyorlar. Oysa kulaklarını açsalar, tarih onlara şu hakikati yüksek sesle haykıracaktır: “Korktuğunuza uğrayacaksınız!” ve “Zulm ile âbâd olanın, âhiri berbâd olur.
Kudüs direnenlerin olacaktır.
Kudüs duyarlılığımızı Kudüs bilincine dönüştürmek durumundayız. Bilinç olmazsa strateji olmaz. Strateji olmadan Kudüs kurtulmaz. Hamaset her zaman gereklidir, ama tek başına hamaset eksiktir. Stratejimiz onlarca yıla yayılan, hatta yüzyılı kapsayan bir düzlemde olmalıdır.
İman en büyük imkândır.
“İsrail’e karşı ne yapabiliriz ki…” fikri, aciz bir fikirdir. Zalimlere karşı müminlerin manevi kudretlerinin daha da keskinleştiğine hiç şüphe yok! İman en büyük imkândır. İnsanlığın kaderini de bir bakıma bu inanç şekillendiriyor: Bu kanaate şeksiz şüphesiz inananlar geleceği kuracak olanlardır.
İnananlara zafer mutlaka gelecektir. Her şey niyetimizi alıp ayağa kalkmamıza bakıyor.
Dünya denizinde tarih dalgalarla yapılır. Dalgalara göğüs gerenlerle dalgalara boyun eğenlerin macerasından ibarettir tarih. Akıntıya ancak yeni bir akıntıyla karşı konulabilir. Tarihin akışına müdahale edebilecekler, dahası tarihin akışını değiştirebilecekler, dalgaların onları fırlattığı yerden bindikleri satın alınamazlık mancınığıyla tekrar eski noktalarına dönerler. İşte o zaman dünya denizi yeni bir dalgayla karşılaşır.
Yeni bir medeniyet tasavvuru dalgasıdır kıyıya vuran.
Yeni bir medeniyet tasavvuru dalgasıdır kıyıya vuran. Tarih, direnenlerin tarihidir; sinenlerin değil. Kudüs korkuyla sinenlerin değil cesaretle direnenlerin olacaktır.”
Mahmut Bıyıklı: Kudüs güvende değilse Ankara’nın güvenliğinden bahsedilemez!
Hasbihalimizde Kudüs, Gazze, Halep ve Kerkük güvende değilse Ankara’nın güvenliğinden de bahsedilemeyeceğine vurgu yapan Mahmut Bıyıklı, İsrail menşeli ürünlere yönelik boykot yaparken, kanaatimce boykottan daha önemli bir hususu bu topraklarının insanlarının irfanına arz etti: “Bizim İsrail’e karşı ve içimizdeki İsrailcilere karşı kültürel intifada başlatmamız lazım. Kültürel intifada edebiyatla, sanatla, medyayla olur”.

TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı, İttifak gazetemiz nezdinde okuyucularımıza müteveccih “Ne kadar iman o kadar Kudüs!” dedikten sonra edebiyatçılarımızı göreve çağırdı.
Edebiyatçılarımıza büyük görev düşüyor.
“Filistin’de işgale maruz kalmış şehirlerin, onurlarıyla oynanan kadınların, bombalar altındaki çocukların, elleri kırılan ihtiyarların, geleceği çalınan gençlerin ruh hâlini romanlara hakkıyla yansıtamadık. Mülteci kamplarında sefalete mahkûm edilmiş mazlumların özlemlerini, umutlarını, söz hakları ellerinden alınmış siyasetçilerin yaşadığı krizleri ve pişmanlıklarını hikâyelerimizde yeterince işleyemedik Bütün zulümlere ve saldırılara rağmen yeni bir dirilişin umudu olan direnişçilerin yiğitliklerini şiirimizde bayraklaştıramadık.
Ümmeti her daim gözeten şair Cahit Zarifoğlu Filistin’le ilgili sınav kağıdını öncellikle edebiyatçıların önüne koyar. Mümin sanatçının bu sınavda boş kâğıt verme şansı yoktur ama bugün bütün kâğıtlar neredeyse boştur.
Siyonist işgale karşı kültürel intifada başlatılmalıdır.
Medeniyet coğrafyamızdaki kırılmalara edebiyatçılarımızın mesafeli durması kabul edilemez. Büyük İslam milletinin meseleleri, yaşadıkları krizler ve işgaller, direnişler bundan sonraki süreçte edebiyatımızda gürül gürül işlenmelidir.
Özellikle Filistin davasında direniş bayrağını bütün edebiyatçılarımız daha güçlü dalgalandırmalı Siyonist işgale karşı kültürel intifadayı başlatmalıdır. “
Sivil yerleşim alanlarını, okulları, ibadethaneleri, şehirlerin altyapılarını, hastaneleri, gıda ve su depolarını bombalayarak insanlık tarihine kara bir leke mahiyetinde ilişen İsrail’i kınayan TYB’yi, bildiriye imza koyan yazarlarımızı, TYB İstanbul’un ‘yiğit’ başkanını, İttifak gazetesi camiası nezdinde tebrik ediyoruz. Filistinli şehitlere rahmet; gazilere şifa, Ümmet-i Muhammed’e birlik ve dirlik niyazıyla…
İbrahim Ethem Gören/27.10.2023-Yazı No: 534

YORUMLAR