Gazeteci Timur Soykan, Dilan Polat - Engin Polat çiftinin kara para aklama ve vergi kaçırma suçlarına dair ortaya çıkardığı olayın ardından magazin dünyasının ünlü başka isimlerinin de benzer suçlara karıştığını iddia etti.
Soykan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan bir suç duyurusuna dayanarak Bahar ve Nihal Candan kardeşlerin, Sazan Sarmalı adı verilen yöntemle bir suç örgütünün üyesi olduğunu yazdı.
Suç duyurusuna göre, Nihal Candan'ın bu çetenin liderinin sevgilisi olduğu ve Bahar Candan ile birlikte örgütün gizli kasası oldukları iddia ediliyor.
Soykan yazısında Candan kardeşlerin bağlantılı olduğu suç örgütü hakkında şunları aktarıyor: "26 Eylül 2023 tarihinde yapılan suç duyurusunda 3 şikayetçi ve 25 mağdur yer aldı. İddiaya göre; İstanbul'da kliniği bulunan Kars doğumlu Doktor Refik E. E., tanıdığı Hacı İsrafil S.'e WhatsApp üzerinden araç listesi gönderdi.
Bu araçların batık şirketlerden el konulan filo araçları olduğu ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile vergi daireleri tarafından piyasaya yüzde 30-40 daha ucuza satıldığı ifade edildi. Dolandırıcılar, kurdukları senaryoya göre, bir kişi en fazla üç araç alabiliyordu ve bunun için bir şirket kurulmuştu. Araç satın almak isteyen kişilerden yüzde 10 hizmet bedeli alınıyordu ve kişinin ödemesi gereken tutarı 21 gün önce göndermesi gerekiyordu. Şirket ayrıca takas işlemleri de kabul ediyordu. İddiaya göre, Hacı İsrafil S. Ekim 2022'de 1.5 milyon TL'lik bir araç için ismini yazdırdı ve doktor olduğu için güvendiği Refik E.E.'ye ödemesini tamamıyla gönderdi."
KARS'A KADAR UZANAN BİLMECE
Bir hafta sonra, Doktor Refik E. E., "Otomobiliniz hazır, teslim alabilirsiniz" diyerek Hacı İsrafil S.'yi İstanbul'a çağırdı. İstanbul'a gelen Hacı İsrafil S., şirketin sahibi olarak tanıtılan Kaan Hamzaoğlu ile tanıştı. Lüks restoranlarda geçen akşam yemekleri ve otellerde düzenlenen toplantılarla Hacı İsrafil S.'nin gönlü kazanıldı. Hacı İsrafil S.'ye anlatılan senaryoya göre, araç alım-satım işlemi yılbaşına kadar devam edecek ve herkes büyük miktarlarda para kazanabilecekti. Hacı İsrafil S.'ye, çevresindeki insanları araç almak ve takas yapmak konusunda ikna etmesi önerildi ve bu karşılığında komisyon alacaktı.
Hacı İsrafil S., Kars'taki akrabaları ve arkadaş çevresinden birçok kişiyi araç alımı ve takası için şirkete yönlendirmeye başladı. İlk başta araçlar sorunsuz bir şekilde teslim edildi ve güven oluşturuldu. Aslında plan, talebin artması ve hedeflenen vurgun miktarına ulaşılmasıydı. Bu dönemde 20'den fazla talep geldi, bazı insanlar otomobillerini ve evlerini takas için şirkete devretmişlerdi.
Bu sırada Hacı İsrafil S., Ömer K. ve Nesim A. gibi kişiler, Sazan Sarmalı adı verilen işin içine girmişti. Öncelikle takas yaparak araçlarını almışlar, daha sonra yeni araçlar için isim yazdırıp paralarını göndermişlerdi. İfadelerine göre, şirketin yöneticisi olduğunu iddia eden Kaan Hamzaoğlu ile İstanbul'un lüks semtlerinden Etiler, Bebek gibi yerlerdeki lüks lokantalarda yemek yiyip, kendilerini doktor, avukat ve polis olarak tanıtan kişilerle buluştular.
Suç duyurusuna göre, şikayetçi Hacı İsrafil S., Tepsi Et Lokantası'nda bir yemekte Kaan Hamzaoğlu ve Dr. Refik E.E. ile birlikte, moda programlarıyla ün kazanan ve sosyal medyada lüks yaşamını sergileyen Bahar Candan'ın bulunduğunu ifade etti. Hacı İsrafil S. ve diğer şikayetçi Ömer K. ise başka bir yemekte Bahar Candan'ın ablası olan sosyal medya fenomeni Nihal Candan ile tanıştıklarını anlattılar. Ayrıca, organizasyonda yer alan kişiler, suç örgütü lideri olarak iddia edilen Ümit Saral'ın da bu işin içinde olduğunu iddia etmişlerdi.
Artık çete, Sazan Sarmalı adı verilen oyunun son aşamasına gelmişti. Ancak çete üyeleri, araçları teslim etmediler ve teslim edilen bazı araçlar trafikte durduruldu, bu araçların bir kiralama şirketine ait olduğu ortaya çıktı. Çete üyeleri telefonlarını değiştirerek izlerini kaybettirdiler. Suç duyurusuna göre, sadece Kars'tan gelen 20'den fazla mağdur toplamda 30 milyon TL dolandırılmıştı.
VURGUNDA AKTİF ROL ALDILAR İDDİASI
Suç duyurusuna göre; şikayetçiler paralarını ve araçlarını aramaya başladıklarında, kendisini 'Kaan Hamzaoğlu' olarak tanıtan kişinin aslında Onur Apaydın olduğunu öğrendiler. Onur Apaydın daha önce Sazan Sarmalı Operasyonu ile gündeme gelmişti ve İstanbul Küçükçekmece Başsavcılığı tarafından örgüt yöneticisi olarak suçlanıyordu. Onur Apaydın'ın aynı yöntemle 54 kişiyi dolandırdığı iddia ediliyordu ve 1088 yıl hapis cezası isteniyordu, ancak henüz yakalanmamıştı.
Suç duyurusunda, sosyal medya fenomeni Nihal Candan'ın Onur Apaydın'ın sevgilisi olduğu iddia edildi. Ayrıca, şu ifadelere yer verildi:
“Müvekkillerimiz bu işe dahil olduktan birkaç ay sonra, Bahar Candan'ın Instagram hesabından bir sabah 12 milyon TL'nin hesabına aktarıldığını paylaştığını ifade etti. Bahar Candan, kendisinin de kandırıldığını düşündürtmeye çalıştı, ancak kendisi ve kız kardeşi Nihal Candan, organize suç örgütünün gizli kasasıdır... Mağdurlara güven aşılamak amacıyla doktor, avukat, polis gibi roller üstlenen ve sosyal medya fenomeni Bahar Candan-Nihal Candan gibi birçok tanınmış kişi aktif bir rol oynuyor.”
Paralarını geri isteyen ve çeteye ulaşabilen bazı mağdurların iddiaya göre tehdit edildiği belirtiliyor. Onur Apaydın bir süre sonra başka bir suçtan yakalanarak İstanbul Paşakapısı Cezaevi'ne gönderildi. Küçükçekmece'deki Sazan Sarmalı davasında ise 25 Mayıs 2023 tarihinde tutuklandı. Bu dava Küçükçekmece'de 54 mağdur ile başlamış, ancak aylar geçtikçe şikayetçi sayısı artmıştır. Paralarının ödeneceği vaadiyle oyalanan bazı mağdurlar, umutsuzluğa kapıldıklarında suç duyurusunda bulunuyorlar.
Bu soruşturmalar Küçükçekmece'deki dava ile birleştiriliyor. Davadaki şikayetçi sayısı Adana, Sivas gibi illerden gelen yeni başvurularla 67'ye yükseldi. Bu son suç duyurusuyla Sazan Sarmalı'nın kurbanlarının sayısı 100'e yaklaşıyor. Sadece Kars'ta 30 milyon TL'lik vurgun yapan çetenin, yüz milyonlarca TL'yi aşkın zarara yol açtığı tahmin ediliyor.
İstanbul'dan Kars'a uzanan Sazan Sarmalı içerisinde bulunan ve şikayetçi olan kişiler de, araç alımı konusunda diğer insanları ikna etmişlerdi. Kendilerinin de tuzak içinde olduğunu iddia ediyorlar, ancak onları suçlayan kişiler de bulunuyor. İstanbul Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Bürosu, suç duyurusundan sonra bir soruşturma başlattı. Bu soruşturma, iddiaların doğruluğunu ortaya koymaya yönelik olacak. Belki de milyonlarca kişinin göz önündeki lüks yaşamlarının ardında kirli paraların aktığını gösteren gerçekler daha da açığa çıkacak.