Artık yekpare, tekdüze bir dünya yok…

Gerçekliğin konuşulduğu, farklı yaklaşımların öne çıktığı ve farklı tecrübelerin paylaşıldığı bir dönemde yükseliyoruz. Gelin yeni dünyaya bakalım. Attığımız adımlar iz bırakıyor.

Bölgemizde ve pergelin ayağının değdiği yerlerde artık kimliğimiz belirgin.

Kutuplaşmanın yerine kapsayıcılığı, gerilimin yerine sağduyuyu teşvik ediyoruz.

Uluslararası ilişkiler, her geçen gün daha çok boyutlu ve çok paydaşlı. 

Klasik diplomasi yerine devletlerarası ilişkilerin çok ötesine geçmiş bir diplomasi var. 

Yeni aktörler, yeni yöntemler, yeni platformlar ve hatta yeni konular diplomasiyi dönüştürdü.

Kamu  diplomasisi etkin hale geldi.

Çok-kutuplu bir uluslararası sistem daha belirgin hale gelirken, kaba kuvvet üzerinden sonuç devşirme pratikleri giderek öne çıkıyor.

O nedenle son 10 senedir bu gerçekliği yaşıyor ve yaşatıyoruz.

Sınırlarımız dışında tehditleri eziyoruz.

Sonra dönüp dünya düzenine yönelik görüşlerimizi aktarıyoruz.

Mevcut uluslararası düzen, barış, istikrar, adalet ve eşitlik üretmiyor. Güçlü kurumlara ihtiyaç var.

Uluslararası sistem zayıf. Değişim şart.

Diyoruzki, adalet üzerine kurulu olmayan hiçbir düzen kalıcı olamaz.

İstikrar ve refah kuşağı bizim hedefimiz.

Türkiye, bölgesel sahiplenme anlayışıyla, yeni yöntem, aktör ve platformları sürece dahil ederek, coğrafyasındaki sorunların çözümüne öncülük etmekte.

Afrika Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi, Avrupa Birliği, ASEAN, CELAC, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı, Türk Devletleri Teşkilatı olmak üzere bölgesel işbirliği mekanizmaları  önemli. 

Kamu diplomasisniden tam anlamıyla istifade etmenin gayreti içerisindeyiz.

İşte bu gerekçelerle 21. yüzyıl eskisinden çok farklı.
Daha size teknolojik Kriptolojik siber ve beşinci güç dijital medyadan bahsetmedik bile.
Ne olursa olsun kamu diplomasisi tüm bunların üzerinde son dönemde vatandaş diplomasisi de ufkumuza ufuk katacak.
Ordusu ve ekonomisi savunma hattı ve kültür hattı dimdik duran Türkiye, 21. yüzyıla damga vuracak.