Ehl-i Beyt âşıkları Hicrî 1447 yılının 9 Muharreminde (4 Temmuz Cuma günü) Hazret-i İmâm-ı Hasan-ı Müctebâ ve Hazret-i İmam-ı Hüseyn-i Mazlûm-u Şehîd-i Kerbelâ efendilerimizin ve diğer şühedâ-i Kerbelâ’nın ve muhibbân-ı ehl-i beyt-i Mustafa’nın ve cemi âşıkânın ruhları için okunan hatm-i şeriflerin duasına iştirak etmek için Sünbül Efendi Tekkesi’nde bir araya geldi.
Muharrem hüzün ayı
Muharrem hüzün matem, muhasebe ayı… Aşûre gününü içinde barındırıyor olması hasebiyle Müslümanlar Hicrî takvimin ilk ayına husûsî bir önem atfediliyor. Hatimler indiriliyor, dualar ediliyor, sadakalar dağıtılıyor, fakir fukara için aşlar, aşûreler kaynatılıyor. Kerbelâ hadisesi muhtelif şekillerde yâd edilerek şehitlerimizin ruhlarına Fatihalar okunuyor, dualar ediliyor, Müslümanların gönül ocakları hüznün türlü renklerine boyanıyor.
Şimdi, Osmanlı Cihan Devleti asırlarına gidiyoruz. Aşûra günü, Osmanlı Cihan Devleti’nin başkenti İstanbul’da da yüzyıllar boyunca Koca Mustafapaşa Sünbül Sinan Dergâhı’nda her yıl gerçekleştirilen husûsî dua programıyla hatırlanıp mezkûr program şehrin önemli geleneklerinden birini oluşturuyordu.

Gelenek önemli
Gelenek önemli… Şehirlerde dün bugüne bugün de yarına halkının yaşam tarzı, inanışları, örf, âdet ve gelenekleriyle taşınır. Şehirlerin kimlik inşasında şüphesiz âdetlerin önemli bir yeri bulunur.
Asırlar boyunca İstanbul sakinlerinin yaşadıkları, yaşattıkları kuşaktan kuşağa devşirdikleri âdetler, İstanbul’a ruh; İstanbullulara kimlik inşa etmede önemli roller üstlendi.
Sünbül Efendi’de aşûre içtimaı
Kadim İstanbul’da yaşanan yüzlerce gelenek vardır ki bunların bazısı unutulmaya yüz tutmuş, bazıları da toplumun hafızasında arka plana itilmiştir. Koca Mustafapaşa’da Sünbül Sinan Tekkesi’nde İstanbul un fethinden bilitibar düzenlenmekte olan aşûra ictimaı, içinden dua, gözyaşı ve hasret geçen önemli bir geleneğimizdir.
Sünbül Sinan’da aşûre günlerinde öğle ile ikindi namazı arasında Kur’ân-ı Kerîm tilâvetleri, mersiyeler, natlar ve içten yapılan dualarla icra edilmekte olan aşûre içtimaı kesintisiz bir şekilde devam ederken programa binlerce Ehl-i Beyt âşığı iştirak ediyor.

Ehl-i Beyt âşıkları Hicrî 1447 yılının 9 Muharreminde (4 Temmuz Cuma günü) Hazret-i İmam-ı Hasan-ı Müctebâ ve Hazret-i İmam-ı Hüseyn-i Mazlûm-u Şehîd-i Kerbelâ efendilerimizin ve diğer şühedâ-i Kerbelâ’nın ve muhibbân-ı ehl-i beyt-i Mustafa’nın ve cemi âşıkânın ruhları için okunan hatm-i şeriflerin duasına iştirak etmek için Sünbül Efendi Tekkesi’nde bir araya geldi.

Cemiyet için hizmet
Sözün bu yerinde İnsan ve İrfan Vakfı’na müşfikâne nazar edelim! İnsan ve İrfan Vakfı; medeniyetimizden tevârüs eden güzelliklerin korunması ve aslına uygun şekilde ihyâ edilmesi için çalışmalarını sürdüren güzide bir sivil toplum kuruluşu. Kasımpaşa Mevlevîhanesi’nde faaliyetlerini sürdürmekte olan Vakıf, cemiyete faydalı bireyler yetiştirmeyi hedefleyen eğitim faaliyetlerinin yanı sıra kültürel ve sosyal sorumluluk alanında da aktif bir şekilde yer alıyor.
Arz ettiğimiz üzere Kerbelâ’nın yâd edildiği, gönüllerin Ehl-i Beyt muhabbetiyle buluştuğu Muharrem günlerinde, İstanbul’un en kıdemli âsitânesi Sünbül Efendi Tekkesi’nde asırlık bir gelenek bu yıl da ihyâ edildi.
İnsan ve İrfan Vakfı tarafından Sünbül Efendi Merkez Tekke Ocağında düzenlenen merâsimde; mersiyeler, zikirler ve Kurân-ı Kerîm tilâveti ve şifa âyetleri eşliğinde gün boyunca pişirilen aşûre, misafirlere ikram edildi.
Program, İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı M. Fatih Çıtlak, Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Can, vakıf gönüllüleri ve Türkiye’nin dört bir yanından programa gelen kardeşlerimizin katılımı ile gerçekleşti.
Ocaklar, Kerbelâ şehitleri rûhuna yeniden uyandırıldı
İstanbul’un fethinden sonra Hazreti Hüseyin (r.a) ve Kerbelâ şehitleri için Fatih Kocamustafapaşa’daki Sünbül Efendi Tekkesi’nde başlatılan aşûre kaynatma geleneği, İnsan ve İrfan Vakfı tarafından bu yıl da aslına uygun şekilde icrâ edildi.
Vakti merhununda muharrem aylarında Sünbül Efendi Merkez Tekkesi başka bir heyecana bürünürdü! Harlanmış kazanlarda pişen aşûrelerin karıştırıldığı muhteşem tabloyu tevhîd, ilahi ve duâlar tamamlardı. Kerbelâ Şehitleri’nin ruhuna aşûre kaynatma geleneğine yeniden sahip çıkan İnsan ve İrfan Vakfı; aynı usulle birlik beraberlik ruhu için Muharrem aşı pişirmek üzere ocağı uyandırdı.

Beş asırlık bir geleneğin izinden…
Kerbela Şehitleri’nin ruhuna aşûre kaynatma geleneğinin aslına uygun şekilde sürdürüldüğü döneme şahit olan insanlara ulaşarak, bütün detayları kayıt altına alan İnsan ve İrfan Vakfı; buğdayların yıkanmasından, malzemeler kazana atılırken okunacak dualara, aşûre kaynatan kişilerin kıyafetinden, okunacak ilahi ve mersiyelere kadar her şeyi titizlikle hazırlayarak aşûre kaynatma geleneğini ihyâ etti. İstanbul halkı, şifa ayetleri, mersiyeler, zikirler ve dualar eşliğinde aşûrenin kaynamasına Ehl-i Beyt muhabbetiyle şâhit oldu.
Yazımıza, İnsan ve İrfan Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı M. Fatih Çıtlak’ın 9 Muharrem 1447 Cuma günü Sünbül Efendi Tekkesi’ndeki içtimada gönlü Ehl-i Beyt aşkıyla yufka gibi incelmiş haziruna müteveccih âvâzıyla nihayet verelim.

M. Fatih Çıtlak: Aşûre tadını şükürden ve tevhidden alır!
Aşûrenin tadı şekerden gelir diye bilinir ama Tekke’deki aşûrenin tadı, Muharrem’deki aşûrenin tadı, şükürden ve tevhidden olur. Kalpler birleşmezse, komşular birbirini tanımazsa, insanlar birbirine selâm, emniyet vermezse, sokakta gördüğünüz insanlara dua edilmezse, sadece kendinize değil, başkalarının çocuklarına da ailesine de rızkı için, şifası için dua edilmese aşûre sadece pastanede satılan tatlı olur.
Burada niye bunlar yapılır? Yediğimiz aşa dikkat edelim, yediğimiz yemeği, aşı bile aşkla yapıyorsak, ibadeti aşksız yapabilir miyiz? Çocuğumuza muhabbetsiz davranabilir miyiz? İnsana muhabbetsiz bakabilir miyiz? Muhabbetullah olmadan bu hayatta durabilir miyiz? Bunları düşündürmek içindir aşûre. Yoksa sadece kuru kuru bir merâsim değildir. Bir şey yaşatmak içindir.
Vatanımıza milletimize, evlatlarımıza dua etmezsek bu aşûre nerede kalır? Aşûre için abdest alır; aşûre için dua eder; bununla birlikte etrafımıza, vatanımıza milletimize, evlatlarımıza dua etmezsek bu aşûre nerede kalır?”
İbrahim Ethem Gören 09.07.2025 Yazı No: 675

YORUMLAR