Dünyanın en güçlü hava kuvvetleri açıklandı! Türkiye o ülkeleri geride bıraktı: İşte dünyanın en güçlü hava kuvvetleri! Dünyanın en güçlü hava kuvvetleri açıklandı! Türkiye o ülkeleri geride bıraktı: İşte dünyanın en güçlü hava kuvvetleri!

MEHMET POYRAZ/İttifakgazetesi.com

Rusya’nın resmi haber ajansı TASS, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile mülakat gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Tatar TASS’a yaptığı açıklamada bölünmüş ada sorununa olası çözüm yollarını sunarken Rusça konuşan topluluğa yönelik tutumlar ve Rusya Büyükelçiliğinin Kuzey Kıbrıs'ta konsolosluk hizmetleri sunmaya başlama kararı hakkında değerlendirmeler yaptı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) hâlâ bu çağa ait olmayan insanlık dışı tecrit ve ambargolar altında olduğunu belirten Tatar,  bu politikanın Kıbrıs Rum liderliği tarafından inatla sürdürüldüğünü, Rusya’nın da dahil olduğu uluslararası toplum tarafından da desteklendiğini kaydetti.

Pile’de kabul edilebilir bir çözüm üzerinde çalıştıklarını söyleyen Tatar, KKTC’nin turizm bölgesi olduğuna dikkat çekerek dünyanın her yerinden bir milyona yakın turisti ağırladıklarını, turizm altyapılarının daha fazlası için hazır olduğunu söyleyerek yakın zamanda modernize edilen ve yıllık 10 milyon kişi kapasiteli Ercan Havalimanı’nı işaret etti.

Kıbrıslı Türklerin lideri Ersin Tatar’ın, Rus devlet haber ajansı TAAS’tan Andrei Surzhansky'ye yaptığı açıklamalar ile kendisine yöneltilen soruların Türkçe çevirileri ise şöyle:

AB SORUNUN HEM TARAFI HEM DE BİR PARÇASI

Sayın Cumhurbaşkanı, Kıbrıs Cumhuriyeti [Kıbrıs Rum Kesimi] Cumhurbaşkanı Nikos Christodoulides iktidara geldiğinde Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik bir dizi girişimin ana hatlarını çizmişti. Onun asıl vurguladığı nokta, bölünmüş ada sorununun çözümünde AB'nin daha aktif rol almasıydı. Avrupa Birliği'nin (AB) katılımına karşı konuştunuz. Temel itirazlarınız neler?

Ersin Tatar: 2004 yılında AB, doğası gereği eşit olan Kıbrıs Türk tarafının rızası olmadan Kıbrıs Rum tarafını tüm ada adına hukuka aykırı bir şekilde üye olarak kabul ederek kendi üyelik kriterlerini ve uluslararası hukuku ihlal etmiştir. Rum tarafının üyeliği adayla ilgili tüm uluslararası anlaşmalara aykırıdır. AB'nin Rum tarafını hukuka aykırı ve tek taraflı olarak kabul etmesi, AB'nin kuruluş ilkeleriyle de çelişiyor. Böylece AB sorunun sadece tarafı değil, aynı zamanda parçası haline geldi. Dolayısıyla AB, Kıbrıs meselesinde dürüst bir aracı veya tarafsız bir aktör olamaz. Herhangi bir nihai çözüm sürecinin BM Genel Sekreteri'nin himayesinde yürütülmesi gerekiyor.

TÜRKİYE İLE MÜKEMMEL KOORDİNASYON

Sayın Tatar, Nikos Christodoulides halka açık konuşmalarında AB'nin Türkiye'ye Kıbrıs konusundaki tutumunu değiştirmesi için sunabileceği bazı teşviklerden bahsetti. Ne tür teşviklerden bahsettiğini biliyor musunuz, böyle bir yaklaşım hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tatar: Kıbrıs hem bizim hem de anavatanımız Türkiye için milli bir meseledir. Kıbrıs meselesi asla bir pazarlığın parçası olmayacak ve en doğal haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Türkiye ile mükemmel bir diyaloğumuz ve koordinasyonumuz var ve böyle bir yaklaşımın hiçbir sonucu olmayacaktır.

‘KIBRIS CUMHURİYETİ’ KIBRISLI RUMLARDAN OLUŞAN KAÇIRILMIŞ DEVLETTİR

Sayın Tatar, müzakere sürecinin ancak KKTC'nin eşit egemenliğinin ve eşit uluslararası statüsünün güvence altına alınması halinde devam edebileceğini defalarca söylediniz. Bu durumu değiştirebilecek herhangi bir şey var mı ve sorunu çözmenin başka formülleri var mı?

Tatar: Görüşmelerin yeniden başlamasından bahsetmiyoruz. Her iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüye dayalı yeni ve resmi bir müzakere sürecinden bahsediyoruz. Biz yeni bir şey talep etmiyoruz. Rum tarafının gasp ettiği doğuştan gelen haklarımızın yeniden tasdik edilmesini istiyoruz.

1960 ortaklığı Kıbrıs Cumhuriyeti, iki kurucu ortağı olan Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkları tarafından kurulmuştur. Rum tarafının bugün “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak adlandırdığı şey, 1960 ortaklık Cumhuriyeti değil, gasp edilmiş, gayri meşru bir Kıbrıs Rum devletine dönüştürülmüş bir yapıdır. Aralık 1963'te Rum tarafı tarafından yıkılan bu devlet ancak 3 yıl dayanabildi. Bugün uluslararası arenada var olan, yetkileri yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne geçiş noktalarında sona eren Kıbrıslı Rumlardan oluşan, kaçırılmış bir devlettir. Her iki taraf da egemenliğinin, otoritesinin ve yargı yetkisinin nerede başlayıp nerede bittiğini biliyor. Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk Halkı, KKTC veya tampon bölge üzerinde hiçbir etkisi ve yetkisi yoktur. Kıbrıs Türk Halkı, Kıbrıs Rum Halkı kadar egemendir, Kıbrıs Türk Devleti de en az Kıbrıs Rum Halkı kadar egemendir. KKTC, tam işleyen, demokratik olarak seçilmiş hükümeti, parlamentosu ve yargısı ile modern bir devletin tüm niteliklerine sahiptir. Uluslararası toplumun bu gerçekleri sahada tanımayı ısrarla reddetmesi kabul edilemez ve sürdürülemez. Kıbrıs Rum liderliği, uluslararası hukuku hiçe sayarak, sanki Ada'yı bir bütün olarak temsil etme kapasitesine sahipmiş gibi davranmaya devam ediyor. Bu yanılsama Kıbrıs meselesinin yaratıcısı ve varlığının koruyucusudur. Öyleyse, Nisan 2021'de BM Genel Sekreteri'nin himayesinde Cenevre'de düzenlenen gayrı resmi 5+BM toplantısında sunduğum öneri, adada adil ve sürdürülebilir bir çözümün önünü açacak gerçekçi temeldir. Bu, iki eşit Taraf arasında siyasi dengenin yeniden tesis edilmesine yardımcı olacak ve Adamızdaki altmış yıllık anlaşmazlığın çözümü için gerekli koşulların hazırlanmasına katkıda bulunacaktır.

PİLE’DE KABUL EDİLEBİLİR BİR ÇÖZÜM ÜZERİNDE ÇALIŞILIYOR

Sayın Tatar, Pile'deki ara bölgede yaşanan son olay iki toplum arasındaki müzakerelerin yeniden başlatılması ihtimalini etkileyebilir mi? Eğer böylesine yerel bir çatışma bu kadar sert bir tepkiye neden olduysa, daha karmaşık konuları nasıl müzakere edeceksiniz?

Tatar: Öncelikle Kıbrıs adasında iki farklı kimliğin, halkın ve devletin var olduğu unutulmamalıdır. 1974 öncesinden günümüze kadar varlığını sürdüren Pile-Yiğitler Yolu iyileştirme projesi, bölgede yaşayan Türk nüfusunun seyahat sağlık, okul, ticaret ve diğer temel hizmetler gibi çeşitli insani ihtiyaçlarının karşılanması açısından büyük önem taşıyor. KKTC'nin diğer bölgelerine ulaşımı da önemli ölçüde kolaylaştırarak ekonomik kalkınmaya da katkı sağlayacak. Tampon bölgede hem Kıbrıslı Türklerin hem de Kıbrıslı Rumların yaşadığı tek karma köy olan Pile'deki Kıbrıslı Türkler, KKTC'nin geri kalanına ulaşmak için köy içindeki İngiliz askeri üslerinde gümrük kontrolünden geçiyor. Diğer taraftan, Pile'de ikamet eden Kıbrıslı Rumlar, herhangi bir sınır veya gümrük kontrolü olmaksızın Güney Kıbrıs'a serbestçe seyahat edebilirler. Ayrıca BM, Kıbrıs Rum tarafı tarafından inşa edilen ve tampon bölgeden geçen iki ana yolun yapımına izin verdi. Bu nedenle Yiğitler-Kazık Yolu projesi tamamen insani sebepler ve ihtiyaçlar dikkate alınarak geliştirildi. Sosyo-ekonomik baskılarla karşı karşıya kalan ve nüfusu her geçen gün azalan Pile'de yaşayan Türk vatandaşlarına can simidi görevi görüyor. Ancak bu gerçeklere rağmen yol projesi UNFICYP askerleri tarafından engellendi. Sonuç olarak, karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm üzerinde çalışıyoruz ve bunu yakında çözeceğimizi umuyorum.

TOPLANTILARIN GEREKLİ OLMADIĞINI DÜŞÜNMÜYOR

Sayın Başkan, Başkan Christodoulides ve BM Genel Sekreteri Guterres ile New York'ta üçlü bir toplantı yapılması ihtimalinin artık geçerli olmadığını doğru mu anladım?

Tatar: Yukarıda da belirttiğim gibi resmi müzakere süreci ancak Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğinin ve uluslararası eşit statüsünün yeniden teyit edilmesi durumunda başlayabilir. Toplantıların gerekli olduğunu düşünmüyoruz.

KUZEY KIBRIS’TA YAŞAYAN RUSLARI DA YORUMLADI

Sayın Tatar, Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan oldukça geniş bir Rus topluluğunuz var. Adanın kalkınmasına katkılarını nasıl tanımlarsınız?

Tatar: Bahsettiğiniz gibi KKTC'de önemli bir Rus topluluğu yaşıyor ve ayrıca Ruslar ile Kıbrıslı Türkler arasında çok sayıda evlilikler yaşanıyor. Gözlemlediğim kadarıyla bu insanlar KKTC'deki sosyal hayata başarılı bir şekilde adapte olmuşlar ve birçoğu zaten Türk dilini ve kültürünü öğrenmiş ve öğreniyor. Dolayısıyla KKTC'ye katılmaları ve hayatın her alanında adanın kalkınmasına katkıda bulunmaları çok normal.

RUSYA’NIN KKTC’DEKİ KONSOLOSLUK FAALİYETLERİ

Sayın Tatar, Rusya Büyükelçiliği Kuzey Kıbrıs'taki Rus vatandaşlarına yönelik konsolosluk hizmeti vermeye başlamıştır.

Tatar: KKTC'de binlerce Rus vatandaşının ve Rusça konuşan topluluğun bulunduğu ve doğal olarak bu kişilerin konsolosluk hizmetlerine ihtiyaç duyduğu tahmin edilmektedir. Dolayısıyla insani açıdan bakıldığında bu kararın çoktan gecikmiş olduğu görülüyor. Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İtalya, Almanya, Avustralya gibi ülkeler de uzun yıllardır KKTC'de konsolosluk hizmeti vermektedir. Dolayısıyla bu, KKTC'de yaşayan Rus vatandaşları için gerekli ve faydalı bir adımdı.

RUS TURİSTLERİN ADA TURİZMİNE KATKISI

Sayın Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti, AB'nin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına katılmış ve Ukrayna'daki özel askeri operasyon nedeniyle hava sahasını Rus uçaklarına kapatmıştır. Kıbrıs'a tatile gitmeye alışkın olan ancak artık direkt uçuş yapamayan Rus turistleri KKTC'ye çekme potansiyelini görüyor musunuz? Yılda 10 milyon yolcuya hizmet verebilecek modernize edilmiş Ercan Havalimanı'nı yakın zamanda hizmete açtığınıza göre lojistik konusunda çalışmalar yapılıyor mu?

Tatar: Öncelikle Rusya Federasyonu ile Ukrayna arasında yaşanan talihsiz krizin insani acılara son verecek şekilde hızla çözülmesini temenni edeyim. KKTC, Rum liderliğinin engelleyici politikaları nedeniyle ekonomik potansiyelini tam olarak gerçekleştirememiştir. Ekonomimiz ağırlıklı olarak yükseköğrenime, yerli üretime ve tabii ki turizme dayanıyor. Dünyanın her yerinden turist ağırlayacağız ve turizm sektörümüz çok kaliteli tesislerimizle dünyanın her yerinden turisti ağırlamaya hazır. Zaten dünyanın her yerinden bir milyona yakın turisti ağırlıyoruz. Turizm altyapımız daha fazlası için hazır ve sizin de belirttiğiniz gibi modernize edilmiş, yılda 10 milyon yolcuya kadar hizmet verebilen Ercan Havalimanı.

RUSLARIN MÜLK SATIN ALMALARI

Sayın Tatar, Lefkoşa'da düzenlenen Dünya Kıbrıs Diasporası Konferansı'nda konuşan ABD Büyükelçisi Julie Fisher, Rusların KKTC'de mülk satın almasıyla ilgili endişelerini dile getirdi. Bununla ilgili bir probleminiz var mı? Rus vatandaşlarının Kuzey'de yaşamak veya biraz vakit geçirmek istiyorlarsa KKTC'den mülk satın almaları doğru mudur?

Tatar: Dünyadaki tüm ülkeler gibi devletimizi de anayasamızda ve ilgili diğer kanunlarda belirtilen kanun ve yönetmeliklerle yönetiyoruz. Bu durum taşınmazlar için de geçerlidir. Bu bakımdan ilgili kriterleri karşılayan kişi taşınmaz satın alabilir. Mevzuatın bu özel bölümünde herhangi bir ayrımcılık veya gizli madde bulunmamaktadır.

KKTC BU ÇAĞA AİT OLMAYAN İNSANLIK DIŞI TECRİT VE AMBARGOLAR ALTINDA

Sayın Cumhurbaşkanı, KKTC'nin uluslararası alanda tanınmasının an meselesi olduğunu mu düşünüyorsunuz? Peki, adanın kuzeyinde, diyelim 10 yıl sonrasını nasıl hayal edersiniz?

Tatar: Daha önce de belirttiğim gibi, Kıbrıs sorununun çözümünün tek gerçekçi formülü, Kıbrıslı Türklerin egemen eşitliğinin ve uluslararası eşit statüsünün yeniden teyit edilmesidir. Hiç kimse bizden bir 50 yıl daha oturup Kıbrıslı Rumların anlaşma şartlarına uymasını beklememizi bekleyemez. Halkım hâlâ bu çağa ait olmayan insanlık dışı tecrit ve ambargolar altında. Ne yazık ki bu politika Kıbrıs Rum liderliği tarafından inatla sürdürülüyor, ancak Rusya Federasyonu da dahil olmak üzere uluslararası toplum tarafından da destekleniyor. Bu adaletsizliğin sona ermesi gerekiyor. Ben her zaman diplomasiye ve diyaloğa inanırım ama bu, halkımı statüsüz ve doğuştan gelen haklarından mahrum yaşamaya devam ettireceğim anlamına gelmez. Kıbrıs meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm istiyoruz, ama devletimin geleceğini Kıbrıs Rum liderliğinin insafına bırakmayacağım. Zaman statik değil, dinamik bir dünyada yaşıyoruz.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN BM’DEKİ KKTC’Yİ TANIMA ÇAĞRISI

KKTC'nin geleceği parlak ve her geçen gün tanınıyoruz. Artık Türk Devletleri Teşkilatının gözlemcisiyiz. Kurumlarımız da organizasyonun ilgili organları tarafından birer birer katılıyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurulun 77. oturumunda yaptığı tarihi konuşmada, uluslararası topluma KKTC'yi resmen tanımaya ve insanlık dışı tecride son vermeye çağrıda bulundu. Bu dönüm noktası niteliğindeki gelişmeler, devletimin geleceğine ve bölgedeki istikrara olumlu katkı sağlayacaktır. Şu anda statükoyu korumak için hareket edenlerin, sahadaki gerçekleri çok yakında anlayacaklarına inanıyorum.

Kaynak: (MEHMET POYRAZ)