Biraz sonra okuyacağınız hikâyemiz de rüzgârlı ve yağmurlu bir günde başladı. Belçika`nın Charloi şehrinden gelen Duran kardeşimizle birlikte adım adım İstanbul`u geziyorduk. Yolumuz Beyoğlu İstiklal Caddesi ve Ağa Camiine düştü. Cami havlusundan çıktık Tünele kadar yürüdüğümüz sırada belediyenin temizlik işçileri torbalarla kırık şemsiyeleri topluyorlardı. Nereden baksanız çöp poşetlerinde en az elli kırık şemsiye vardı. Cami avlusunun çöp kutusunda da görmüştük ama bu kadar dikkat etmemiştim. Etraf adeta kırık şemsiye çöplüğüne dönmüştü birden.
GençDuran kardeşimiz bana döndü ve : '  Fahri abi biz bu kadar zengin miyiz? Neden şemsiyenin kaliteli olanını almıyoruz. Rüzgârda da kopmayacak şekilde sağ-soldan iple bağlanmış daha sağlam şemsiyeler varken, geçici bir çözümle şemsiyeler alınıyor. Ama sonra bir rüzgâr şemsiyenin içini dışına çevirdiğinde şemsiyenin tüm telleri kopuyor ve işe yaramaz hale geliyor. Belki 20-30 TL para veriyor ama yazık çöpe gidiyor o kadar paralar. '
Açıkçası dedikleri doğruydu. Duran kardeşimize bir cevap veremedim o an. Belki millet olarak her şeyin ucuzunu mu seviyoruz bilmiyorum. Ya da aman canım her zaman yağmur yağmıyor ya kullan at  mı diyoruz bilmiyorum ama benim aklım bir cümleye takıldı. Sevgili Duran kardeşim şöyle demişti: ' Rüzgâr şemsiyenin içini dışına çevirdiği zaman telleri kopuyor.'  Evet, bu cümle aklıma takıldı.
Misafirimizi otele bırakıp acele Fatih`teki Kitap Kahvehane `ye buluşacağımız diğer öğrencilerimize yetişmek için acele ederken tramvayda bir kardeşimizin yanına oturdum. Kitap okuyordu, kitabın adı ise 'Örümceğin Evi Zayıf Olur' . Kitabın arka kapağında şu ayet yazıyordu: ' Allah`tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin evi gibidir. Örümcek bir yuva edinir, hâlbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır.` (Ankebut Suresi:41)
Duran kardeşimize cevap verememiştim ama şimdi başka bir cevabı bulmuştum işte. Allah`a şükrettim. Bulduğum cevap şuydu: ' Yol boyunca atılan kırık şemsiyeler, çöpçülerin toplayıp attığı kırık şemsiyeler bizim bir ömür boyu yaptığımız salih ameller olmasın sakın. Biz onları Allah rızası için yaptığımızı sanıyoruz ama aslında nefsimiz için, alkış almak için ödül almak için yapmış olmayalım. O kadar çok güvendiğimiz haç, umre, namaz, sadakalar ve diğer tüm farz veya nafile ibadetler aslında hafif bir rüzgârda kırılıp dökülecek şemsiye gibi Allah tarafından yüzümüze çapılmasın. Zaten Allah cc demiyor mu Maun suresinde vay o namaz kılanların haline onlar gösteri için yapıyor diye; Eyvah eyvah!  Şemsiye bizi yağmurdan korusun yeter, işi bitince çöpe. Haçyaptık, namaz kıldık içinde acaba TEMİZ NİYETİMİZ VAR MI? Yaptığımız amellerde GÜ ZEL NİYET yoksa kırık şemsiye gibi tüm yapılan amellerimiz çöpe gitmesin. Dünyada yaşarken öyle bir yaşamalıyız ki hiçbir canlıya zarar vermeden. Evrensel bir mümin olarak yaşamalıyız. Ancak o zaman yapılan iyilikler, ibadetler tıpkı çelik tel gibi bizi Allah`a bağlar. Ufak bir dünya menfaati karşılığında eğilip, bükülmemize gerek kalmaz. Şemsiye bizi güneşten, yağmurdan, rüzgârdan koruduğu gibi iyi niyetle, sevgi ile muhabbetle yapılmış hayırlı çalışmalarımız da dünyanın negatif rüzgârından etkilenmez. Bizi Allah`a götürür. 
Kısaca: 
Hucurat Suresi 14. Ayet: Bedeviler, inandık dediler de ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah a ve Peygamberine itaat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevabından hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir. 
Mü minun Suresi, 66. ayet: Gerçekten Benim ayetlerim size okunuyordu, fakat siz topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz
Bakara 208  Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm`a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır
Kitap ismi: https://www.kitapyurdu.com/kitap/orumcegin-evi-zayif-olur/259378.html 
Sağlam iman ile ilgili ayetler:  http://imanilmihali.com/iman-ile-ilgili-ayetler/