Dünyanın en eski yerleşim merkezlerinden ve batı ile doğu arasındaki kavşak noktalarından biri olan Kafkasya`ya tarih boyunca birçok millet yaşamıştır. Bugün Kafkaslarda, ağırlı olarak Azeri, Avar, Kamuk, Karaçay-Balkar, Nogay, Tatar, Kafkasya Türkmeni, Ahıska ve Kundur Türkleri ile Çerkez, Abhaz, Çeçen, Lezgi ve Gürcülerden oluşan Kafkas kavimleri, Ermeni, Oset, Svan, Rus ve İranlılardan oluşan İndu-Avrupa kavimleri yaşamaktadır. 
Kafkasya, tarihte sırasıyla, Hunlar, Göktürkler, Hazarlar, Selçuklular, Altınordu ve Osmanlı Devleti`nin hâkimiyetinde olmuştur. 1791 Yaş Anlaşması ile Rus idaresinde bulunan Kafkasya`da bütün Rus çarları sömürgeleştirme ve 'Ruslaştırma' siyaseti izlemişlerdir.  
Kafkasya`da, Avar Türkleri öncülüğünde Rusya`ya karşı savaş ilân edilir. 1829`dan sonra, Gazi Muhammed, Ruslara karşı fiilî mücadele başlatır. Daha sonra, Hamza Bey, Şeyh Şamil ve Hacı Murat, bu mücadeleyi 1864`e kadar sürdürürler. 1917`de Rus orduları Kafkasya`dan çekilir. 1918`de Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilân ederler. Ancak, bu bağımsızlık 1920`de sona erer. 1922`de burada, Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan`dan oluşan Transkafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulur. 1936`da bu ülkeler Sovyetler Birliği`ne bağlı on beş cumhuriyetten biri olur. 
Ruslar, II. Dünya Savaşı sonrasında, Almanlarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle Çeçen, İnguş, Karaçay-Balkarlar ile Kırım ve Ahıska Türklerini vatanlarından sürerler. Komünist yönetim, Kafkasya`da yaşayanlara karşı baskı ve zulümler uygular. Yıllar süren kültür emperyalizmi sonrasında bu milletler kendi kültür ve dinî inançlarından uzaklaştırılırlar.        
1985`ten itibaren SSCB`de başlayan prestroika (yeniden yapılanma) ve glastnost (açıklık) politikalarına bağlı olarak Azerbaycan`da, otoriter sisteme muhalif kitleler, Halk Cephesi saflarında toplandılar. Böylece, Azerbaycan`da kendi kimliğine dönüş hareketi başladı. 23 Eylül 1989`da egemenlik kararı alındı. Azerbaycan, 30 Eylül 1991`de bağımsızlığını ilân etti. Aynı yıl yapılan seçimleri Halk Cephesi ve diğer muhalif grupların oluşturduğu Demokratik Blok kazandı. Ü lke adındaki 'Sovyet Sosyalist' ibaresi çıkarıldı ve 1918`de kurulan Azerbaycan Cumhuriyeti`nin bayrağı ülke bayrağı olarak kabul edildi. 
1980`li yılların sonunda Sovyetler Birliği`nde başlayan köklü reformlar Ermenistan`da büyük değişikliklere yol açtı. İlk çok partili seçimleri 1990`da yapan Ermenistan 1991`deki halk oylamasından sonra bağımsızlığını ilân etti. 
Sovyetler Birliği`ndeki 1989`da başlayan reform hareketleri, Gürcistan`da da köklü değişikliklere neden oldu. İlk çok partili seçimler yapıldı. Böylece, yeni bir siyasî ve ekonomik döneme girildi. Gürcistan parlamentosu, 5 Nisan 1991`de ülkenin bağımsızlığını ilân etti.
Sovyetlerden sonra, tarihî İpek Yolu`nun yeniden canlandırılması Kafkasya`nın önemini artırmıştır. Ticarî gelişim, doğal kaynak üretim ve nakli, sivil ve demokratik toplum oluşumu bölgedeki sosyolojik hareketlerden bir kaçıdır. Kafkasya`daki sosyolojik hareketi sağlayan oluşumları, enerji, iletişim, siyasî istikrar, ekonomik gelişim ve barış olarak özetleyebiliriz. Bunun yanında, evrensel değerler, ekonomik kalkınma, demokrasinin gelişimi ve işbirliğinden de söz etmeliyiz.
Sovyetlerden sonra, Kafkaslarda hızlı bir ticaret hayatı başladı. Türkiye, İran ve Rusya`dan gelen ticarî mallar gündelik hayatta yerini almıştır. Bu durum, insan ilişkilerine ve yeniliklere yansımış ve ticaret, Kafkasya`nın hayatında belirleyici bir rol almıştır.  
  Kafkasya`daki sosyolojik hareketlerden bir dil ve alfabedir. Sovyet sonrasında her miller kendi dilini rahatça kullanıp kendine uygun alfabeyi tercih etmiştir. Rusya`nın uzun süren resmi dil döneminin sona ermesiyle Kafkasya`da yaşayanlar kendilerine ait dillere kavuşmuşlar ve bu durum onların millî benliklerine kavuşmasına vesile olmuştur.
  Kafkasya`da günlük hayat içinde modern dünyanın izlerini sürmek mümkündür. Kısa zamanda, dışa açılmış olmanın verdiği avantajla değişmiş olan değer ve anlayış biçimlerini tanıma mümkün olmuştur. 
Sonuçolarak, Kafkasya`nın dünü ve bugünüyle ilgili pek çok araştırma ve incelemenin yapıldığının altını çizmeliyiz. Bu çalışmaları alıcı bir gözle analiz ettiğimizde, Kafkasya`nın geçirdiği sosyal ve kültürel gelişimi açıkça görmek mümkündür. Kişisel olarak Kafkasya`yı, Sovyet yönetiminin en son aylarına rastlayan 1991 yılındaki ziyaretimizde yakından gözlemleme şansımız oldu. Gerek bu ziyaretteki gözlem ve incelemelerimiz, gerekse okuduğumuz bu coğrafyaya ışık tutan çeşitli kaynak metinler, Kafkasya`nın tarihi, değerleri ve sosyolojik konumu hakkında bilgi edinmemizi sağlamıştır diyebiliriz.