Ü lkemize ilmî ve fikrî anlamda önemli katma değerler üretmekte olan İLKE Vakfı Türkiye`nin kültür politikaları geçmişten bugüne inceleyerek bir gelecek vizyonu oluşturdu. İLKE Vakfı tarafından hazırlanan Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları raporu 29 Ocak 2022  Cumartesi günü TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop`un katılımıyla İstanbul da kamuoyuna sunuldu. 
Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları Raporu`nu günümüz irfan dünyasına kazandıran İLKE Vakfı`na kısaca göz atmakta fayda mülahaza ediyorum. İLKE Vakfı, İslami ve insani değerleri yaşatmak ve yaşanmasına vesile olmak amacıyla kurulan örnek bir STK.
İLKE`nin 1980`li yıllarda başlayan hikmeti arama yolculuğu çeşitli uğraklardan geçtikten sonra İLKE Vakfı`nın kuruluşuyla yeni bir veçhe kazandı. Bugüne kadar pek çok faydalı organizasyonun kuruluşuna destek veren İLKE Vakfı çatısı altında yer alan kuruluşlar ve merkezler ile topluma katkı yapmak üzere faaliyetlerini derinleştirmek için gayret gösteriyor.
İLKE Vakfı nezdinde bir taraftan bu toprakların insanlarının ihtiyaçduyduğu alanlarda bilgi, politika ve strateji üretilirken diğer taraftan da karar alıcılara yol gösterecek araştırmalar yapıyor, gelecek için gerekli birikimin oluşmasına zemin teşkil ediliyor. Söz konusu zeminde eğitim, iş ahlakı, sivil toplum, hukuk ve yönetim alanları başta olmak üzere dünden bugüne gerçekleştirilen çalışmalarla hem kamu hem de sivil alan için hamle çapında katkıların üretildiğinden söz etmek mümkün.
Hami çatı kuruluş: İLKE Vakfı
Her biri alanlarında öncü ve önemli faaliyetler yapan İlmi Etüdler Derneği (İLEM), Yaygın Eğitim ve Kültür Derneği (YEKDER) ve Türkiye İktisadi Girişim ve İş Ahlakı Derneği (İGİAD), İLKE çatısı altında hizmet eden STK`lar. 
İLKE, alanlarında öncü, yukarıda isimlerini tâdâd ettiğimiz sivil toplum kuruluşlarına ilave olarak vakıf bünyesindeki İslam İktisadı Araştırma Merkezi (İKAM), Eğitim Politikaları Araştırma Merkezi (EPAM) ve Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) ile araştırma ve geliştirme faaliyetlerini sürdürüyor. 
Tüm çalışmalarında toplumu tanıma ve anlamayı sosyal ihtiyaçlardan haberdar olarak iş üretmeyi çözüm odaklı faaliyetler yapmayı şiar edinmiş bulunan ve bu bağlamda sadece belli bir topluluğun sorunlarıyla değil tüm insanlığın meseleleriyle ilgilenen İLKE Vakfı ailesine cemiyetimiz adına İttifak gazeteci camiası olarak teşekkür ediyoruz. 
İLKE Vakfı Geleceğin Türkiyesinde Yönetim, Dış Politika, Ekonomi ve Eğitim ve Sosyal Politikalar rapor sunumlarının ardından 29 Ocak Cumartesi günü Bağlarbaşı Kültür Merkezi`nde Geleceğin Türkiyesi`nde Kültür Politikaları rapor sunumu gerçekleştirdi.
Kültür coğrafya kadar önemlidir.
Malum olduğu üzere kültür toplumların tutunduğu ana dallardan biridir. Ve dahi kültür da tarih gibi milletlerin yurdudur. Milletler medeniyet eserlerini kültür zemini üzerine inşa eder. Buradan hareketle kültür bizatihi coğrafya kadar önemledir. 
İLKE Vakfı da hazırladığı Kültür Politikaları raporuyla ülkemizin kültür politikaları alanındaki büyük bir eksikliği giderme konusunda önemli bir adım attı. Ü lkemizde son zamanlarda kültür etrafındaki tartışmalar yoğunlaşsa da konu ile ilgili kapsamlı bir çalışmanın olmadığı da âşikâr. 
İLKE Vakfı`nın hazırladığı Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları Raporu, değindiği konular, içeriğinin tasnifi ve hazırlık metodolojisi ile konuyla ilgili ülkemizde üretilen en kapsamlı ve bütünlüklü kültür politikası raporu olma özelliği ile öne çıkıyor.
Raporda kültürel alan, bütünlüklü ve kapsayıcı bir şekilde ele alınıyor. Sinemadan tiyatroya, opera ve baleden güzel sanatlara, müzik sektöründen yayıncılık sektörüne kadar birçok alan, veriler çerçevesinde inceleniyor ve sorunlar için çözüm önerileri geliştiriliyor. Her bölümün sonunda yer alan değerlendirme ve geleceğe bakış kısımları bir gelecek perspektifi oluşturuluyor. 
Prof. Dr. Lütfi Sunar, Dr. Osman Ü lker ve Firdevs Bulut`un yazdığı Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları rapor sunumu TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Ü sküdar Belediye Başkanı Av. Hilmi Türkmen, İstanbul İl Kültür Müdürü Coşkun Yılmaz, kültür, sanat, iş dünyası, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve daha birçok önemli misafirin katılımı ile gerçekleştirildi. 
Prof. Dr. Lütfi Sunar: Geleceğin Türkiyesi için kültürel vizyon ve politika öneriyoruz.
Etkinliğin açılış ve selâmlama konuşmalarını gerçekleştiren İLKE Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve rapor yazarı Prof. Dr. Lütfi Sunar hitabında ‘İLKE olarak bugüne kadar ülkemizin geleceğine dair önemli gördüğümüz birçok alanda katkı sunan çalışmalar yaptık. Bugün diğerlerinin yanına bir yenisini daha eklemenin memnuniyeti içerisindeyiz. 2022 yılının başında 2030`lar Türkiyesinde kültürel alanın nasıl olması gerektiğine dair ortaya koyduğumuz perspektifle bir vizyon ve politika öneriyoruz. Ü lkemizde kültür alanı her daim çok çetin tartışmaların alanı olmuştur. Biz bu raporda bu tartışma alanlarını inceledik, kategorize ettik ve gelecekte de kısır tartışmalar yaşanmaması için ayakları yere basan sağlam politikaların yapılması adına çözüm önerileri içeren bir gelecek vizyonu ortaya koyduk’ dedi.
Prof. Nihat Erdoğmuş Kültür politikaları ortak bir geleceğin inşası için çok önemli,
İLKE Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Nihat Erdoğmuş ise yaptığı konuşmada icmali olarak şu hususlara değindi: ‘Kültür politikaları, ülke ve toplum olarak sahip olduğumuz kimlik ve değerlerin bugüne yansıması ve ortak bir gelecek inşası açısından oldukça önemlidir. Kültürel alanın çeşitliliği ve kültürel katılım oluşmasında, yerel, milli, dini ve insanlık değerlerinin gözetilmesi incelikli bir mesele olarak karşımızdadır. Kültür alanını siyasal tartışmaların ipoteğinden kurtarmak ve çok aktörlü bu alanın dayatma yerine kendini ifade ve katılımı teşvik eden biçimde toplumsal zeminde geliştirmek gerekiyor, Bir sivil toplum kuruluşu olarak biz de bu önemli meseleye katkıda bulunmak için bu raporu hazırladık.’
Kültür politikalarında bir bütünlük yok.
Raporun en çarpıcı vurgusu Türkiye`de kültür politikalarında bir bütünlük olmadığı yönünde. Rapora göre Türkiye`de son yirmi yılda farklı kültürel sektörlerde önemli gelişmeler yaşansa da bu gelişmelerin bütüncül bir şekilde gerçekleşmemiştir. Bu sebeple kültürel alanda var olagelen parçalılık sürmektedir. Bu bağlamda Türkiye`nin gelişmeleri dikkate alan ve gelecek odaklı bir kültür politikası ve stratejisine acilen ihtiyacı bulunduğu görülmektedir.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop: Kültür iktidarı ilgili şikayetlerimiz var.
Etkinliğin onur misafiri TBMM Başkanı Mustafa Şentop, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ın kültürel çalışmalarla ilgili şikâyetleri olduğunu ifade ederek bunun sebeplerine değindi. Türkiye de insanların kasten hayattan uzak tutulduğuna işaret ederek, ‘Ben İLKE Vakfı ile gençlik yıllarından bu yana tanışan bir kardeşinizim. Yek-Der çalışmalarında benim 3 çocuğum da istifade ettiler. 28 Şubat döneminde Kur`an-ı Kerî m kurslarının belli bir yaşla sınırlandırılması sebebiyle küçük çocuklarım Kur`an eğitimi alamadı. Yek-Der in evlerinin her biri Kur`an kursuna dönüştürüldüğü bir çalışmadan bahsediyoruz. Allah razı olsun öncelik edenlerden.   (Â min.) 
Kültür alanı, bizim zaman zaman şikayetçi olduğumuz bir alan. Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor İktidarı elde ettik ama kültür alanında iktidarla ilgili şikâyetlerimiz var diyor. Bunun birçok sebebi var. Uzun yıllar Türkiye de sosyal hayattan, siyasi hayattan hatta eğitim öğretim hayatından önce kasten uzak tutulan daha sonra da bazı hassasiyetleri sebebiyle kendisini ondan uzak tutan geniş bir toplum kesimi var. Dini, İslami hassasiyeti olan bir toplum kesimi var Türkiye de. Başta eğitim hayatı, yükseköğretim yoğun olmak üzere kültür hayatının önce dışında tutuldu sonra da kendisi dışında kalmayı tercih etti. Büyük üstat İsmet Özel in bir sözü var: Türkiye de Müslümanlar iki seçenek arasında kaldılar diyor. Ya İslam ın dışında bir hayat veya hayatın dışında bir İslam.   Hayatın dışında İslam tercihi bu anlamda genel olarak toplumsal hayat babında belki bir gerçekliği ifade ediyor. Özellikle öğretim hayatına çocuklarını vermekten kaçınan, bundan çekinen çok geniş, uzun yıllardan, ellilerden, altmışlardan bahsediyoruz çok geniş bir toplum kesimi var’ cümlelerini kurdu.
Türkiye Hollywood`a karşı Avrupa`da lider
Raporun öne çıkan başlıklar incelendiğinde Türkiye`de devlet teşviklerinin sinema sektörünü ayağa kaldırdığı görülüyor. 2000 yılında toplamda sadece 15 film yapılmışken günümüzde bu rakam ortalama 150`nin üzerine yükselmiş durumda. Devlet teşviki alan 40`a yakın bağımsız yapım, uluslararası prestijli festivallerde ödül almış, Türk yapımlarının 10 yıllık periyotta Hollywood yapımlarından daha çok izlendiği ve daha çok kâr ettiği tek Avrupa ülkesi olduğu görülmüştür. 
Müze ve arkeoloji alanında büyük atılım
Raporda öne çıkan bir diğer çarpıcı veri ise arkeoloji ve müzecilik alanında. Türkiye`de müze sayısının 15 yılda iki katı artarak 500`e erişti. Rapora göre Türkiye`de müze ziyaretçi sayısı 50 milyonu geçti. Birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapan Anadolu toprakları üzerinde günümüzde artık Türkiye müzeleri mimari ödüller alıyor ve özel müzeler sayılarını gitgide artırıyor. Arkeoloji alanında şu anda ülkemizde 400`e yakın kazı çalışması yapılırken bunların büyük çoğunluğu yerli arkeologlar tarafından gerçekleştirildiği de raporda yer alan hususlar arasında. 
Opera ilgi çekmiyor, tiyatrolar büyük teşviklerle destekleniyor
Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları raporunda Türkiye`de kültür sanat alanında yerli-milli kültür bağlamında çokça tartışılan opera branşına yönelik ilginin azaldığı belirtildi. Opera salonlarının konserler olmasa boş kalacağı ve bazı illerde salon kapasitelerinin yüksek olmasına karşın doluluk oranının %40`larda olduğu ifade ediliyor. 
2019 yılında özel tiyatrolara 6 milyonun üzerinde destek verilirken Covid-19 salgını sebebiyle 2020`de bu rakam iki katına çıkartılarak 12 milyon olmuş, yardımlardan 420 özel tiyatro yararlanmıştır. İstatistiklere bakıldığında devlet tiyatro sahneleri 19`dan 51`e çıkarak 2,5 kat artmış ve 11 yeni ilde yeni sahneler faaliyete başlamıştır. Tiyatro alanının gelişimi için özel bir yasa ihtiyacı da raporda dile getirilen hususlar arasında.
Dünya sanat piyasasında Türkiye kulvar dışı
İLKE Vakfı tarafından hazırlanan Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları raporu birbirinden ilginçistatistikler de içeriyor. Raporda dünya sanat piyasasının değerinin 70 milyar dolara ulaştığı, Türkiye`nin ise bu pastadan pay alamadığına değiniliyor. Özellikle müzik sektörü ile alakalı verilen bilgide piyasanın çevrimiçi platformların kontrolünde olduğunu ve asıl kârı küresel şirketlerin edindiğine değiniliyor.
Raporun müelliflerinden Dr. Osman Ü lker yaptığı değerlendirme konuşmasında ‘Çevrimiçinde tamamen pasif konumdayız. Küresel piyasa çok büyük, biz %1 bile değiliz. Fakat küresel piyasadan pay almak için k-popun yaptığı gibi tamamen başka bir şeye dönüşmeniz gerekir. Kültürel hegemonya kabul edilmezse küresel piyasalarda ekmek yok’ sözleri ile mevcut durumu ortaya koydu.
Kültür politikaları gündelik siyasetin bir parçası olmamalıdır
Rapora göre kültür alanı ideolojik bir tartışma alanına dönüşme riskiyle karşı karşıya. Bu durum her siyasi görüşün kendi fikirlerini ön plana çıkarmasına yol açıyor. Uzun vadeli kültür politikaları bu sebeple üretilemiyor. Türkiye`de kültür politikaları yerellik-evrensellik, geleneksellik-çağdaşlık gibi karşıtlıklar üzerinden ele alınıyor. Bir taraf batılı değerlerin benimsenmesi ile kültürün gelişeceğini savunarak politikaların bu yönlü olmasını isterken diğer taraf ise gelenek sayesinde özgün olunacağını savunuyor. Bu durum kültür politikalarını parçalı hale getiriyor. Kültür politikalarına toplumun değerleri ve talepleri doğrultusunda karar verilmelidir. Bu bağlamda uzunca yıllardır geleneksel kültür ve sanat eğitimini canlı tutan İSMEK bünyesindeki Türk-İslam sanatları kurslarını azaltılması ve kurs merkezlerini kapatılması toplumsal değer ve taleplerin hâlâ dikkate alınmadığının bir örneğini oluşturuyor. 
Kültür dünyada metalaşıyor
Rapor, kültürün sadece meta değeri olmaması gerektiğini ve aynı zamanda estetik değerinin dikkate alınması gerektiğinin de altını çiziyor. Bu anlamda sanat eserinin değerinin açık arttırmada ölçülmesi kültürü ve sanatı metalaştırıyor. İyi düşünülmüş bir kültür politikasından bu metalaşmanın önüne geçmesi bekleniyor. Raporda kamu kaynaklarının verimli kullanımı ile piyasalaşmış kültür ortamının kırılabileceği de belirtiliyor.
Yerel yönetimlerin kültür politikaları yok, kültürel etkinliklerinin bir bütünlüğü bulunmuyor
Rapor, kültürel alanın demokratikleşmesi ve katılımın artması için yerel yönetimlerin rolüne vurgu yapıyor. Bu anlamda yerel yönetimlerin yerel kültürü teşvik edip sunmada önemli bir rolü olduğu görülüyor. Ancak Türkiye`de yönetimlerin altyapı yatırımından etkinlik çerçevesine kadar kültürel alana daha fazla katkı yapabileceğini belirtiyor. Bunun için yerel ihtiyaçları dikkate alan bir planlama sürecinin işletilmesi gerekiyor. Rapor, yerel yönetimler için bir kültür stratejisi rehberi niteliğinde öneriler de içeriyor.
Yabancı ülkelere ait kültür kuruluşları kültürel tekeli besliyor
Türkiye`deki yabancı kültür kuruluşlarının faaliyet ve tutumlarını da değerlendirmekte olan rapor, bu kuruluşların kültürel alanın genişlemesi ve çeşitlenmesine katkı yapmadığını, aksine ülkedeki kültürel tekeli beslediğini ortaya koyuyor. Bu anlamda zaman zaman kamuoyunda yükselen tartışmalar ve güvensizlik de dikkate alındığında bu kuruluşların daha şeffaf olması gerekliliği kendisini gösteriyor. 
Kültür alanında bugüne kadar hazırlanan en kapsamlı rapor
İLKE Vakfı tarafından hazırlanan Geleceğin Türkiyesi raporlarının devamı mahiyetindeki Geleceğin Türkiyesinde Kültür Politikaları Raporu konuyla ilgili bugüne kadar hazırlanmış en kapsamlı ve sistematik içeriğe sahip bir çalışma olarak alana önemli katkılar sunuyor. 
Lütfi Sunar ve arkadaşlarını tebrik ediyoruz.
Raporda kültür politikalarının sahip olması gereken vizyonları maddeler halinde kültür politikaları üreticilerinin istifadesine sunmakta olan İLKE Vakfı`nı, ve bahusus raporda imzaları bulunan Prof. Dr. Lütfi Sunar`ı, Dr. Osman Ü lker`i ve Firdevs Bulut`u, eskilerin efradını cami a`yarını mani dedikleri kadim tarzdaki çalışmaları için tebrik ediyoruz. 
Müstakil bir Kültür Bakanlığı kurulmalıdır.
-Toplumsal değer, hassasiyet ve talepleri daha fazla dikkate alan özgün bir kültür politikası oluşturulmalıdır. 
-Milli kültürün bir parçası olan geleneksel sanatlarımız başta olmak üzere kültür politikaları siyasi çekişmelerin ve ideolojilerin üstünde bir mesele olarak ele alınmalıdır.
-Müstakil bir Kültür Bakanlığı kurularak tüm teşkilatı yeni imkan ve ihtiyaçlara göre yeniden yapılandırılmalıdır.
-Merkezi ve yerel yönetimlerin kültüre ayırdıkları imkân ve kaynaklar artırılmalı ve bu kaynaklar daha etkin kullanmalıdır.
-Kamu, özel sektör ve sivil toplumun işlevsel paydaşlığı geliştirilerek kültürel alana katılım demokratikleştirilmelidir.
-Kültür alanı ile ilgili veriler şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı ve politika yapım süreçlerine farklı aktörlerin katılması mı̈mkün hale getirilmelidir.
-Sinema, tiyatro, müzik, güzel sanatlar gibi sektörlerin küresel ölçekte değer üreten ve rekabetçi bir konuma kavuşturulması için gerekli altyapı ve teşvik sistemi oluşturulmalıdır.
-Küresel bir etkinlik elde etmek için tüm dünyadan farklı kültür kuruluşlarıyla işlevsel ve faydalı iş birlikleri geliştirilmelidir.
-Kültür diplomasisi alanında faaliyet gösteren kuruluşlar güçlendirilmeli, aralarındaki koordinasyon geliştirilmeli ve faaliyetlerinin niteliği artırılmalıdır.
-Kültür sanat eğitimi alanındaki nitelik sorunları giderilmeli ve dünya ile rekabet edebilecek yeni nesillerin yetiştirilmesi için kapsamlı projeler geliştirilmelidir.

YORUMLAR