Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün "İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi" için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a gitti.
Trthaber'in haberine göre; Günübirlik ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.
"Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor"
Erdoğan, İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının ele alındığı zirveyle ilgili şunları söyledi:
"Bildiğiniz üzere on yıllardır işgal ve baskı altında var olma mücadelesi veren Filistin’de tam 36 gündür tarifi imkansız bir zulüm yaşanıyor. Gazze’de masum siviller, ayrım gözetmeyen ağır bombardıman altında hayatlarını kaybediyor, kendi topraklarında ayrıca göçe zorlanıyor. İsrail, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, cami, kilise ayırt etmeksizin hatta hasta, ölü taşıyan ambulanslara varıncaya kadar, mülteci kamplarını hedef almak suretiyle bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor. Bütün bunlar karşısında vicdan sahibi olanların, sessiz kalması mümkün değil."
"İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır"
27 Ekim'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda ateşkes ve engelsiz insani yardım çağrısı yapan kararın kabul edilmesinin umut verici olduğunu belirten Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Şimdiye kadar 10 uçak dolusu, yaklaşık 230 ton insani yardım malzemesini, Gazze’ye ulaştırmak üzere Mısır’a gönderdik. Sahra hastaneleri, tıbbi ve diğer yardım malzemeleriyle dolu 50 konteyner taşıyan büyük bir gemimiz dün sabah Mısır’a hareket etti ve büyük ihtimalle de yarın sabah bunlar El Ariş’e ulaşmış olacak. Gemimizin El Ariş Limanı'na ulaşması şu anda bütün gayretlerimizin neticesiyle 660 ton, malzeme yüklü. Uluslararası toplumun yaşanan katliamlar karşısında artık icraat üretmesi gerekiyor."
"Garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazırız"
Daha fazla kanın akmaması için Türkiye olarak üzerlerine düşeni yapmayı sürdüreceklerini vurgulayan Erdoğan şöyle konuştu:
"Kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İşbirliği Teşkilatı'na büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdim. Gerek zirve toplantısında gerek mevkidaşlarımla yaptığım ikili görüşmelerde, Filistin meselesi çözülmeden normalleşme adımlarının akim kalacağını ifade ettim. Bölgemiz ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin varlığıyla kalıcı olarak istikrara kavuşabilir. 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devletinin tanınması ve bu devletin başkentinin Doğu Kudüs olarak belirlenmesiyle başlayacak süreç, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını güvence altına alacaktır. Bu çerçevede Türkiye olarak, Filistin devletinin bağımsızlık ilanının tanınması hususunda garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazırız. İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır. Zaten bu teşkilatın kuruluş gayesi de budur."
"Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaktan kaçınmayacağız"
Erdoğan, Türkiye'nin Filistin için insani yardımın yanı sıra siyasi ve diplomatik alanda da çaba gösterdiğini belirtti:
"Türkiye olarak, Filistin halkının yanında olmayı sürdüreceğiz. Dünyanın dört bir yanından gelen Filistinlilere kapılarımız sonuna kadar açık. Bir taraftan sınırda bekleyen yaralı Filistinlilere sağlık hizmeti sunarken, diğer yandan da tıbbi malzemelerle destek oluyoruz. İnsani yardım gemilerimizle Gazze'ye ulaştırdığımız malzemelerle Filistinlilere umut oluyoruz. Ayrıca, Filistin meselesinin tüm boyutlarıyla dünya kamuoyuna doğru bir şekilde anlatılması için de çaba gösteriyoruz. Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaktan kaçınmayacağız."
"Dünya, İslam dünyası üzerinde oyunlar oynanmasına müsaade etmemelidir"
Erdoğan, İslam dünyasının bir araya gelerek birlik içinde olması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
"Dünya, İslam dünyası üzerinde oyunlar oynanmasına müsaade etmemelidir. İslam dünyası olarak birbirimize sahip çıkmak zorundayız. İslam İşbirliği Teşkilatı da bu bilinci oluşturmalı ve bu yönde birlik içinde hareket etmelidir. Filistin davası, İslam dünyası için sadece bir mesele değil, aynı zamanda bir onurdur. Bu dava, adalet ve hakkın savunulması mücadelesi olarak tarihe geçmiştir. Filistin davası, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın en temel varlık sebebidir. Bu teşkilat, Filistin davasının yanında durmak suretiyle varlığını sürdürecektir."