Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Ekrem Ergüder
Ekrem Ergüder

Bitmeyen çatışma

Filistin’deki çatışmalar başladığından beri, her gün, hatta her saat ekranlarda analizleriyle pek çok uzmanı, stratejisti ve emekli generalleri izliyoruz. Maksadım onların işine karışmak değil. Amerikan uçak gemisindeki “tayyarelerin” kaç kalibre mermi attığını bilmem, olası bir kara harekatında hangi yöntemlerin izlenebileceğini de televizyondaki askerî uzmanlar açıklarsa öğreneceğim. Yaklaşık otuz yılını yayıncılığa vermiş bir iletişimciyim. Bir çok ülkeyi de canlı yayınlar ve belgesel çekimleri vesilesiyle gezdim. Şimdi Filistin’de masumların katledildiği çatışmaları yerli ve yabancı medyadan takip ediyorum. Türk televizyonları çoğunlukla iyi yayıncılık örnekleri sergiliyorlar. Konuk seçimleri gayet yerinde ve konukların analizleri de ufuk açıcı, yol gösterici. Yabancı medya ise aşağıda daha detaylı inceleyeceğimiz, çok manidar bir tavır almış durumda. Hepsi de arkalarındaki gücün politik beklentileri doğrultusunda yayınlarını belirliyorlar.

Elbette hiç bir olay, bir günde aniden ortaya çıkmıyor. Şimdi yaşananların öncesinde mutlaka, hatta çok eskilerde, şimdiyi etkileyen pek çok sebep ve etmen “vardı”. İki taraf arasındaki savaşın nasıl sürdüğünü izlerken, filanca bunu yaptı, falanca şunu yaptı’nın ötesinde, yaşananların çok farklı mahiyette sebepleri olabileceği aklımıza gelmeli. Balkan Savaşı Belgeselimiz Yüz yıllık Hüzün’ü yaparken bunu fark etmiştik. Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşının provasıydı. Ama yaşanırken bunu hiç kimse anlamamıştı. Küresel siyasette hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı gerçeğini ön kabullerimizden birisi olarak not edelim.

Geçenlerde yazmıştım. Ulus devletler kendi çıkarlarını koruma, halkları için refah sağlama derdindeyken, küresel güçler de gezegene kendi çıkarları doğrultusunda çeki düzen vermek istiyorlar. Küresel şirketlerin trilyonlarca dolara varan güce eriştikleri bir ortamda, sadece ticaret yaptıklarını zannetmek saflık olur. Ticari görünümle örgütlendikleri dünyanın pek çok ülkesinde, yaptıkları ticari faaliyetlerden bağımsız olarak, kendilerine çalışan politik uzantılarının var olduğunun da altını çizelim. Bahsettiğim güç, ülkelerin uluslararası alanda ihracatını artırması, devletlerin çeşitli ekonomi politikalarla yerli şirketlerini desteklemesinden çok farklı bir şey. Ayrıca küreselciler, bağımsız ve başına buyruk değiller, tek bir merkezden yönetilen bir bilinçle davranıyorlar. Bunu nereden anlıyoruz? Sahip oldukları medyaların yayınlarından. Kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanıyorlar. Faaliyet alanları şu bu ülke değil, dünya dediğimiz gezegen. Hedef kitleleri de tüm dünya insanları. İstedikleri konuda insanların algılarını değiştirip, bilgileri sahip oldukları medya sayesinde kurguluyorlar. Uluslararası yayın yapan haber kanallarını, çok eskiden beri ve çok yakından takip etmek gerekiyor. Herhangi bir olay olduğunda açıp izlemeye başlarsanız yanlış sonuçlara gidersiniz. Hangi kanalın ülkesi için, hangisinin de küresel güçler için yayın yaptığını önceden bilmezseniz, bir kriz anında hepsini basın özgürlüğü kapsamında yayınlar yapan bağımsız kurumlar zannedebilirsiniz. Amerika Başkanı Joe Biden ve hükümetinin İsrail’e olan tavrının bu çatışmalar başladığında tamamen değişmesiyle birlikte, Amerika merkezli ünlü bir uluslararası haber kanalının da İsrail’in yerli kanallarından daha fazla İsrail propagandası yapar hale geldiğini fark etmişsinizdir.

Peki neden?

Amerikan Demokrat Partisi, küreselcilerin Amerika’daki politik üssü olarak çalışıyor. İsrail de dahil olmak üzere, kendi yerli hükümetleriyle yönetilen hiç bir ulus-devletle dayanışma içerisinde olmadıklarını yıllardır gözlemliyoruz. Sadece küreselci Avrupa Birliği ile iyi geçindikleri de bilinen bir gerçek. Aslında uyumlu olmak, iyi geçinmek gibi kavramların da çok ötesinde, küreselcilerin entegre bir yapılanma olduğunu aynı anda, her konuda ortak tavır göstermelerinden anlıyoruz. Amerika’da, Evangelist, Siyonist ve Protestanların temsilcisi olan parti hiç kuşkusuz Cumhuriyetçi Partidir. Demokratlar kendi parti yapılanmasından ve mensuplarından hemen anlaşılacağı üzere daha kozmopolit, başka bir deyişle küreselci çizgidedirler, Joe Biden dahil pek çok yöneticisi de “Protestan Amerika” algısının tersine Katoliktir. Barack Obama da anne tarafından Katolikti. Dünya Katoliklerini küreselci entegrasyonu desteklerken görürseniz şaşırmayın, çünkü Vatikan da çoktandır küreselci çizgideki din adamlarının elinde. Elbette küreselci politikaları desteklemek bir tercih meselesi. Herkes gibi onlar da, belli bir hayat görüşü ve politik çizginin savunucularıdır. Bizde pek bilinmedikleri için yazma gereği duydum. Ancak hemen belirtmeliyim ki; kendi ulus-devletim Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarlarını savunan bir yurtsever olduğum için küreselcilere mesafeliyim. Ayrıca her cumhuriyetçinin bu onurlu çizgiye dikkat etmesinden yanayım.

Gelelim günümüzde bizi üzen, masumların katledildiği, ateşler içindeki Filistin’e. Hiçbir küreselci, eğer küreselci hedeflere hizmet etmiyorsa bir ülkenin milliyetçileriyle birlikte hareket etmez. Bu varlık sebeplerine ve temel ideolojilerine aykırıdır. Bu gün İsrailli milliyetçilerin yani Siyonistlerin yanında yer almaları kendi menfaatleri öyle gerektirdiği içindir. Bu tavır bize Hamas saldırısı ile başladı şeklinde lanse edilerek, Filistin halkına yönelik katliamlara ve eziyetlere dönüşen olayların, aslında küresel bir planın parçası olduğu izlenimini vermektedir. Baş aktör olarak İsrail’in kullanıldığı bir senaryo izliyoruz. İsrail de büyük bir iştahla bu rolünü oynamaya çoktan başladı zaten.

Olayın başlangıcında İran etkisi var mıydı, Biden yönetimi İran’ın bu olaylarla ilişkilendirilmemesi için çaba gösterdi mi, İsrail gizli servislerinin saldırıyı önceden haber alamaması ve Amerikan silahlarının Hamas’ın saldırılarında nasıl olup da kullanıldığı şeklindeki sorular umarım yakın gelecekte cevaplanacaktır. Aslında cevapları bilinmeden, sadece bu soruların var olması bile küreselcilerin olayların başlamasındaki rolüne işaret ediyor.

Dünya üzerinde pek çok yerde, bölgesel savaşlar çıkarmak için çabalıyorlar. Pandeminin ortaya çıkışı ve yayılışı gibi, Ukrayna-Rusya savaşının başlangıcı da, küreselcilerin oluşturduğu ortamın sonucuydu. Yakın geçmişte Azerbaycan-Ermenistan arasında uzun sürecek bir savaş çıkması için gösterdikleri yoğun çabalar gözlerden kaçmadı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin dirayetli tutumu ve akılcı politikalarıyla bu savaş önlenebildi. Şimdi Filistin’deki bu çatışmaların bitmemesi için destek verecekler. Tıpkı Ukrayna savaşının bitmesini istemedikleri gibi. Masumların ölmesi hiç ama hiç umurlarında bile değil. Bir sonraki sırada Çin-Tayvan savaşı var. Fırsat bulurlarsa İran’ı da bölgedeki bir komşusuyla savaştırmak istiyorlar. Yunanistan’da Syriza adlı solcu partinin genel başkanlığına, parti kongresinde son dakikada sürpriz aday yapılarak Stefanos Kaselakis adlı şahsı seçtirdiler. Planladıkları olası bir Türk-Yunan savaşının başbakanı rolü için seçtirildiği şeklindeki kaygımı da yeri gelmişken ifade edeyim. Kaselakis, Amerika’da küresel sermaye şirketlerinde yöneticilik yapmış birisi ve genel başkan seçildikten sonra, şimdi de Yunan ordusunda askerlik yapacak. Genel seçimlerde Yunan başbakanı seçildiğini ve küreselci medya tarafından nasıl popülarize edileceğini hep birlikte izleyeceğiz.

Tabii bunlar sadece tahmin ve öngörüler. Her şeyin doğrusunu âlim olan Allah biliyor. Ben sadece bir iletişimci olarak, yerli ve yabancı medyada ipuçlarını gördüğüm olası senaryoları sizlere sunmaya çalışıyorum.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER

ÖNE ÇIKANLAR