Eskiyi o kadar çok kötüledik ki, eski bir sözcükle karşılaşınca yadırgıyoruz. Hatta eski kelimeleri kullananların belli çevrelerde demode ya da örümcek kafalı damgası yemesi işten bile değil. Öykündükleri, medeni saydıkları varlıkların, yeryüzü tarihinin en korkunç katliamlarını yaparken, yüzlerce yıllık sözlere ve kavramlara göre davrandıklarını ise görmezden geliyorlar.
Talebe, talep eden demekti. Öğrenci ise kendisine verilen bilgileri öğrenen anlamına geliyor. Bilgiyi talep edenlerden olmayı bıraktık, kendisine verilen bilgiye razı bireyler olduk. Bu işin “google ne derse o” noktasına kadar geleceğini ise hesap edemedik.
Biraz eşelerseniz görürsünüz, bu kavramın büyük kısmı buzdağı gibi derinlerde. Eğitime, insan yetiştirmeye kadar gidiyor. Bilgiye talip olanlardan, talep edenlerden değiliz artık. Onun yerine, bize sunulmuş bilgilerin arasında acaba hangisi doğru diye debelenir haldeyiz. Sırada yapay zekanın oluşturduğu müktesebata biat etmek var, o süreçte de öğrenciliği bırakıp “borg”lar haline geleceğiz. Zihnen tek merkezden yönetilen, fiziki bedeni canlı özelliğini kaybetmemiş robotumsu varlıklar.
Şimdilerde bazılarımız, benim bilgim bana yeter, herhangi bir talebim yok dercesine kendilerini kapatmışlar. Zaten talebe değillerdi, ama öğrenci olmayı da boşvermiş durumdalar. Yeme, içme, uyuma ve diğer ihtiyaçları gidermekle yetinip, yeni şeyler öğrenmeye kendisini kapatmak… İnsan için tuhaf ve zor bir durum. Yeni bilgilere ulaşırsam, en son bilgi aldığım ilkokul dönemimde oluşmuş fikirlerim, hatta dünya görüşüm filan değişir, aman ha yeni bilgi istemiyorum. Hiç rahatımı bozamam.
Yeni bilgiler öğrenmekten korkanlar var. İnsanoğlunun serüveni buraya kadarmış dedirtiyorlar. Kitle iletişim araçlarına bakıyorum, dünyayı hala soğuk savaş döneminin kavramlarıyla açıklamaya çalışan dış politika uzmanları her yerde. Ellerindeki bilgiler eskimiş, farkında bile değiller. Dikkat ederseniz eski demedim, eskimiş bilgi dedim. İkisi arasında da çok fark var. Gerçi bilgiye mesafeli olunca eski mi, yoksa eskimiş mi olduğu da kimsenin umurunda değil zaten. Eski bilgiler değerlidir. Eskimiş bilgiler ise gerçekliliğini yitirmiş çöp anlamına gelir. Göbeklitepe ile ne çok bilgi eskimiş hale geldi farkında mısınız? Hepsi çöp oluverdi bir günde. Ama Göbeklitepe’deki kadim bilgiler öyle mi? Eski ama eskimiş değiller, geleceğe ışık tutacak kadar önemli bilgiler var orada. Göbeklitepe sakinlerinin üzerini neden toprakla kapatıp gittiklerini çözebilelim, belki de o bile bize yeter. Yakınında bir yerleşim bölgesi kurmamışlar, neden acaba? Kadim bilgilere dair soru çok. Araştırılması gerekiyor. Biz hemen üzerine tente gerip, turistlerin gezip görmesine açtık bile. Para kazanıyoruz ya hesapta.
Bir kısım insan yeni bilgilere sırtını dönmüş ilkokul ezberleriyle yaşıyorken, bir kısım insan ise bilgiyi arıyor, talebe olma derdindeler. İnsanlık tarihinin aslında “bahşedilmiş bilgiler” silsilesinden oluştuğuna dair yeni görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bilgiyi bize veren birisi veya birileri varsa eğer, biz talep etmedikçe neden versinler ki.
Bu anlamda bilginin kaynağı konusunu görmezden gelmemiz istenirken, bilgiyi talep edenler olmaktan çıkışımız ise çok manidar. Öğrencilik edilgen bir konum, orada durmaya alıştırıldık. Talep etmediğimiz öyle çok bilgi akışı var ki; önümüze bir şekilde düşüyorlar. Yalanı dolanı, uydurulanı, kurgulanmışı ayırt etmeye yetecek bilgin, kültürün, deneyimin yoksa kullanılıyorsun. Gerçeklerin ve bilginin peşinde olmak için onu talep edeceksin, yoksa kendini olmak istediğin yerde zannederken, birileri alıp çok başka yerlere götürüveriyor insanoğlunu.
İyi de bunun pazardaki, marketteki sebze meyve fiyatlarının yükselmesiyle ne alakası var? Muhtemelen vardır, bir araştırın bence.

YORUMLAR