
Babamla ilkbahar sabahlarında fide dikmeye çıkardık: domates, biber, patlıcan… Her birini toprağa dikerken, elleriyle köklerini düzeltir, gövdesini nazikçe tutar, sonra şöyle derdi:
“Oğul, fidenin ilk büyümesi yavaştır. Sabırsız olan, büyümeyi göremez.”
Beklemek gerekirdi. Gelişen köklerin, toprağın altındaki sessiz mücadelesini; güneşe doğru yönelen yaprakların sabırlı dansını izlemek gerekirdi.
Yıllar sonra, ikinci sınıfta Ahmet’i gözlemlerken babamın o sabahları geldi aklıma. Ahmet, okuma yazmayı geç öğrenmişti. Harfleri tanıyor ama cümle kurarken zorlanıyordu. Sınıftaki bazı öğrenciler çoktan kitaplara geçmişti bile. Bazı veliler, “Ahmet neden yavaş ilerliyor?” diye soruyordu. Oysa ben onun toprağını tanıyordum. Henüz köklenme evresindeydi.
Bilişsel Gelişim: Piaget’nin Gözünden Bir Fide
Babam derdi ki:
“Fideyi toprağa diktiğinde, o sana hemen çiçek vermez. Önce kök salar, sonra yeşerir.”
Piaget’nin somut işlemler dönemi de işte böyleydi. 7–11 yaş arası çocuklar, tıpkı yeni dikilmiş fideler gibi:
• Sınıflamayı yeni öğrenir: “Bu cümle isim cümlesi mi, fiil cümlesi mi?”
• Nedensellik gelişir: “Bu olayı başlatan neydi?”
• Muhakeme adım adım gelişir: “Eğer böyleyse, o zaman bu olur.”
Ahmet’in kökleri görünmez ama sağlam ilerliyordu. Her gün bir adım daha… Önce heceledi, sonra küçük cümleler kurdu. Derken bir gün tahtaya çıktı, yazdığı ilk hikâyeyi okudu:
“Bir gün, küçük bir tohum göğe uzanmak istedi…”
Duygusal Gelişim: Erikson’un Toprağı
Babam her gün, günbatımında fidelerin yanına uğrar, toprağın nemini kontrol ederdi:
“Toprak kuruysa, fidenin stresi artar oğul. Fide hisli bir canlıdır.”
Erikson’a göre bu yaşta çocuk, “girişim” duygusunu kazanır. Ama eleştiri ya da alay varsa, “suçluluk” hissi gelişir.
Ahmet’in babası, her akşam ödev defterine imza atarken şöyle diyordu:
“Yine yanlış yapmışsın, bu kadar zor mu cümle kurmak?”
Bir gün Ahmet defterini buruşturdu, “Ben zaten anlamıyorum,” dedi.
O gün ben, babam gibi davrandım. Defteri açtım, ilk doğru cümleyi buldum ve altını çizdim:
“Bak, bu cümlede bir tohum var. Geri kalanını birlikte büyütürüz.”
Sentez: Yavaş Olan, Derin Kök Salandır
Aylar geçti. Ahmet artık her metni okuyabiliyor, yazdığıyla gurur duyuyordu. Bir etkinlikte, sınıfa kendi yazdığı bir masalı okudu. Herkes alkışladı. Ben bir kenarda düşündüm:
“Babam haklıydı. Sabırla büyütülen fidenin gölgesi serin olur.”
Bu Haftanın Tohumu
• Öğretmen/Okuyucu: Sınıfınızda yavaş öğrenen bir çocuğa “geri kalıyor” demeyin. Ona “gizli köklerini” keşfetmesi için zaman verin.
• Doğa İlhamı: Bir fideyi her gün aynı saatte gözlemleyin. Gözle görünmeyen ama süreklilik gösteren büyümesini fark edin.
Babamın Mirası:
“Kökü anlamadan dalı eğmeyin. Büyümek, anlamakla başlar.”
Ders 7: Fidelerin Büyümesi ve Gelişim Evreleri

YORUMLAR